Meclis'in hedefi halîfeyi esaretten kurtarmaktı

A -
A +

Bugün 23 Nisan... Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunun 91. yıldönümüdür. Bu meclis, son Osmanlı Meclis-i Meb'ûsânı'nın devamıdır, şöyle: Son Osmanlı Meclis-i Meb'ûsânı, 19 Mayıs 1919'dan beri Anadolu'da bulunan Mustafa Kemal Paşa'nın bir araya getirdiği, yurdun çeşitli yerlerinde düşman işgaline karşı kurulan Müdâfaa-i Hukuk cemiyetlerinin adaylarından oluştu, çoğunluğu elde etti. Osmanlı Devleti, Enver Paşa'nın hâkan-halifeden, sadrâzam (imparatorluk başbakanı) ve hükûmetten, yasama meclislerinden gizli -yalnız Tal'at ve Cemâl'e haber verilip onlar bile zorla ikna edilerek- Berlin'le gizli anlaşıp malûm Alman zırhlılarının sığınması senaryosu ile Birinci Cihan Savaşı'na girmiş, yenilmişti. 3 İttihatçı paşamız, Alman denizaltısı ile geceyarısı kimseye haber vermeksizin Boğaz'daki yalılarından Karadeniz'e açılarak Almanya'ya kaçmışlardı. TOPLAR SARAYA ÇEVRİLMİŞTİ Müdâfaa-i Hukuk cemiyetlerinin çoğu, İttihad ve Terakki partisinin Anadolu ve Trakya'daki şubelerinden kaynaklanır. Birden zuhur etmişler gibi sunulmuşlar, aslında isim değiştirmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa, Millî Mücadele'ye bu teşkilâta güvenerek başladı. Taht şehri işgale uğramış, düşman müttefik armadasının topları hâkan-halîfe sarayına çevrildiği için padişah Dolmabahçe'yi bırakıp Yıldız'a taşınmış imparatorluk merkezinden Millî Mücadele'nin yönetilemeyeceği âşikârdı. Nitekim son Osmanlı Meclis-i Meb'ûsânı, 16 Mart 1920'de İngilizler'in donanmalarından sabaha karşı asker çıkartıp toplantı hâlindeki Meclis'i dağıtmaları, milliyetçi saydığı milletvekillerini tutuklayıp Malta adasına sürmesi ile sona erdi. Mustafa Kemal Paşa, bu son imparatorluk meclisinin İstanbul'da toplanması hâlinde böyle bir âkıbete uğrayacağı üzerinde uyarmış, Anadolu'da toplanmak fikrini vurgulamış, kabûl ettirememişti. Bizzat M.Kemal Paşa, Meclis'e milletvekili seçilmişti. İmparatorluk Türkiyesi'nde aldığı son görev ve ilk sivil görevdir. Kemal Paşa'yı başkan seçmek isteyen çoğunluk milletvekilleri, İstanbul'a çağırdılar, tabiatiyle gitmedi. Ancak İstanbul'da meclise gelmeyen bir milletvekilinin başkan seçilemeyeceği fikri ağırlık kazandı, Celâleddin Ârif Bey reîs (başkan) seçildi. Mustafa Kemal Paşa, İngilizler'ce tutuklanmamış ve mâzeretleri bulunmayan milletvekillerini Ankara'ya davet etti. Birer ikişer beşer onar düşman işgal bölgelerini geçerek Ankara'ya geldiler. İçlerinde Saruhan (Manisa) meb'ûsu Celâl (Bayar) Bey de vardır ki İttihad partisinin Bursa eyaleti başkanı idi. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'dan gelemeyenlerin yerine acele seçim tamamlayıcı ek seçim yaptırdı. 23 Nisan'da (1920), Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi adını verdiği meclisi açtı. Bu meclisin, İstanbul'un işgali ile dağılmasından sadece 38 gün sonra, ek seçimlerle tamamlanarak Ankara'da aynı gün faaliyete geçebilmesi, Mustafa Kemal Paşa'nın teşkilâtçı dehasının eşsizliğini gösterir. Bu sür'at, bugün barış hâlinde, her türlü ulaştırma ve haberleşme imkânlarına sahip bir ülkede, kaç aylık çalışmalarla seçim yapılabildiği ile mukayese edilebilir. Demek pek çok şey mümkündür, gecikmenin mazereti olmaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi, hâkan-halîfenin düşman elinde esîr (tutsak) bulunduğunu, onu bu durumdan kurtarıncaya kadar savaş dahil her türlü imkân kullanılarak çalışacağını bütün dünyaya ilân etti. Anadolu, Trakya, İstanbul, Mondros Mütârekesi (bırakışması) maddeleri çiğnenerek yer yer düşman askerince işgal edilmişti. Ama bu İngiliz, Fransız, İtalyan birlikleri gidici idi. İngiltere, Çanakkale'den sonra ikinci kapital hatasını yaptı: Yunanlılar'ı İzmir'e çıkardı. Atatürk'ün 9. Ordu komutanı olarak -Köprülü Mehmed Paşa'dan beri hiçbir devlet adamına verilmemiş yetkilerle donatılarak- Samsun'a çıktığı günlerde idi. Yunanlılar, sırf gösteriş ve korkutmak maksadıyla, tam bir palikarya fiyakası ile İzmir'e çıktılar. Kan döktüler. Kurmay albay Üsküdarlı Süleyman Fethi Bey'i süngüyle şehîd ettiler. Yetişmedi. Ege bölgesine yayılmaya başladılar. Megali İdea krizleri tutmuştu. Millî Mücadele'nin sebebi budur. Yoksa yenik imparatorluğumuz, yenik müttefikleri Almanya imparatorluğu ve Avusturya-Macaristan imparatorluğu gibi geçici işgali ve gözden çıkardıkları Arap ülkelerini bırakır, silâhları alınıp cebren terhis edilmiş bir ordu ile yeni bir savaşı göze almazdı. Ancak Yunanistan, Ege bölgesini İyonya ilân ederek ilhakı düşünmek akıl almaz projesiyle Anadolu topraklarında yakıp yıkıp budalaca ilerlemeye başladı. Asıl budala olan İngiltere imparatorluk başbakanı Türkler'e hasım Lloyd George (Loyd Corc)'a güveniyordu. Bu durumda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden Mîsâk-ı Millî (Ulusal And) denen karar, ittifakla (tek muhalefet oyu olmaksızın) çıktı. Mîsâk-ı Millî, İstanbul'da Osmanlı Meclis-i Meb'ûsânı'nın kabûl ettiği metnin adıdır. Virgülüne dokunulmaksızın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde oylanıp kabûl edildi. Şartları yerine getirilmedikçe barışa gidilmeyeceği dünyaya ilân edildi. Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisimiz'in şânı büyük fedakâr ve cefâkeş milletvekillerinin ruhu şâd olsun diyor, yüce Türk milletinin bu bayramı kutludur, biz de kutluyoruz. MÎSÂK-I MİLLÎ OSMANLI'DAN KALDI TBMM'nin virgülüne dokunmaksızın kabûl ettiği Mîsâk-ı Millî, İstanbul'da Osmanlı Meclis-i Meb'ûsânı'nın kabûl ettiği metnin adıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.