Mısır darbesinden "Radikal İslamcılar"a büyük jest...

A -
A +
Mısır'da bu hafta Müslüman Kardeşler üyesi 529 kişi idam cezasına çarptırıldı. Evet yanlış okumadınız, tam 529 kişi...
Cezanın resmî gerekçesi bir polis memurunun öldürülmesi. 529 kişinin nasıl bir kişiyi öldürmüş olduğu sorusu, Mısır'ın cunta yargı sisteminden daha trajikomik değil.
Asıl suçun ne olduğunu biliyoruz elbette. Suçları siyaset yapmak. Suçları seçimden galip çıkarak, iktidara gelmek.
Amerika idam cezalarından "şoke olduğunu" açıklamış, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletlerden ise klasik, hiçbir yaptırımı olmayan kınama mesajları.
Suudi Arabistan memnun. Rusya'dan ses bile yok.
Radikal İslamcılığa "el-Kaidevari" silahı yegane yöntem olarak benimseyen İslami (!) örgütler ile mücadele etmek yukarıda saydığım tüm ülkelerin ortak stratejisi. 11 Eylül sonrası Batı kamuoyu ve Çeçen direnişi sonrası Rusya'nın belki de üzerinde mutabık oldukları tek güvenlik politikası bu. Suriye'ye giden savaşçıların ülkesine dönmesinden korkan Suudi Arabistan ve Irak savaşı sırasında Amerika ile el-Kaide'ye karşı ortak mücadele eden İran'ın belki de tek ortak noktası el-Kaide'den duyulan rahatsızlık.
Lakin gelin görün ki, ılımlı İslami hareketleri siyaset yaptıkları için cezalandırarak, "radikal İslamcı" akımlara en büyük alanı açan da bu ismi geçen ülkeler.
El-Kaide lideri Aymen Zevahiri'nin "Ey Müslümanlar, demokrasiye kanmayın, tek meşru yol şiddettir" aksiyonunu el birliği ile haklı çıkarmaya çalışıyorlar sanki. Darbe sonrası Müslüman Kardeşler'i silah kullanmaya çağıran ve net şekilde Müslüman Kardeşler'den ret cevabı alan Zevahiri'nin eli tüm bu gelişmelerle güçlenmiyor mu?
Demokrasiyi, hakkı hukuku geçtim. Müslüman bir ülkede yaşmanın "utancı" ile her türlü ahlaki prensibi, vicdani duyguyu kaybetmiş Mısırlı sekülerlerin idam cezalarını kutlayacak noktaya gelmiş olmasının haysiyetsizliğini de geçtim. Dünyanın bir numaralı güvenlik sorunu olarak görülen "radikal İslam" ile nasıl mücadele edeceğinizi düşünüyorsunuz?
Müslüman Kardeşler'in ideologlarından Seyyid Kutub, 1966 yılında idam edildiğinde, "İslamcılık" Mısır'da popüler bir siyasi akım bile değildi. Sokaklarda esen rüzgâr üçüncü dünyacı, sosyalist soslu bir "seküler milliyetçilik"ti. Müslüman Kardeşler'i sistem dışına iten her manevra, hareketin güçlenmesi ile sonuçlandı. Uzun vadede olacak olan yine bu.
Peki kısa vadede demokrasiye, Batıya, uluslararası kamuoyuna inancını (gayet haklı gerekçelerle) kaybeden Müslüman gençler ile ne yapmayı düşünüyorsunuz? El-Kaide ile mücadele için insansız hava araçları dışında yol bilmiyor musunuz? Sonuca bakarak, kendini gerçekleştiren kehanetlerin akışını sorgulamayarak, İslam'ın demokrasiyi dışlayan bir din olduğu argümanlarıyla, asıl dışlamanın örtüleceği mi sanılıyor?
Müslümanların demokrasi konusunda imtihana çekilmesinde bir sorun yok, olmamalı da. Ancak imtihanın kendisi de esirgenmese keşke. Siyasetin en temel etki-tepki kurallarından ılımlıların tasfiyesi, radikalizmi güçlendirir kuralı unutulmasa keşke...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.