Dünya ile ilgili bilgiler

A -
A +

Dünya Güneş'e 150 milyon km. uzaklıktadır. Varsayalım Dünya Güneş'e yüzde 5 yakın olsaydı, yaşanamayacak kadar sıcak olurdu. Şayet yüzde 1 uzak olsaydı, Dünya buzullarla kaplı olurdu. Dünya'nın dıştaki kaya tabakası çok iyi bir yalıtkan olduğundan dünyanın merkezindeki sıcaklık milyarlarca yıldır soğumamıştır. Güneş batarken mavi ışık dağıldığından gözümüze kırmızı ışık gelir. Dünya daha küçük olsaydı, yerçekimi çok zayıflayacak ve atmosfer dünyanın etrafında tutunamayacaktı. Oksijen de olmayacak, meteor ve zararlı ışınlarla hayat sona erecekti. Dünya daha büyük olsaydı; yerçekimi çok artacak ve bazı zehirli gazları da tutarak atmosfer öldürücü hale gelecekti. Uzayın ortalama ısısı - (eksi) 270 derecedir. Dünya'nın ortalama yıllık ısısı 15-20 derece arasındadır. Yerden yukarıya doğru çıktıkça hava soğur. Atmosferin stratosfer tabakasında -50 dereceye düşer. Daha yükselince hava ısınır. Dünya'ya ulaşan Güneş enerjisi yüzde 10 az olsaydı, yeryüzü yüzlerce metre kalınlıkta buzullarla kaplı olurdu. Güneş'ten gelen enerji çok az artsa canlılar kavrulurdu. Dünyadaki sıcaklığın bize uygun olması bir nimettir. Hiçbir şey tesadüf değildir. Her şey Allahü teâlânın yaratması ile olur. Atmosferdeki oksijen yüzde 21 yerine 22 olsaydı tek bir yıldırımla ormanlar yanardı. Oksijen oranı yüzde 25 olsaydı; Dünya yangınlarla kavrulup yok olurdu. Oksijen biraz az olsaydı ateş yakmak çok zor olurdu. Ateş nadir olarak madde haline gelirdi. Dünyamızdaki üretilen oksijenin yüzde sekseninden fazlası, okyanuslardaki mikroskopik canlılar tarafından üretilmektedir. Yeryüzündeki bütün ormanlar (oksijen kaynağıdır) yok olsa yaşamamız için gerekli oksijen okyanuslardan temin edilebilir. Ama okyanuslar kirlenirse ihtiyacımız olan oksijen tehlikeye girer. Hava bitkilerin ihtiyacı olan kimyasal tesirli ışınların geçmesine tam kafi gelecek kalınlıktadır. Bu kimyasal tesirli ışınlar mikropları öldürür. Vitaminler meydana getirir. Atmosfer yer küresinin milyonda biridir. Eğer atmosferin yoğunluğu her tarafta aynı olsaydı, o zaman atmosferin toplam yüksekliği 8 km. olurdu. Güneş ışığı Dünya'nın atmosferine çarpınca dağılır. Mavi ışık, kırmızıdan daha fazla dağıldığından, atmosfer (gök) mavi renkte görülür. Okyanus derinliklerinde birtakım "Algler" bitkisel besinler üremektedir. Bunlar depremlerle okyanusun üst tabakalarına çıkarak canlıların temel besin kaynağı olarak yukarıya ulaşırlar. Kıt'alar dünyanın sıcak mantosu üzerinde yüzen kabuk parçaları (levhalar) üzerindedir. Okyanus diplerindeki yarıklardan gelen erimiş yeni kabukla yenilenen bu levhalar olmasaydı; dünyamız ikiz kardeşi Venüs gibi buzlar ülkesi olurdu. Dünyamızda ise levha denilen bu kabuk parçalarının hareketi ile gerek duyduğumuz gazları uygun ölçülerde tutuyor. Biriken gazlar, başka levhaların altına dalan kabuk parçalarıyla dünyanın sıcak mantosuna dönüyor. Okyanus diplerinde yeni meydana gelen kabukla da ihtiyaç duyulan gazlar yeryüzüne çıkıyor. Depremler bu sayede ılıman bir iklim sağlıyor. En fazla 40 yıl önce Dünya'nın kabuğunun birbirine sıkı sıkı uyan ama çok ağır hareket eden büyük platolardan meydana geldiği tespit edilmiştir. Oysa 1400 yıl önce inen Kur'an-ı kerim'de mealen, dağların ve kıt'aların bulutlar gibi sürüklendiği bildirilmiştir. ..... Not: Arkadaşımız Doç. Dr. Ekrem Buğra Ekinci'nin, Osmanlı Mahkemeleri adında bir kitabı yayınlandı. Bu kitabı okumak, Osmanlıları yakından tanımak hususunda çok faydalı olacaktır. Okuyucularıma tavsiye ederim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.