Kırgızistan’da Suudların bile partisi var!

A -
A +
 
Türkiye’de gündem hızlı değişiyor.
Son üç haftada gündemimiz öyle hızlandı ki kaş göz arasında geçip gitti. Ülke içindeki meselelere fazlaca kafa yormaktan olsa gerek bizi yakından ilgilendiren pek çok meseleye yeterince eğilemiyor veya sonradan öğreniyoruz!
Kardeş Kırgızistan meselesini çoktan unuttuk. Oysa Kırgızistan içten içe kaynıyor. Üç büyük devletin ülke içindeki uzantıları devleti iç içe geçmiş bir ağ gibi sarıyor, kuşatıyor ve hareket alanını kısıtlıyor. Rusya’nın tarihten gelen tasallutu devam ederken, Çin’in ekonomik anlamda ülkeyi bağımlı hâle getirip borçlandırarak kendine mecbur etmesi, ABD’nin ülkeye konuşlandırdığı FETÖ'cüler eliyle varlığını pekiştirmesi ve ortalığı bulandırması gibi pek çok sorunla boğuşan bir Kırgızistan gerçeğimiz var!
Altı milyon nüfusu olan Kırgızistan’da Kırgız, Kazak, Özbek Türklerinin yanı sıra, Ruslar, Museviler ve Ermeniler yaşıyor. Bir buçuk milyon Kırgız ise ülke dışında...
Geçtiğimiz gün bir Kırgız arkadaşımla görüştüm. Kendisine Türkiye’den beklentiniz nedir diye sordum. Verdiği cevap hayli ilginç ve düşündürücüydü. Onu dinledikçe kardeş cumhuriyetlerde çok daha farklı bir yol izlenmesi gerektiğini anladım.  Arkadaşım aynen şunları söyledi:
"Burada çeşitli vesilelerle konuşlanan üç büyük devlet, nüfuzunu ve etki alanını arttırmak için her türlü yolu ve yöntemi deniyor. İçimizde dönüştürülmüş, kendi kimlik ve kültürünü unutmuş bazı çevreler, ülkeyi karıştıran o ülkelerin buyruğuyla hareket ediyorlar. Bizim çok ciddi bir devlet aklına ve tecrübesine ihtiyacımız var. Türkiye, Kırgızistan’a daha fazla nüfuz edebilmelidir. Mesela Almanların burada bir vakfı var, yüzlerce kişi çalışıyor, Amerika Ticaret Müşavirliğinde 15 kişi çalışırken, TİKA’da sadece 10 kişi istihdam ediliyor. Kırgızistan’da tam olarak 16 parti var ve maalesef bunların büyük çoğunluğu bahsettiğim ülkelerin finanse edip yönlendirdiği partiler. Düşünebiliyor musunuz, Suudların bile fonladığı parti var! Biz Türkiye’nin burada daha aktif olmasını istiyoruz. Türkiye’nin devlet aklı ve tecrübesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. 4-5 Ekim'deki sokak eylemleri gerçekleşirken o kalabalıkları dağıtacak, güvenliği sağlayabilecek önemli bir devlet gücü yoktu. Polisin elinde beş on tane TOMA olsaydı biz o eylemleri püskürtebilir, o belayı defedebilirdik!.."
Bu arkadaşıma, Kırgızistan Cumhurbaşkanlığı ve Başbakan Vekilliği yapan Atayurt Genel Başkanı Sadır Caparov’un, 10 Ocak’ta yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde şansı olup olmadığını soruyorum. Şu ilginç cevabı veriyor:
"Hazırdaki Anayasa hükümlerine göre görevdeki Başbakan veya Cumhurbaşkanı aday olamıyor zira olabilmesi için seçimlerden 35 gün önce istifa etmesi lazım. Ancak maalesef ülkemizde otuz beş gün çok uzun bir zaman. Kırgızistan’da, gücü bıraktığın gün devlet bambaşka bir seyir izleyebilir! Dolayısıyla Sadır Caparov’un seçime kadar görevinde kalması lazım, aksi takdirde ortalık yine karışabilir… Sadır Caparov olsun, eski Meclis Başkanı Dastan Cumabekov olsun Kırgız milliyetçisi vatanseverler olarak umudumuzdur..."
Hasılı bu arkadaşımızın anlattıkları çok üzücü ve endişe verici. Henüz çok geç olmadan Kazakistan ve Türkiye başta olmak üzere, bütün Türk Keneşi ülkelerinin Kırgızistan’a her anlamda destek olmaları, huzur ve sükûnun tesisi, kardeşlik hukukunun geliştirilmesi ve pekiştirilmesi için, ülke aydınlarıyla, siyasileriyle, iş adamlarıyla daha sıkı iş birliği içinde olmalarında fayda vardır.
Öyle ya, gözden ırak olan gönülden de ırak olur!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.