Sabiha Gökçen

A -
A +

Ata'nın manevi kızı olmak nasıl bir ayrıcalıksa, ülkenin ilk kadın havacısı ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu payelerini taşımak da öylesine bir farklılık... Onun için hep gıptayla özenerek bakmışımdır Sabiha Gökçen'e. Şüphesiz o yüreklilik kendisinde var olan bir şeydi ama sanırım, Atatürk'ün yanıbaşında olmaktan gelen ikinci bir itici güce de sahipti. Hani denize ilk defa atlayacak insana birilerinin "Hadi!" demesi gerekir ya, bunun gibi... Biraz gerilimli, heyecanlı fakat güzel bir yaşama biçimiydi onunkisi... Pek çok genç uçucuya Başöğretmen sıfatıyla kol kanat germek, Türk kadınının daha o yıllarda büyük azminin bir sembolü olmak ve toplumda her zaman seçkin, her zaman saygılı bir yere sahip bulunmak mutluluğun ta kendisi değil midir? Örnek insan olmanın haklı coşkusuyla yaşadı o... Aslında Atatürk'ün görmek istediği modern Türk kadını da, böyle yapılamaz denen işleri başaran ve toplumdaki yerini bilgisi, zekâsı, yetenekleri, çalışkanlığı ile alabilecek ölçüde bir varlıktı. Bir bakıma bu kutlu istek ve tasavvur havacı Sabiha Gökçen'in, tarih profesörü Afet İnan'ın kimliklerinde ve kişiliklerinde gerçekleşiyordu. Dile kolay, avcı ve bombardıman uçaklarıyla uçmuş, manevralara katılmış, göklerde ay yıldız bükülüşünde turlar atmış, yıldızlarla bulutlarla sarmaş dolaş olmuş adeta bir masal kızı... Soyadıyla da göklere ait, gökle ilgisini perçinlemiş bir insan... Keşke onu daha derinden tanıtan çalışmalar, çabalar olsa... Yine Ata albümlerini karıştırıyorum ve karşıma minik Ülkü'nün o kelebek görüntülü fotoğrafları çıkıyor. Atatürk'ün çocuk hasretini en çok Ülkü'de giderdiği nasıl da belli... Sonra Afet Hanımın güleç, yumuşak ve ilmin berraklığı vurmuş, düşünen, güzel yüzü... Masa başlarında, karşılamalarda, seyahatlerde... Şevket Süreyya Aydemir, Atatürk'ün huzur bulduğu insan olarak değerlendiriyor onu. Derken Sabiha Gökçen'in Atatürk'ün gezilerinde tüvit ceket pantolonu ile çekilmiş fotoğrafları... 1937 yılında gerçekleşmiş Malatya, Diyarbakır, Elazığ, Tunceli, Adana, Mersin gezilerinde daima Ata'nın yanında hazır oluşuyla, Sabiha Gökçen... Bir başka resim... Düzgün profiliyle Ata'nın elini öperken... Dolu dolu yaşanmış bir ömür... Her günü belge olan bir ömür, geriye kalanların ne kadarı değerlendirilir, ne kadarı sayfalara geçer bilemiyorum... Ata'yı son ziyaretinde yine elinde çiçeği, gölgeli gözlüklerinin ardına gizlemişti gözyaşlarını. İki subayın yardımıyla yürüyordu. "Buraya geldiğimde hep böyle olurum" diyordu. Türk kadınının gururu, ak alnı olarak hafızalarda yaşayacak. Nur içinde yatsın...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.