Nedir bu korku ve panik?

Türk milletinin hasletleri arasında korkaklık yoktur. Türk milleti bu zamana kadar kahramanlık yiğitlik ve şecaatiyle anılmıştır. Ne zamandan beri bu hâle düştük bir pire için kaç zamandır yorgan yakıyoruz. Yazıktır sokaklarda şahit olunan bu cübn (korkaklık) bu milletin hususiyeti değildir. Dün Çanakkale’ye vatan savunması için gözünü kırpmadan giden ecdadın torunları olarak bugün devletin her türlü tedbiri aldığını söylemesine rağmen, makarna paketleyip stoklayıp eve kapanıp kalma korkusu telaşı ve endişesi neden?

Açlıktan ölmekten korkmanın memleketin mevzusunu yalnız bununla meşgul etmenin asla ve kata bize yakışmadığı kanaatindeyim.

Yargıya, sosyal medyaya bulaşan virüsleri merkeze almamız gereken bir dönemde memleketin hiç mevzusu kalmamış gibi günlerdir el yıkamaktan başka bir söz konuşmuyoruz desek yeri vardır. Bize virüs gelmeden dahi ne kadar çok panik yapıldı. Bu durum eskilerin deyimişle tam bir şüyuu vukuundan beter ruh hâlidir. Akıllıca devletin ve Sağlık Bakanlığının uyarısıyla hareket etmek başka herkesi panikletecek hâl ve harekette bulunmak başka bir şey...

Halkımız bu hâldeyken diğer virüsler fırsatçı virüsler işlerine devam ediyor oysa!.. Ortalığı velveleye vermekten yalandan iftiradan asla geri durmuyorlar. Ve en acısı toplumun büyük çoğunluğu bunlara inanıyor marketler talan zihinler duman oluyor. Tüm bunlar olurken iç ve dış düşmanlar bir an ara vermiyorlar. Fırsattan bol bol istifade ededursunlar biz de büyük bir teslimiyetle kendimizi kucaklarına atıveriyoruz. Bu millet, feraseti ve şecaatiyle mezkûr bir millet. Bu hasletleri tekrar açığa çıkarmamız ve bize yakışan, olması gereken gibi davranmamız gerekiyor. Kaldı ki zaten temiz bir milletiz. O yapılan ikazlar bizim hep hayatımızda. Günde 5 kere abdest alan bir insandan kim daha temiz olabilir? Temiz vücudumuzun yanı sıra ruhlarımızı da tamamen temizleyip feraset sahibi ve uyanık olup tuzaklara düşmememiz niyetiyle... Allahü teâlâ memleketimizi afat-ı araziyyeden ve afat-ı semaviyyeden ve her türlü virüsten muhafaza eylesin. Rabbim bizlere akıl fikir ve sabır ihsan eylesin… Tevekkül içerisinde olmayı ama bilimsel açıklamalara ve sağlık kurallarına önerilerine dikkat edenlerden eylesin…

 

 

 

 

 

Bizler rahat yaşayalım diye

Kendi canlarını feda eden

Bizim çocuklarımız gülsün diye

Kendi çocuklarını yetim bırakan

Birileri var!

 

Gecenin koynunda vatanını bekleyen

Elleri tetikte nöbet tutan

Eşe dosta özlem duyan

Vatan için şehit olan

Birileri var!

 

Canını verip de

Vatanını vermeyen

Ezanını susturtmayıp

Şanlı bayrağını indirtmeyen

Birileri var!

 

Allah diyerek evlerinden çıkan

Sevdiklerine doyamayan

Allah yolunda ölen

Peygamberlere komşu olan

Birileri var!

 

Bir elinde silah

Bir elinde Kur’ân

Şehadet mertebesine kavuşan

Bizlerden birer Fatiha bekleyen

Birileri var!

 

 

 

 

ÇANAKKALE ZAFERİ: Türkiye’nin Birinci Dünya Savaşı’nda kazandığı en büyük muharebe, deniz savaşıdır. Bu zafer savaşın gidişatını değiştirmiştir. İngilizlerin 205.000 askeri, Fransızların 47.000 askeri bu savaşta can vermiştir. Osmanlı ordusunun Çanakkale’de verdiği şehit sayısı da 250 bin civarındadır. Bilgisayar yazılımıyla mevcut mekânda mevcut savaş yöntemlerinden hangisi denenirse denensin bu kadar can verilemediği hâlde bu savaşta bu kadar insanın can vermesi akıllara ziyan bir durumdur. Çanakkale’de şehit olan 57. Alay adına her sene Tekirdağ’dan geleneksel olarak Çanakkale’ye yürüyüş düzenlenmektedir. Kimimizin babası ve dedesi, kimimizin yakını olan o aziz ve mübarek şehitler bizden bir Fatiha beklemekte...