Büyük projeler ve ideolojik hurafeler

A -
A +
Türkiye’de proje ve yatırım karşıtlığı, “bilime” dayanmaz. İdeolojik konumlanma yeterli ve belirleyicidir. Ölçümlerin bilimsel verilerini sadece özel üretilmiş ideolojik lensler okuyabilir.
Bu alışkanlık yeni bir durum değildir. Tarihî bir geçmişe sahiptir. Dogmatik bakış açıları işlev görür.
Cumhuriyet döneminin ünlü gazetecisi, Nadir Nadi’nin Boğaziçi Köprüsünün yapılmasına, “Bu köprü sağcıların köprüsüdür, kel başa şimşir taraktır” sözleri ile karşı çıkması bu duruma en iyi örnektir.
En azından Nadir Nadi bugünküler gibi samimiyetsiz değildi. Lafı hiç eğip bükmeden “bilim şöyle diyor”“bilim adamları şunları söylüyor” gibi birtakım hurafelerin ardına saklanma ihtiyacı duymuyordu. Karşı olmak için, köprüyü sağcıların yapması yeterliydi.  
İhtimaldir ki, o dönemdeki ilim insanlarının köprüye karşı çıkmak için ürettikleri bahanelerin bilimle ilgisinin olmadığını, onlar da biliyordu.
Örneğin, milletvekilliği de yapmış olan Prof. Dr. Besim Üstünel, “köprü akıl ve hesap işi değildir” diye karşı çıkarken “ilmini” konuşturuyordu!
Ünlü ekonomist Profesör Dr. Gülten Kazgan, “Köprü yapacağımıza birkaç araba vapuru daha inşa edelim” sözleri ile Türk ekonomisinin ancak araba vapuru yapınca “sarsıntıdan kurtulacağını” zannediyordu.
Dönemin Mimarlar Odası’nın, “Boğaziçi Köprüsü Türkiye ve İstanbul’un başına gelmiş en büyük felakettir. Çevre yolu ve asma köprü fantastik ve politik tasavvurlardır” şeklindeki itirazı, bilim adamlarının derin araştırmalarına falan dayanmıyordu. İdeolojileri böyle demeyi gerektiriyordu.
Yine dönemin ünlü gazetecisi Çetin Altan, Mimarlar Odasının yapılacak köprü için “fantastik” tanımlamasını bilimsel bir veri olarak kabul etmiş olacak ki, “yarının Türkiye’si politikacı palavralarından çok mimarlar odası belgelerinin ışığı altında kurulacaktır” demişti.
Yazar İlhan Selçuk, köprünün; Boğaz’ın iki yakasında oturan zenginlerin lüks malının taşınması için yapılacağını iddia ederken, bu sözlerden o zamanlarda Katarlıların daha keşfedilmemiş olduğu anlaşılıyor. Değilse, “Katar Emirinin annesinin geçmesi için köprü yapıyorlar” demek daha inandırıcı olabilirdi!..
Son 10 senedir hurafe dinlemekten bıktık. Küçük büyük demeden her projeye karşı çıkılırken ipe sapa gelmez tezler ileri sürüldü.
Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, İzmir Otoyolu, Çamlıca Camii, Övit Tüneli, Yerli Otomobil ve Yerli Silah Sanayi Hamleleri gibi projelerde, kalıplaşmış itirazlar, özel üretilmiş  yalanlar, muhatap kitlesi için hazırlanmış manipülasyonlar hiç eksik olmadı.
Bu projelere karar verildiğinde karşı çıkanların itirazlarının hepsi havada kaldı. Projeler tamamlandığında ise itibarsızlaştırmak için ne yapacaklarını bilemediler.
Marmaray açıldı. “Balıkları göremiyoruz”, “duvarlar su sızdırıyor” dediler. Avrasya Tüneli açıldı. Kapalı yer fobisi olanlar için düşünülmüş “mavi ışıklarla” sözüm ona kendilerince alay etmeye çalıştılar. Bazıları tünelden geçerken, derinliği bir çırpıda ölçebildiği için, “yeterince derin değilmiş” diye itiraz ettiler.
Üçüncü havaalanın yapımına karar verildi. Oraya “rüzgârdan uçak inemez” dediler. Uçaklar hiç sorun yaşamadan indi, bu sefer de, “zemin eğilimli, frenler tutmuyor” dediler.
İzmir otoyolu açıldı. “Otobanda rüzgâr esiyor, otobanın tozları da iyi süpürülmemiş” bile dediler.
Son günlerde, bilimin öncülüğünde elde ettikleri verilerini ve tarihe vukufiyetle konuşturdukları bilgilerini Kanal İstanbul için devreye soktular.
Mesela anlı şanlı tarih ve uluslararası ilişkiler profesörleri, Kanal İstanbul’un ABD savaş gemilerinin Karadeniz’e ulaşımı için yapıldığını söylüyor. Gerekçeleri, 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi’nin savaş gemilerinin geçişine izin vermemesi.
Tabii bunu söylerken, Montrö’nün Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi’ni kapsadığını bilmiyorlar.  Ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çanakkale’yi de  baypas eden yeni bir kanal yapacağını düşünüyorlar.
Bu ayın 27’sinde (yarın) yerli otomobil tanıtılacak. Dün bir gazetenin köşe yazarı yerli otomobile nasıl karşı çıkacağını bilemediği için, yerli otomobil üretmek için harcanan çaba yerine Mars’a sondaj için uzay aracı gönderilmesini tavsiye ediyordu.
Ne yani, şimdi bu tip itirazlara ciddi ciddi cevap mı verilsin!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.