ABD teröre karşı savaşı nasıl kaybetti?

A -
A +
New York'taki İkiz Kulelere yapılan 11 Eylül saldırısının 13. yıl dönümünde ABD yeni bir terörle mücadele operasyonuna giriştiğini açıkladı. Bu sefer hedef IŞİD, coğrafya Suriye ve Irak.11 Eylül ile başlayan ve 13. senesine giren "teröre karşı savaş" (war on terror) kampanyasında Amerika birçok farklı yol denedi, birçok bölgede askerî operasyona girişti. Afrika'dan (Somali ve Mali) Afganistan'a, Irak'tan Filipinler'e, Yemen'den Pakistan'a uzanan geniş bir coğrafyada yoğun harekâtlar gerçekleşti.Peki ya sonuç? Bu askerî harekâtların sivil kayıp boyutunu bir kenara bırakalım, ABD hedeflerine ulaşabildi mi? Küresel terörizmin belini bükebildi mi? 2014 yılında dünya küresel terör örgütlerinin faaliyetleri açısından 2001 yılına göre daha mı güvenli?Buna, ne yazık ki, olumlu bir cevap vermek mümkün değil. Aksine 13 yıllık teröre karşı savaş kampanyasının sonunda radikal örgütlerin İslam adına saçtıkları terör çok daha yaygın ve tehlikeli hâle geldi. Afrika'dan Afganistan'a ulaşan geniş bir coğrafyada bu örgütler etkin. Orta Doğu'nun kilit iki ülkesinde devlet kurduğunu ilan eden bir IŞİD var. Obama'nın son operasyona örnek olarak gösterdiği Yemen ve Somali örneklerini bir tek kendisi başarı öyküsü sayıyor.Peki neden? ABD dünya kadar para döktüğü, uluslararası politikasının neredeyse birinci önceliği hâline getirdiği "teröre karşı savaş" kampanyasında neden başarısız oldu?Bu soruya cevap ararken komplo teorilerine gitmeye gerek yok. Bu örgütleri bizzat ABD'nin çıkardığı ve desteklediği gibi içimizi soğutan ama gerçekle pek de bağlantısı olmayan açıklamalara başvurmanın bir katkısı da yok.Her vakada ve tekil örnekte ABD'nin teröre karşı mücadelesindeki başarısızlığının ayrı sebepleri var. Somali'de ayrı, Irak'ta başka. Fakat tüm örneklerde ortak birkaç sebep var:1- ABD, terörü bir düşman olarak tanımlarken aslında, terörün asıl sorunu örten bir semptom veya taktik olduğunu görmek istemedi. Bir bataklıktan çıkan sinekleri yok etme misyonunda, bataklığı kurutmak yerine, sineklere zehir sıktı. Sonuç bataklık baki kalırken, sinekler zehre bağışıklık kazanarak ve sayıları artarak, daha güçlü bir şekilde yeniden çıktı.Peki neden? ABD'nin karar vericileri, siyaset belirleyicileri şüphesiz ki bu yazının yazarından daha az akıllı veya bilgili değil. O halde neden uzun vadeli ve kalıcı çözümler yerine kısa vadeli, geçici, sorunu uzun vadede büyüten yollar denedi ABD? Çünkü bu yollar daha kolaydı. 1-2 sene içinde iç kamuoyuna küçük de olsa bir zafer sunacak opsiyonlar, uzun vadeli ve daha sancılı politikalara yeğ idi.Bu yüzden Irak müdahalesinde, Bush bölgeyi iyi bilen ve ona doğruları söyleyen bürokrat, diplomat ve askerleri tasfiye etti. Müdahaleden sonra Orta Doğu konusunda 2 haftalık bir yoğunlaştırılmış kurs alan birine Irak'ı emanet etti. Obama döneminde, o dönem New York Times'ın Bağdat temsilcisi olan Tim Arango'nun dediği gibi, Irak'tan gelen hiçbir kötü haberi duymak istemedi. Irak'ta şiddet artarken, bunun tam tersini iddia etti. Sahadaki gerçeği, siyasi anlatı için feda etti.Arap devrimlerini bir fırsat olarak görmektense, bir risk ve tehdit olarak algılamayı tercih etti. Mısır'da seçimle iktidara gelmiş Müslüman Kardeşler'in zorla, darbeyle, katliamla devrilmesine sessiz kaldı. "Ilımlı İslam" fikrine sadece teoride tahammül edebildi, pratikte ilk uygulamada korktu, vazgeçti. 