Çocukları ve hayattan bezgin annenin durumu?

A -
A +
  “Feridun Ağabey, birkaç gün önce otobüste yolculuk ederken, bebek arabasında kucağa alınmak isteyen ve ağlayan bir-iki yaşında çocuğu annesinin bir türlü kucağına almadığını gördük. Genç anne, 'kucak istiyor annesi' diyen bir iki kişiye de bıkkın şekilde 'aldım, aldım yine olmadı' diye cevap verdi. Otobüste çocuk kendini yırtarcasına ağlıyor, anne sadece susturmaya çalışıyordu. Çocuğun kolunu sıkıyor, susmasını ister gibi ağzına elini kapatıyor çaresizce ve bilgisizce bebek arabasını sallıyordu. Çok bezgin bir hâldeydi... Nihayet bir delikanlı gidip böyle yapmamasını söyledi. Kadın şiddetle tepki gösterdi. Delikanlı 'ama çocuğa şiddet uygulamaya başladınız farkında değilsiniz. Yardım isterseniz yardım edelim' dedi...Bu arada otobüs durağa yaklaşınca genç anne otobüsten inmek için hazırlandı. Üç-dört yaşında bir çocuğu daha varmış. O da koltukta oturuyormuş. Annesi inmek isteyince o da hazırlandı. Birlikte indiler. Çocuk dışarı çıkar çıkmaz zaten sustu. Belli ki otobüste bunalmıştı...Bu anneler bu çocukları nasıl büyütecek, çok üzülüyorum” diyen İstanbul’dan Semiramis H. isimli okuyucumuz, üzüntünüzde gerçekten çok haklısınız. Burada annenin sadece çocuğa yönelik bezginliği ele alınırsa sonuç elde edilemez. O annenin aile durumu da önemlidir. Hatta çocukluğu önemlidir. Bunlar ideal bir anne olmakta çok önem arz ediyor... Acaba bu iki çocukla bu anne niçin tek başınaydı? Nereye gidiyorlardı? Anne nasıl bir ruh hâlindeydi? Acaba yanında kocası niye yoktu? Yoksa hayattan bıkacak şekilde sorunlarla baş başa mı kalmıştı?.. Biz burada çocukları nasıl yetiştirecekler derken yetiştirecek olan annelerin de tek başına bırakılmaması gerektiğine dikkat çekmek istiyoruz... Bir anne eğer iki çocuğuyla hayatı göğüslemeye çalışıyorsa bu anneye yardımcı olmayan kocası, ailesi, ilçesindeki belediye ve silsile olarak herkes vebal altındadır. En büyük iyilik çekirdek ailenin huzurlu mutlu ve sevgi dolu hâle gelmesini sağlamaktır. (F.A.)     Doktora mı ambar memuru tanıdığına mı?   “1995 yılında babam rahatsızlandı. B... Devlet Hastanesinin hekimleri sinüzit teşhisi koydular. 15 gün hastanede yatırdılar. İyileşti diyerek taburcu ettiler. Babam sağlığına kavuşamadı. Baş ağrısı devam etti.  Beyin uzamanı hekime gittik. 'Beyin kanaması var' dedi. Ankara İbn-i Sina Hastanesine gittik. 3 ay tedavi uygulandı. Ama iyileşemedi. Vefat etti. Yine 2012 yılında B... Tıp Fakültesi Hastanesine gözlük camını değiştirmek için gittim. Hekim muayene etti. 'Sizde göz tansiyonu (glokom) da var' dedi. 3 kere hastaneye çağırdı. Cihazlarla gözüme baktı. İkinci haftanın sonunda 'Bizim aygıtlar gözünüze tam teşhis koyamadı. Şu kartviziti alın. Ankara Kızılay'da göz hekimi X.X. var. Ona gidin. Muayene olun' dedi.Tam hastaneden çıkıyordum. Ambar memuru olan tanıdığım K. Bey'e rastladım. 'Boşuna gelip durma. Senin buraya her girişin zatlara para yazıyor' dedi. Ankara’ya da gitmedim. 8 yıldır gözümde tansiyon mansiyon yok. 2016 yılında B… ilinde özel bir hastaneye gittim. Tansiyon, şeker, kolesterol, kalp elektrosu değerlerine baktırdım. Hekim 'Sizde prostat büyümesi var. Bir iki gün sonra gelin. Biyopsi yapalım' dedi. 'Bir ücreti var mı'? dedim. '350 TL ödemeniz gerekecek'  dedi. İşin içinde para olunca kuşkulandım. B… Devlet Hastanesine gittim. Durumu anlattım. Ölçümle yapıldı. Hekim, 'Sizin PSA değeriniz 2,9. Çok risk yok. Ama ben bu konuda iyi uzman değilim. Sizi B… Tıp Fakültesi Hastanesinde X.X. hekime göndereyim' dedi. 'Tamam' deyip gittim. Doç. Dr. ölçümler yaptı. 'Sizde bir sorun yok' dedi. Bunlar benim güvenimi altüst etti...Şimdi de 2019 yılının Kasım-Aralık aylarından beri sağlık otoriteleri bizi COVID-19 konusunda aydınlatıyorlar. Aradan geçen 10 ayda dinlediğim, yazılarını okuduğum 20 kadar uzmanın neredeyse hiçbirinin söylemi birbirini tutmuyor. Şimdi biz ne yapacağız, kime nasıl inanacağız? Bunlar benim kişisel görüşlerim” diyen Bolu’dan A. Ö. isimli okuyucumuza, sosyal paylaşım sitelerinin ve medyanın değişik kanallarında söylenen konuşulan konular içerisinde elbette bilgi kirliliği yaşanmaktadır. Zaten bu sebeple devletimiz Sağlık Bilim Kurulu oluşturmuştur. Siz kimsenin ne dediğine bakmadan Sağlık Bilim Kurulunun açıklamalarına ve Sağlık Bakanlığımızın tavsiyelerine dikkat edin yeter. Sağlıklı günler diliyorum...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.