Ağlama anne, güzel yerdeyim (*)

A -
A +
''28 Aralık 2011'de Şırnak'ın Uludere ilçesinin Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski) köylerinden, yaşları 12-41 arasında 34 köylü, sınır ticareti yaptıkları sırada, sınırı geçtikten hemen sonra savaş uçaklarıyla bombalanarak öldürüldü...''
Bu cümleyi okuduğunuzda ne hissediyorsunuz?
Acı değilse, yazıyı burada bırakın bence...
Daha fazla ilerleyip ne kendi asabınızı bozun, ne benimkini... Son günlerde taraftarlarla tarafların birbirine karıştığını katı ulusalcıların ''Yaşa Fethullah Hoca'' naraları attığını, ''Ne köylüsü onlar kaçakçıydı!'' diye ağızlarını doldura doldura sövenlerin bugün Uludere için adalet arayışında olduğunu düşünürsek zaten iş çığırından çıkmış durumda...
İstifa ederken ''Ben yandım başkaları da yansın'' mantığından yola çıktığı sanılan Erdoğan Bayraktar'ın ne kadar delikanlı olduğu konuşuluyor bugünlerde... Silkinin kendinize gelin ey efendiler diye bağırasım geliyor... Ortada suç varsa, sormazlar mı, o zaman niye imzaladın, önüne geldiği an basın toplantısı yapıp istifa etseydin diye... Bak o zaman delikanlılık olurdu... Ama zaten suçum yok diyor... Suçun yoksa niye olmayan suça başkalarını çekmeye çalışıyorsun demezler mi peki? Çok eski değil, TOKİ'nin başına geçtiğinde ''Söz Sende'' programımda gözyaşlarını tutamamış, ağlamıştı Erdoğan Bayraktar... Niye mi? Kimsenin adamı değilim diye... Mertti, duruşu vardı... O gün... Etkilenmiştim... 
Bir de İdris Naim Şahin'in istifası var, tartışılan... Çok önemliymiş, aman onun ayrılması ses getirirmiş... Mış- miş... Yahu İçişleri Bakanı'yken demediğimizi bırakmadık mı adama? Şimdi niye ''şahane'' oluverdi? Bakanken sarf ettiği incileri bir bir yazmaya kalksam yoruluruz beraberce...
Ama bir buyurması vardı hatırlatmak istediğim...
34 sivil can gitmiş, bombardıman emrini kimin verdiği konuşuluyordu... Bizim bakan ''Suçluluk psikolojisine gerek yok'' diye söze başlayıp, devam etmişti: ''Zaten bu gençler figüran, filmin baş aktörleri vardır...''
Dağın başında ölüme giden o gencecik ''figüranlar'' kuşkusuz rollerinden haberdar değillerdi... Acaba bugün eski İçişleri Bakanı filmin yeni figüranı olarak rolünün ne kadarını biliyor?
 *
2013 çok ama çok zor bir yıldı benim için... Memleket için... Üzerimden kamyon geçmiş gibi hissediyorum, halsiz, moralsiz... Kavga dövüş hali üzüyor yoruyor beni... En çok da duruma göre pozisyon alma arayışları midemi bulandırıyor... Dün ''öcü'' dediklerine bugün ''oh iyi ki var bunlar'' diyorlar ve ben asıl bu zihniyetten korkuyorum!!
Demokrasiyse kardeşim, peşinde olduğun, aradığın, özlediğin... Seçilendir asıl olan... Hesap sorabileceğin sandıkta cezalandıracağın ya da mükafatlandıracağın yapıdır ayakta durması gereken, ucunun nereye varacağını bilmediğin, hiçbir şekilde sınırlarını tahmin edemediğin bir yapı değil...
Dün bu köşede 28 Şubat'ın ağır mağdurlarından Yakup Köse'nin hikayesini hatırlattım. Bugün ise üzerinde kalem oynatmaya bile gücümün olmadığı, söylenecek kelimenin kalmadığı Roboski'yi analım istedim... Çoğu çocuktu ölenlerin... Çocuklarını koruyamayan bir memleket olmayalım istiyorum. Yaşanan her acının faili bulunsun, o anneler artık ağlamasın istiyorum... Hayal mi görüyorum? Sanmıyorum... Bu sancılar bizi iyiye doğruya ulaştıracak, er ya da geç...
Herkese mutlu yıllar, 2014'te görüşmek üzere...
(*)İnsan Hakları Derneği (İHD) ve İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği'nin (MAZLUMDER) desteğiyle Ümit Kıvanç'ın çektiği "Ağlama Anne, Güzel Yerdeyim" adlı belgesel

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.