2- ABD "teröre karşı savaş" kampanyasında yanlış müttefikler ile çalıştı. Burada kastedilen yanlış müttefikler, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi radikal ideolojileri ile terör örgütlerini destekleyen ülkeler değil sadece. Aynı zamanda Irak'ta Maliki iktidarı gibi, bir yandan Suriye'de el-Kaide'nin güçlenmesine sebep olan, diğer yandan Irak içinde mezhepçi ve despot siyaseti ile Sünniler'i radikalleştiren yönetimler ile iş birliği yaptı.3- "Teröre karşı savaş" kampanyasında, bu terörden en fazla etkilenen sivillerin desteğinin alınması bir yana, bu siviller mağdur edildi, düşmanlaştırıldı ve radikalleştirildi...Yemen'i ve Somali'yi bir başarı hikayesi olarak gören ve IŞİD'e karşı operasyonun bu iki örneğe benzeyeceğini söyleyen Obama ile hemfikir değil bölgede yaşayanlar. Yemen ve insansız hava araçları denildiğinde akla gelen, cenazeye dönen düğünler... Aynı zamanda azalmak yerine daha da etkin hale gelen radikal örgütler.4- ABD, "teröre karşı savaş" kampanyasında, kendi stratejisine bile çoğu zaman sadık kalmadı. Sık sık fikir değiştirdi, kendi politikalarında bile kararlı olmadı. Afganistan'da Obama'nın 6 ayda bir plan değiştirmesi danışmanlarından Vali Nasr'ın bile tepesini attırdı, Nasr bu konuda bir kitap yazdı. ABD'nin Irak politikası meydanda, Maliki ısrarının bedeli de ortada. Suriye konusunda hiç girmiyorum bile, bir önceki Dışişleri Bakanının (Hillary Clinton) IŞİD'in yükşelinin müsebbiblerinden biri olarak gördüğü bir politika, Amerika'nın Suriye tavrı.5- "Teröre karşı savaş" kampanyasında, ABD ve Batı ülkeleri kendi vatandaşlarına bile bu radikal örgütlerin sunduğu "ikna edici" ve "cazibeli" ideolojinin alternatifini sunamadı. İngiltere'den IŞİD'e katılan militan sayısının 1000'i aştığı tahmin ediliyor. Fransa farklı değil. Bu kişilerin çoğu Müslüman kökenli, ancak içlerinde sonrada Müslümanlığa dönmüş kişiler de yok değil. Bırakın Ortadoğuluları, Batı vatandaşlar için bile iştahla savunacakları bir demokratlık yaratamadı Batı. Bir yandan yükselen aşırı sağ, diğer yandan radikalleşen Müslümanlara karşı, benim şahsen çok değerli bulduğum liberalizm ve demokrasi gibi değerleri yaygınlaştırmada yetersiz kaldı.6- Özellikle Orta Doğu'da siyasetin ve hafızanın en derinlerine sinmiş sömürgeci ve emperyalist geçmişi unutturacak bir siyaset geliştirilemedi. Komplo teorilerinin patolojisi bir yana, sıradan vatandaş nazarında bir dost statüsü edinemedi Batı ülkeleri. Türkiye'nin AB üyeliğinin sürüncemeye sokulmasından (herhangi bir Arap sokağında sokaktaki insana sizce Türkiye neden AB'ye giremiyor sorusunun cevabı emin olun Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini karşılayamaması değildir), petrol olan ülkelere müdahale edilmekte gecikilmemesi, buna rağmen Suriye'ye sessiz kalınması, Batı'ya karşı bu olumsuz hafızayı hep diri tuttu. Suriyeli mülteciler konusunda yardım yapılmazken, İsrail'in Gazze'de işlediği insanlık suçlarına karşı sessiz kalınması, "ikiyüzlü" Batı imajını gidermek konusunda yardımcı olmadı...Son 13 yıla dair tablo böyleyken, ABD'nin IŞİD'e karşı son operasyonuna karşı ümitvar ve hevesli olmak için bir sebep var mı?Elbette bu bölgenin tüm günahlarından ABD ve Batı sorumlu değil. Elbette IŞİD'in çıkışında ve yayılmasında bu bölgeye dair hastalıklar da epey tayin edici. Baas rejimlerinin zorbalığı ve zehirli aklı, radikalizmi finanse eden, bu ideolojiyi üreten ve ihraç eden bölge ülkeleri, vatandaşlarını eğitimsizliğe ve fakirliğe mahkûm eden kirli bölge rejimleri, geleneği unutarak İslam'ı katı ve vicdansız bir şablona indiren "din âlimleri" buna alternatif üretemeyen ve hatta bu radikalizmi bir şekilde besleyen bölgenin seküler aydınları, hepsi ve daha fazlası IŞİD'i anlamak ve ona karşı mücadele etmek için yüzleşilmesi gereken unsurlar.Yine, yanlış anlaşılmasın, IŞİD'e karşı, bu örgütün kökünü kurutacak her operasyon desteklenmelidir. Burası muhakkak.  IŞİD'e karşı yapılacak operasyonun askerî bir boyutunun olması gerektiği de muhakkak. Ancak asıl soruna odaklanmayan, IŞİD'in varoluşuna sebebiyet veren sorunlara dokunmayan bir operasyonun başarılı olacağını söylemek mümkün değil. Bu yüzden Obama'nın iç kamuoyunu rahatlatmak için devreye soktuğu son operasyon planının hedeflerine ulaşamayacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yok ne yazık ki!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.