OPEC kimin yarasına merhem olmuş?

A -
A +
Geçen gün 973'teki petrol krizini hatırladım. Çeşitli siteleri karıştırırken, o dönemdeki petrol fiyatlarına rastladım. Krizden önce, 973'ün ocak ayında 2.59 dolar olan petrolün varil fiyatı, 974'ün ocak ayında 11 dolara çıkmış. Bu gelişmelerin çok uzun hikâyeleri var. Yorumlar da var. Bu krizin Batıdaki tahribatından, Arap ülkelerinin uyandığından vs. söz ediliyor. Biz o tarihlerde çocuktuk, ufacıktık. Bize de dayanışmanın güzel bir örneği olarak anlatılmıştı. İşte efendim, böyle birlik ve beraberlik içinde olunursa Batı bile dize gelir hikâyeleri anlatılıyordu.
Aradan geçmiş 40 sene.. Biz ancak 40 sene sonra fark ediyoruz ki, işin aslı başka. Amerika bugünkü gibi değil, nakit para ile ithalat yapıyor.. Avrupa'da parası birikmiş.. Almanya'da, Fransa'da.. Japonya'da parası var. Parası var, derken emanet para değil.. mal almış, karşılığında dolar vermiş. Amerika ondan önce bir iş daha yapmış. 945'teki anlaşmayla (Bretton Woods Konferansı) dünya devletlerine demiş ki: Getirdiğiniz her ons (28.35 gr) altın için 35 dolar öderim. Sonra ne zaman 35 dolarımı geri getirirseniz 28 gr altınınızı veririm.
Bu yolla tonlarca altın toplamış. Toplanan altın karşılığında giden dolarlar da var. Çok özetle ABD 971'de bu anlaşmadan tek taraflı çekilince, altının onsu 800 dolara fırlamış. Altın verip karşılığında dolar alanlar ayazda kalmış. Ve Amerika sağda solda biriken dolarlar bir gün başına bela olmasın diye, OPEC ülkelerini organize etmiş, petrol fiyatlarının beşe katlanmasına sebep olmuş, bir de örtülü kural koymuş. Petrol sadece dolarla satılır.. başka para geçmez. Sanayi ülkelerinde biriken dolarları petrol üreten ülkelere aktarmış. Onlar da kuzu kuzu götürüp Amerikan bankalarına yatırmış. 
Hikâye bu kadar basit mi, değil tabii. Ama sonu, "onlar ermiş muradına" ile biten masallarda  teferruat olmaz.
Ne olmuşsa, 945'teki Bretton Woods Anlaşmasıyla olmuş. Bu anlaşmayı Birleşik Krallığın dünya üzerindeki hegemonyasını ABD'ye devri olarak görenler de var.
 ....
Birleştik, dayanıştık, omuz omuza verdik.. Tamam köy kahvesinde verin, bir dernekte verin diyeceğim ama o bile zor.. Tarlada çalışırken verin, küçük esnafsanız ses duvarına yaklaşıncaya kadar verin, ülkeler olarak bu iş o kadar kolay görünmüyor.
 
                  DEVLETİN MALI
 
Millî Emlak Genel Müdürlüğü verilerine göre, 81 ilde devlete ait taşınmaz sayısı 2 milyon 182 bin 204. Bunların 2 milyon 36 bin 62'si aktif taşınmaz olarak tanımlanıyor. Aktif taşınmazların da 1 milyon 927 bin 844'ünü tescilli, 34 bin 306'sını devletin hüküm ve tasarrufu altındaki, 73 bin 912'sini de ilişikli taşınmazlar oluşturuyor. 
Ülkemizde, il başına ortalama 25 bin 136 adet aktif taşınmaz düşüyormuş. 
Ayrıca devletin mülkiyet anlamında da hükmettiği alan miktarı, 425 bin kilometrekareye ulaşıyormuş. Hazine, Türkiye'nin yüzde 52'lik bir yerinde söz sahibiymiş.
(Bu rakamları Baskın Oran'ın 2002 tarihli mülakatından almışım. Geçen gün sosyal medyada bir arkadaş yeni rakamları yayınladı. Aradan geçmiş 14 sene.. 14 senede ne değişmiş diye göz attım devletin söz sahibi olduğu alan azalmış gibi görünüyor ama adet olarak bir azalma yok. Yüzdedeki azalma ne anlama geliyor anlamadım.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.