Adalet Şûrası

A -
A +
‘Yargısal Adalet’ başlığını taşıyan 06.07.2017 tarihli köşe yazımızın girizgâhında şu cümlelere yer vermiştim: “Söylemsel cazibesi ve manipülasyona elverişli referans değeri üzerinden kamusal dolaşıma sokulan ‘adalet’ kavramı, Türkiye’nin reel ve/ya aktüel politik gündeminin merkezine oturmuştur. Kuşkusuz adalet kavramı, toplumsal, hukuksal ve siyasal ontosu kuran metafiziksel bir idealitedir. Bu kurucu idealite üzerinden üretilen realitelerin, amaç ve sonuçları açısından değerlendirilmesi anlamlıdır. ‘Adalet arayışı’ üzerinden istihsal edilmek istenen politik hedeflerin sahiciliği meselesi önemli bir tartışma konusu olarak karşımızda durmaktadır. Ancak esas itibarıyla adalet meselesinin özellikle ‘yargısal adalet’ üzerinden boyutlandırılarak yapıcı tartışmalara ve akademik çalışmalara konu edilmesi gerekmektedir. Yapısal bir sorun olarak yargısal adalet meselesi üzerinde ciddi biçimde kafa yormamız icap etmektedir.”
Türk yargı sisteminin yıllara sârî olan yapısal sorunlarının yanı sıra, yargı erkinin hukuk ve etik dışı olarak bir terör yapılanması (FETÖ) tarafından operasyonel biçimde suiistimali kamu vicdanında ciddi bir güven bunalımına yol açmıştır. Bu atipik ve patolojik durum, yargısal aklın maddi ve biçimsel rasyonelitesine ve otonomisine yönelik ağır bir tahribat ile sonuçlanmıştır. Kamu vicdanında yargısal adaleti tecelli ettirmesi beklenen kurumsal yapıya dönük bir inançsızlık ve güvensizlik duygusu egemen olmuştur. Hâlbuki, ‘hukukun üstünlüğü’, ‘hukuk devleti’, ‘kuvvetler ayrılığı’, ‘hukuki öngörülebilirlik’ ve ‘kanun önünde eşitlik’ gibi ilkeler üzerinden yapılandırılmış olan modern yargı erki, sosyolojik meşruiyetini bir anlamda kamusal inanç ve güven duygusu üzerinden tesis etmektedir. Nitekim yargısal etkinlik, Anayasamızın 9. maddesinde “Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır” denilmek suretiyle bir yetki olarak formüle edilmiştir. İdeal anlamda ‘bağımsız, tarafsız, dürüst ve özenli’ biçimde ‘pratik bir bilgelik’ olarak icra edilmesi beklenen yargısal edim, demokratik toplumda adalet duygusunun kamusal düzlemde tahkimine imkân sağlayacak bir toplumsal zemin ve iklim var edecektir. Kuşkusuz bu duygunun bir biçimde örselenmesi, hukukun normatif etkililiğinin yanı sıra, sosyolojik etkinliğini de zaafa uğratacaktır.
Bütün bu badirelerle yüzleşmek durumunda kalan ve örselenen Türk yargı sisteminin bu sorunların üstesinden gelebileceği kalıcı ve yapılandırıcı politikalarla yeniden reformize edilmesi bir zorunluluktur. Bu doğrultuda özellikle 15 Temmuz sonrasında aciliyetle atılması gereken adımların atılmış olması ve ağır sorumluluk altında görevlerini icra eden yargı mensuplarının etkin yargısal performansları kaydedilmelidir. Güven temelinde yargısal adaletin tesisine dönük kamusal sorumluluk, akademi dünyasından sivil toplum örgütlerine varıncaya kadar bütünüyle hukuk ve adalet camiasının yükümlülüğü altındadır. Bu sorumluluk duygusu doğrultusunda bütün paydaşların katkı ve katılımı önem arz etmektedir.
Nitekim bu sorumluluğun bir göstergesi niteliğinde olduğunu ifade edebileceğimiz bir adımın, yargısal adaletin tesisi ve kurumsal işleyişinden bizatihi sorumlu icrai organı olan Adalet Bakanlığı tarafından atıldığını görüyoruz. Adalet Bakanlığı, ilk kez Türk yargı sistemi ve adalet hizmetlerinin konu edileceği bir Adalet Şûrası (10-11 Ocak) gerçekleştiriyor. Gerçekleşmekte olan bu şûra, yapısal bir sorun olarak yargısal adalet meselesini farklı boyutları ile gündeme taşıyor. Oldukça kayda değer bu girişimin amacı, ‘yargı hizmetlerinin etkinliğinin artırılması ve verimliliğinin sağlanması’ olarak kaydedilmekle birlikte, daha temelde adalet kavramının farklı yönler ve perspektiflerle boyutlandırıldığı bir akademik etkinlik olarak görülmektedir. Öyle ki Sayın Cumhurbaşkanının açılış konuşması ile başlayan bu şûra, ‘Medeniyetimizde Adalet Anlayışı’, ‘Adalet Sosyolojisi ve Adalet Psikolojisi’, ‘Türk Ceza Hukukunda Adalet Anlayışı’, ‘Medya, Toplum ve Adalet’, ‘Adalet Bilinci ve Eğitimi’ ile ‘Adalete Güven ve Yargıda Etik Değerler’ başlıklı altı oturumdan oluşan bir düşünce platformu olarak gerçekleştiriliyor.
Kurumsal yapısı ve aklı açısından köklü bir tarihsel birikime sahip olan Türk yargı sisteminin güven temelinde kendisini yeniden yapılandırması noktasında bu ve buna benzer çabaların ve bu doğrultuda geliştirilecek olan politikaların önemi büyüktür.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.