Mavi Marmara baskını Mısır istihbaratının sabotajı mıydı?

A -
A +
Mavi Marmara krizinin yaşandığı günlerde Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi olan Oğuz Çelikkol, Doğan Kitap'tan çıkan "One Minute'tan Mavi Marmara'ya: Türkiye-İsrail Çatışması" isimli kitabında Türkiye-İsrail ilişkilerine dair önemli bilgiler sunuyor. Türkiye-İsrail ilişkilerinde derin yara açan olan iki hadise, Mavi Marmara baskını ve alçak koltuk krizine dair medyada fazla yer bulmamış detayları gün yüzüne çıkarıyor.İlk olarak Çelikkol, 9 Türk vatandaşının öldürüldüğü 31 Mayıs 2010'da İsrail askerleri tarafından gerçekleştirilen Mavi Marmara saldırısına dair ilginç bir ihtimali dile getiriyor. O dönem iktidarda olan Mübarek rejiminin, Türkiye'nin Orta Doğu'da artan etkisinden rahatsız olduğunu ve Türkiye ile İsrail arasında bir çatışmayı teşvik etmek isteyeceğini not düşen Çelikkol, gemide bulunan bir Mısır vatandaşına dair kayda değer şüpheleri dile getiriyor. Çelikkol bu kişinin Mısır istihbaratı üyesi olduğuna dair sonradan bilgi aldıklarını söylüyor.Mısır istihbaratına çalışan bu kişinin İsrailli yetkililere gemide bulunan ekipmanlar konusunda yanlış bilgi verdiği ve İsrail'in gemiye yaptığı gayrimeşru operasyonun sebebinin bu istihbarat bilgisi olabileceği ihtimalini dile getiriyor Çelikkol. "... Mübarek yönetimi istihbarat örgütünün İsrail'e gemi, gemide bulunanlar ve hatta gemide silah ve silahlı milisler bulunduğu yönünde abartılı ve yanlış bilgi aktarmış olabileceği ihtimali de ortaya çıkmaktadır. İsrail askerlerinin gemiye saldırı düzenlerken gemide silah ve silahlı kişiler bulunduğu düşüncesinde olabileceği ve gemide silah arandığı, silah bulunamamasının şaşkınlık oluşturduğu anlaşılmaktadır." (*)Bu ihtimali güçlendirecek bir ek bilgiyi de not düşüyor Çelikkol. Mavi Marmara saldırısından sadece bir hafta önce dönemin Mısır İstihbarat Şefi Ömer Süleyman'ın, İsrail'i ziyaret ettiğini ve bu ziyaret sırasında Gazze'ye yardım konvoyu konusunun da görüşüldüğünü belirtiyor. Ömer Süleyman, Mübarek rejimi döneminin kilit isimlerindendi. İsrail yanlısı olduğu, Hamas ve el-Fetih arasında uzlaşı girişimlerini engellediği, İsrail'in Hamas'a karşı operasyonlarını desteklediği sır değildi.Çelikkol'un kitabında detayları ile anlattığı başka bir hadise de "alçak koltuk" krizi. Bu krize dair yaşananları anlattığı kısımlar, o dönem ve hâlâ Türkiye medyasında konunun ele alınış biçiminin doğruyu yansıtmaktan uzak olduğunu gösteriyor.Hatırlatalım: Alçak koltuk krizi, İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'un Büyükelçi Çelikkol'u 11 Ocak 2010'da meclisteki bürosuna çağırmasıyla patlak vermişti. "Kurtlar Vadisi Pusu" dizisinde İsrail gizli servisi Mossad ajanlarının çocuk kaçırırken gösterilmesi İsrail kamuoyunda büyük tepki uyandırmış, Ayalon bu fırsatı kullanarak Türkiye büyükelçisini diplomatik teamüllere son derece aykırı bir şekilde, hatta çocukça bir mizansen ile küçük düşürmeye çalışmıştı.Fakat, Türkiye medyasının da bu krizle ilgili atladığı husus, alçak koltuk krizinde, aslında Büyükelçi  Çelikkol'un alçak koltukta oturmadığı, basının kullandığı fotoğrafların Ayalon tarafından dağıtılan fotoşoplanmış ve üzerinde montaj yapılmış fotoğraflar olduğu idi! Olayın aslını detayları ile anlatan Çelikkol, özetlemek gerekirse "alçak koltuk" krizinin tamamen bir mizansen olduğunu aktarıyor. Görüşme öncesinde ve sırasında diplomatik açıdan sorun oluşturacak hiçbir durumun yaşanmadığını, ancak Ayalon'un medyaya yalan beyan ve montajlanmış fotoğraflar sunarak, bu görüşme ile İsrail'in Türkiye'den intikam aldığına dair bir resim sunmaya çalıştığını belgeliyor Çelikkol.Yine Ayalon'un bu krizden sonra resmî ve yazılı olarak özür dilemek zorunda kaldığı, Türkiye medyasında yeterince yer bulmamış önemli bir detaydır.Çelikkol kitabında bu krizin mevcut İsrail siyasetine dair gösterdiklerini çarpıcı şekilde aktarmaktadır: "... Daha önce para karşılığı lobicilik yaptığı bir ülkenin büyükelçisinin yüzüne karşı tepki gösteremeyecek bir karaktere sahip olan, sandalyelerle kanepelerin boylarından medet umarak basına mesaj vermeye kadar 'alçalabilen' ve yalan söylemekten kaçınmayan, yaptıklarından sonra özür dilemek zorunda kalan bir kişinin, bu olaydan sonra yeni seçimlere kadar İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndaki görevine bir süre olsa da devam edebilmesi İsrail iç politikasının son dönemde içinde bulunduğu durumu ortaya koyması açısından ilgi çekicidir." (**)Oğuz Çelikkol, Türkiye'de benzerleriyle sık karşılaşmadığımız bir katkı yapıyor literatüre. Hem akademik birikimini, hem de bu dönem yaptığı görev esnasında edindiği birinci el bilgileri değerli bir kitap ile kamuoyu ile paylaşıyor. Türkiye-İsrail ilişkileri konusunda meraklı amatörlerle beraber, gazeteciler ve akademisyenler için de önemli bilgiler içeren bu kitabı şiddetle tavsiye ederim......(*) Oğuz Çelikkol, "One Minute'tan Mavi Marmara'ya: Türkiye-İsrail Çatışması" Doğan Kitap, syf. 108(**) a.g.e. syf. 98
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.