Sevgili Peygamberimiz, verilen sözlerin yerine getirilmesi hususunda da çok titiz davranmışlardır...
Sual: Verilen sözü yerine getirmenin güzel bir huy olduğu herkesçe bilinmektedir. Peygamber efendimiz her verdiği sözü yerine getirir miydi?
Cevap: Bütün güzellikleri, üstünlükleri kendisinde toplayan Resulullah Efendimiz (sallallahü alayhi ve sellem) âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Daha doğrusu onu böyle üstün ve güzel yaratan Rabbimiz, Sevgili Peygamberimizi, karanlık gecelerde yol bulmak ve yol almak isteyen insanlık için bir rehber, bir kılavuz, bir yol gösterici olarak seçmiş ve öyle yaratıp göndermiştir.
İnsanlık için her bakımdan numune olan Sevgili Peygamberimiz, verdikleri sözde durma ve verilen sözlerin yerine getirilmesi hususunda da çok titiz davranmışlar ve bizzat kendi yaşayışları ile bu hususta örnek olmuşlardır. Bu hususta, Eshab-ı kiramdan bir zat, şahit olduğu bir hadiseyi şöyle anlatmaktadır:
“Resulullah Efendimizle, henüz Peygamberliği tebliğ edilmeden önce bir alışveriş yapmıştım. Bu alışveriş neticesinde de kendisinde bir miktar alacağım kalmıştı. Bu alışverişi yaptıktan sonra da, falan gün falan yerde buluşalım diyerek karşılıklı olarak sözleşmiştik. Fakat ben, aramızdaki bu sözleşmeyi ve aramızdaki konuşmayı ve verdiğim sözü unutmuştum. Buluşmak için sözleştiğimiz zamandan tam üç gün sonra, verdiğim sözü ve aramızdaki konuşmayı hatırladım ve;
-Eyvah, biz üç gün önce falan yerde buluşmak üzere sözleşmiştik diyerek, hemen yerimden ayrıldım. Sözleştiğimiz yere hızlı hızlı koşmaya başladım. Buluşmak için sözleştiğimiz yere vardığım zaman, aradan üç gün geçmiş olmasına rağmen Resulullah Efendimizi orada beni bekler vaziyette buldum. Meğer Resulullah Efendimiz, buluşmak için sözleştiğimiz o günden itibaren her gün, o saatlerde gelip beni beklemiş... Bunu öğrenince Resulullah Efendimize karşı çok mahcup oldum ve kendisinden özür diledim.”
Bir söz veriliyor ve verilen sözün üzerinden üç gün geçmesine rağmen, Resulullah Efendimiz her gün o saatte aynı yere geliyor ve bekliyorlar. Verilen bir söze, böyle riayet etmek lazımdır. Resulullah Efendimiz;
(Vadetmek, borç gibidir) yani verilen sözün muhakkak yerine getirilmesini emir buyururlarken, kendileri de bizzat bunu tatbik ediyorlar. Herhangi bir konuda söz verildiği zaman, söz verilen şeyin muhakkak yerine getirilmesi gerekmektedir.
Muhammed Bâkî Billâh hazretleri rahmetullahi aleyh, evliyânın büyüklerindendir.
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hocasıydı.
Delhi'de, “kırk yaşında” vefât etti...
Henüz çocukken, ileride büyük zât olacağı” belliydi hâllerinden.
Zâhirî ilimleri bitirdi.
Bir tasavvuf rehberi aradı harâretle.
Nihâyet Muhammed İmkenegî adındaki bir evliyâ zât rüyâsına girdi.
Ve kendisine;
“Buraya gel” buyurdu.
Uyanınca çok sevindi.
Kavuşmuştu murâdına.
Ertesi gün koştu o kapıya...
Yanında üç gün kaldı.
Alacağını aldı.
Delhi'ye döndü yine.
Ama “icâzetli” olarak...
● ● ●
Hocasından aldığı nurları, sâdık ve hâlis talebelerinin kalplerine akıttı.
Duyanlar, akın akın sohbetine gelir, feyiz ve bereketine kavuşurlardı.
İki üç sene gibi kısa müddet içinde yanında pek çok âlim evliyâ yetişti.
İmâm-ı Rabbânî hazretleri bu zâtlardan biriydi meselâ.
Bin senede gelen velîlerin incisiydi.
O kemâle gelince, Bâkî Billâh hazretleri bütün talebesini ona havâle etti.
Kendi de edeple gelir, eşsiz sohbetini dinler, istifâde ederdi kendisinden.