Azerbaycan’da neler oluyor?

A -
A +
Geçen cuma günü kardeş ülke Azerbaycan’ın 28. bağımsızlık günü idi.
Tam da bağımsızlık günü kutlamaları yapılıyorken ülkenin başkenti Bakü’deki sokak kargaşaları bizleri çok korkuttu. Azerbaycan Halk Cephesi lideri Ali Kerimli ve muhalifler siyasi dokunulmazlıkların kaldırılması talebiyle sokaklara inmişti. Hemen hatırlatalım Azerbaycan Halk Cephesi Azerbaycan’ın ikinci Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey tarafından kurulmuştur…
Polis, Azerbaycan Halk Cephesi lideri Ali Kerimli dâhil önüne geleni gözaltına aldı. Bu gözaltı biçimleri biraz da sert ve ilginç gözaltılardı. Özellikle muhaliflerin altını çizdikleri “rüşvet, yolsuzluk, kayırmaca” bu gösterilerin en fazla dile getirilen mevzularıydı hiç kuşkusuz.
Azerbaycan’ın pek çok şehrini görmüş, gezmiş birisi olarak söylemeliyim ki kardeş ülke ciddi anlamda kendini yeniliyor, gelişiyor, Sovyet Rusya’nın bıraktığı enkazı silip, küllerinden yeniden doğuyor. Yepyeni bir Azerbaycan mimarisi şehirlerde göz dolduruyor öyle ki bölgeye has taşlardan yapılmış binalar ülkeye apayrı bir hava katmış.
Şehirlerin ana caddeleri, sokakları çok güzel ancak kenar mahallelere gidildikçe yoksulluk ve sefalet de artıyor. Ülkede hem Özbekistan’dan gelen Ahıska Türkleri hem de Ermeni işgali altında bulunan Karabağ’dan gelen milyonları aşan bir göçmen kitlesi birdenbire Bakü başta olmak üzere büyük şehirlere gelince kenar mahallelerde bir yığılma olmuş ve bu da gecekondulaşmayı beraberinde getirmiş.
Yeni iş alanları oluşuyor, özellikle Türkiye’den giden iş adamlarının yoğun bir iş alanı var. Restoranlarda, otel işletmeciliğinde ve kuaförlere kadar Türkiye’den gelen çok sayıda çalışan kimse var.
Ancak bu geziler sırasında bütün bu olumlu gelişmeler yanında bazı eksikler ve olumsuzluklar da dikkatimi çekti. Devlet görevlilerinin büyük çoğunluğu belli ailelerden gelenlerden oluşuyor. Atamalarda liyakat ve ehliyet yerine ailenin ismi ve konumu çok önemli. Bir doktor 200 ila 300 manat maaşla çalışıyor. Bu nedenle doktorlar başka ülkelerde çalışmayı tercih ediyorlar. Azerbaycan’dan tedavi için ülkemize gelen hasta sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Öğretmen maaşları da oldukça düşük…
Genç bir doktorun anlattıkları beni çok etkilemişti. Maaşıyla evini geçindiremediğini bu nedenle yaz aylarında devletten kiraladıkları tarlada patates ektiğini ve bütün yaz patates söktüğünü anlatmıştı.
Memurlar ve işçiler böyle iken aşırı zenginler ve yüksek sınıflarda da ultra lüks bir hayat kendini gösteriyordu. Öyle ki aynı malikanenin önünde sayısız lüks araç görebiliyorsunuz. Yüksek zümrede tam bir gösteriş ve israf olduğu gerçeği de gözümüzden kaçmadı ne yazık ki…
Ancak altını çizmekte fayda görüyorum. Bu sokak gösterilerinin tam da Bakü’deki Türk Konseyi'nin ardından gerçekleşmesi, Azerbaycan’ın Barış Pınarı Harekâtı'nda Türkiye’ye tam destek vermesi birtakım mecraları harekete geçirmiş olabilir mi sorusunu da akla getirmiyor değil! Neden şimdi?
Azerbaycan’ın sosyal meselelerde sorunları olduğu gibi Dağlık Karabağ gibi çok önemli bir de güvenlik meselesi bulunuyor. Öyle ki bir bıçak gibi Türk dünyasının arasına sokulmuş bulunan Ermeni işgali için bütün Türk dünyasının bu ana kadar hatırı sayılır bir çalışma yaptığını söyleyemeyiz ne yazık ki. Karabağ konusunda yeterli destek verilmemiş ve maalesef Azerbaycan yalnız bırakılmıştır!
Kardeş ülkenin huzuru ve asayişi bizim huzurumuz demek. Onların daha müreffeh bir ülke olması bizim onurumuzdur. Bu aziz ülkenin bütün insanlarının huzuru ve mutluluğu için demokrasi ve insan hakları konusunda daha fazla yol almasını temenni ediyoruz. Bir de Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtulması en büyük dileğimizdir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.