Altyapıcılar, “Altınordu” nerede?..

A -
A +

Elbette, “takım sporlarında da, ferdi sporlarda da, altyapı” önemlidir; “üstyapı standartlarında sporcu yetiştirilmesi için” şarttır ve tesisleriyle, teknik adamlarıyla, imkânlarıyla “altyapı olayı” kesintisiz bir sürecin yapılandırılmasıdır!..
Ama, “her şey” değildir ve “yeterli” de değildir!..
Yukarıda yazdığım “35 kelimelik iki cümlenin anlatmak istediği gerçek” konusunda “en iyi örnek” Altınordu’dur!..
Sadece “Türkiye’de değil, taa Güney Amerikalardan, Avrupalardan, Asyalara, Afrikalara kadar yayılmış ‘altyapı örneği’ ve şöhreti ile” Altınordu, spor medyamızın gazete ve dergi sayfalarında, TV ekranlarında, radyo mikrofonlarında “bitmek bilmeyen” bir “övgü yarışı ile” alkışlanıp durmuştur!..
İmkânsa imkân, tesisse tesis, hocaysa hoca, ilgiyse ilgi, destekse destek, her şey vardı “Altınordu’da” altyapı için!...
Yüzlerce “çocuk ve genç” sporcu, organizasyonlar, turnuvalar, kulüp için, sporcular için her türlü imkânı sağlayan bir başkan ve yönetim, hatta “Altınordu takımına ‘yabancı oyuncu’ giremez” ilkesi; peki ama “nerede” Altınordu, şimdi?..
Bakalım, 1. Lig’in puan cetveline… “Sonuncu durumdaki” Eskişehirspor’un (Lige “eksi 9” ceza puanı ile başlamıştır) hemen üzerinde “9 maçta 1 galibiyet, 2 beraberlik, 6 mağlubiyet ile ‘toplayabildiği’ 5 puan ve de ‘atabildiği’ 8 gole karşılık, 16 gol yiyerek ‘eksi 8’ averajla 17’nci sırada!..
Bir düşünün bakalım, “Altınordu altyapısını yere göğe koyamayan” meslektaşlarım; Mum “neden” dibine ışık vermiyor?..
Bir düşünün bakalım; üstelik taa “Bucaspor’da başlayan ve ‘bölünerek’ Altınordu’ya gelen” ve de “herkese örnek olması gereken ve de olan ‘altyapı’ hamlesi” bugüne kadar “kaç ‘süper’ liglik, kaç ‘büyük’ takımlık, kaç ‘Avrupalık’ oyuncu” yetiştirebildi?..
Ve de “altyapı” hamlesinin “bölünen yarısına sahip” Bucaspor da nerede?..
“Bölgesel Amatör Lig 10’uncu grupta” 6 maçta 1 puanla, 3 gol atıp 16 gol yiyerek “eksi 13” averajla “sondan 2’nci” sırada!..
Hey gidi hey, 2009-2010 sezonunda Süper Lige yükselen ve ertesi sezon tekrar 1. Lig’e düşen, “o zamanlar ‘altyapısı’ ile ünlenmiş” Bucaspor hey!..
Sözü fazla uzatmaya gerek yok; “övgü için yarışan” meslektaşlarım “Bucaspor / Altınordu dramını” ve “Neden böyle oldu” gerçeğini “analizleri ile” neden yazmıyorlar? “Örneklenen ‘altyapı’ yapılandırılması” ile “üstyapı kurgulanmasının hedeflerine neden varılamadığını” anlatmıyorlar?..
Daha da ötesi, daha “dün sayılacak” bir zaman öncesinde “Dünyanın en iyi ve örnek altyapılanmasına sahip” takımlarıyla öne çıkan Hollanda’nın, dünya ve Avrupa futbolunda “kulüp ve hatta millî takımlarda zirve yarışlarından kopma sebeplerini” neden yazıp, çizmiyorlar?..
Bitmedi; “altyapı yapılanmasında” Galatasaray’ın “hangi noktada olduğuna” ve “sarı-kırmızılı ‘Akademi’ takımlarının U’lu liglerdeki pozisyonlarına” bakmıyor, yazmıyorlar?..
“… yazmıyorlar … Soru işareti ve iki nokta yan yana” ve yazı “şimdilik” tamam; tabii anlayan ve “anlamak” isteyenler için…

