AB’nin insanlık sınavı...

A -
A +
Sığınmacı krizi kapılarına dayanıp onları etkileyinceye kadar Suriye’deki zulme ve bu sorunun çözümüne ilişkin Türkiye’nin talep-uyarılarına aldırış etmeyen Batı dünyası geç de olsa uyanmaya başladı. Bu uyanışın altında yatan gerçek sebep ise ne yazık ki Suriye’de yaşanan insanlık dramına mani olmaktan çok, bu zulümden kaçarak canlarını kurtarmak isteyen mültecilerin Avrupa kapılarına dayanmasını engellemek. Gerekçeleri insani olmaktan çok her daim önde tuttukları çıkarları ile ilgili.
Ortaya çıkan insani trajedinin daha da derinleşmemesi için Türkiye, Kasım 2015’ten bu yana sığınmacı krizinin çözümü için AB ile müzakereler yürütüyor. Türkiye, son olarak önceki gün bir araya gelen Türkiye-AB zirvesinde çözüm için masaya yeni öneriler getirdi. Bu maksatla 5 taahhütte bulundu. Türkiye'nin 28 AB ülkesi liderine sunduğu planda; şu öneriler yer aldı:
“Vize serbestisini hazirana çekin, 3 milyar avroluk desteği 6 milyar avroya çıkarın, Yunanistan’dan Türkiye’ye teslim edilecek her göçmen karşılığında AB de Türkiye’den bir sığınmacıyı kabul etsin.”
Önerilere sıcak baksalar da AB liderleri bu plan üzerinde uzlaşamadı. Bir hafta süre istediler.17-18 Mart tarihinde toplanacak AB zirvesinde konu tekrar tartışılacak. Bu arada “Müzakereleri devam eden bir süreç” olarak değerlendirilen görüşmeler sürecek.
Başbakan Davutoğlu’nun saatlerce süren görüşmeler sonunda AB’nin önemli ve etkili liderlerini ikna ettiği söyleniyor. 5 taahhüt 7 talebi içeren bu planın bir-iki hafta içinde netleşmesi bekleniyor. Bu plana göre; Türkiye, Yunan adalarına geçen göçmenleri hızlı şekilde geri kabul edecek. Ege’de can kayıplarını ve insan kaçakçılığını önlemek için Türkiye’nin Yunan adalarından kabul ettiği her bir Suriyeli için, Türkiye’den başka bir Suriyeli AB ülkelerine yerleştirilecek. Suriye içinde insani amaçlı ‘güvenlikli alanların’ oluşturulması için AB ile iş birliği yapılacak. Geri kabul sürecine ilişkin tüm masraflar AB tarafından karşılanacak. Yeni fasılların açılması kararına hazırlık yapılacak. Türkiye planını en çok destekleyen lider Alman Şansölyesi Merkel. 17-18 Mart’ta ki AB zirvesinde konu netleşir herhâlde. Merkel, “Ankara ile stratejik ortaklık hayati öneme sahip. Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgili yeni fasıllar açmak Kıbrıs’ın direnişi yüzünden zor olacak” diyor.
Gördüğünüz gibi Türkiye ile AB arasında ciddi bir yaklaşım farkı var. AB başına bela olduğunu düşündüğü mülteci krizini hâl yoluna koyacak bir anlaşma-bir çözümle masadan kalkmak istiyor. Türkiye ise bütüncül bir müzakere yürütmek istiyor. Türkiye’nin derdi, daha geniş alanda üyelik müzakerelerinin parçası olarak konuyu ele almak. Haziran 2016’da vizelerin kalkması, yeni müzakere başlıklarının açılması kararı için hazırlık yapılması ve Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin “1’e karşı 1” formülü bağlamında her ay AB ülkelerine yerleştirilmesi gibi başlıklara bazı AB ülkeleri karşı çıkıyor. Ama bu sorunun 10 gün içinde çözüleceği tahmin ediliyor.
Alınacak tüm bu tedbirlere rağmen mülteci krizi biter mi? Bu soruya orta vadede ‘evet’ demek zor.
Keşke tüm bu tedbirlerin yerine 28 AB ülkesi ve Türkiye sıkı bir iş birliği yapıp zavallı Suriye halkını Esad diktatörünün zulmünden kurtarsa. Esad ve Rusya’nın zulmü devam ettiği sürece bu insanlık trajedisinin bitmesi mümkün görünmüyor. Medeni dünya bu coğrafyaya insani duygularla, vicdani pencereden bakmadığı sürece alınan tedbirler kalıcı sonuçlar doğurmayacaktır.
            ***  
Dün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günüydü... Onlar bizim annemiz, arkadaşımız, sevgilimiz, can dostumuz, eşimiz ve yuvalarımızın temel direkleri. En değerli varlıklarını bu kutsal vatan toprakları için şehit veren annelerin-eşlerin kadınlar gününü kutluyor, onları saygı ile selamlıyorum. Bütün kadınların Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.