Bucaspor’un dramı ve Bülent Uygun!..
“Altyapıcılar, “Altınordu nerede?” başlıklı bölümde “Bucaspor’da ‘bölünen altyapı’ olayını” ve “Süper Lig’e çıkan” Bucaspor’un oynadığı o sezonda 1. Lig’e düşmesini ve sonra da “Amatörlüğe kadar uzanmasını” anlattım.
İşte orada duralım ve “Bucaspor’un aynı sezon içinde Süper Lig’den düşmesinin baş sorumlusu kimdi” diye araştıralım!..
Karşımıza çıkacak isim; büyük bir ihtimalle “Bülent Uygun” olacaktır. Transfer ayında, “1. Lig’de şampiyon olan” kadroyu “İki oyuncu hariç” tümüyle tasfiye eden ve “20’den fazla oyuncu transfer ettirerek” Bucaspor’un kasasının boşalmasına, büyük bir borç yükünün altına girmesine” sebep olan, sonra da “başarısız sonuçlar gelince” bırakıp giden bir hoca vardı karşımızda…
İnşallah Kayserispor’da başarılı olur da, bizlere “Bucasporlu günleri” unutturur!..

“Forma rekabeti” Galatasaray’ı uyandıracak!..
İnanıyorum ki, “iyi niyetle yaklaştığı, ‘yeniden’ kazanmak istediği” ama “ihanetle karşılaştığı” oyuncuları kulübeye, hatta tribüne gönderecek, “akıllanmayanları” da ocak transferinde tasfiye edecektir, Fatih Hoca!..
“Koşmayan, yürüyen, formsuzluğa abone olan, hatalarını ikazlara rağmen devam ettiren, kaybedilen bir derbiden sonra dansözlü, içkili, nargileli partilerde resimlenen” oyuncularla “bir yere varılamayacağını” herkesten iyi bilir Fatih Hoca!..
Aslında “bu tip oyunculara ‘ikinciden öteye’ verilen şansların, takımda ‘forma rekabetini bitireceğini’ ve oluşturacağı ‘disiplinsizlik ve güvensizlik’ girdabının nelere mal olacağını” daha önce düşünmeliydi; onca maça rağmen “atması gereken rotasyon adımlarını geciktirmesi”, Galatasaray’a pahalıya mal oldu. Dahası, Belhanda olayı ile “zirve” yaptı!..
Bu satırları, “Rizespor maçına 12 saat kala” yazıyorum; takımın “en az yarısının değişerek sahaya sürdürülmüş olacağını” tahmin ediyorum; zaten gazeteler de yazıyor!..
“Rotasyon” başarılı olmuş mu, olmamış mı, okuyucularım bu satırları okurken belli olmuş olacak.
Olsa da, olmasa da, “yabancı oldukları için” değil, “takıma faydalı olmadıkları, futbola ‘yabancı kaldıkları için’ kenara alınanların yerlerine oynatılanlara da en az ‘onlar kadar şans verilmesi’ gerektiği” ortada!..
Daha ligde 24 maç var; köprülerin altından daha çooook sular  akacak; hele ki Galatasaray’ın başında Fatih Hoca olduktan sonra!..

Yapmayın bu ayrımcılığı!..
“Yabancılar, Türk futbolcular kadar arzulu, istekli oynamaz, oynamıyor. Onlar profesyonel, alacakları paraya bakarlar. Takımlarımızda Türk futbolcular çoğalmalı” söylemi yaygın…
“TRT Spor’da” Erdoğan Arıkan kardeşimiz bu tezi “yerli yersiz” savunuyor ve de işi “Galatasaray’ın hocası Fatih Terim’i ‘küçümseyen’ sosyal medya tivitlerini de araya sokacak kadar’ ileri götürüyor!..
Bu tecrübeli arkadaşa bilmem ki, “Avrupa liglerinde oynayan onca Türk futbolcunun da ‘yabancı olduğunu’ ve de Messilerden, Ronaldolara kadar ünlü ünsüz yüzlerce futbolcunun, bir o kadar voleybolcu ve basketbolcunun takımlarında ‘yabancı’ olarak yer aldığını” kimler hatırlatacak?..
Söyleyin bana; “Melo mu yırtınıyordu” Galatasaray için, yoksa ve mesela “ligin en kritik döneminde, Maldivlere tatile giden” millî stoperimiz Serdar Aziz mi?..
Dünyada ve elbette Türkiye’ye de, “tekmelere kafasını uzatan, herkesten fazla koşan, hakemlerle bile didişen” üstelik “çok şöhretli, çok pahalı” onca “yabancı futbolcu” varken, “böyle sporculara gölge düşüren bir görüşe sahip olmak” çok açık ki, “sporcu” kavramını “hiç anlamamak ve bilmemek” demek; yazık!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.