Size gül bahçesi vadetmiyorum(*)

A -
A +
Gerçek bir masal anlatayım size?
Masal gerçek mi olur demeyin ama... Bu masalın gerçekleşmesi için diledim... 2014'e merhaba dediğimiz şu gün... Kocaman bir nefes alabilmek için...
Anlayana...
              *
Kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş... Evrendeki bütün kuşlar Simurg'un kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ama yaşadığı yere ulaşmak kolay değilmiş. Yuvası etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş... Sadece dağ değilmiş engel... Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak da gerekiyormuş... Kuşlar, yine de yılmadan hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Uçmuşlar uçmuşlar... Arada yorulanlar ve düşenler olmuş.
İlk dönen bülbül olmuş... Güle olan sonsuz aşkını hatırlayıp, ''Geri gitmeliyim'' demiş...
İkinci fire ise papağan... Unutmuş mu bilinmez o güzelim tüyleri yüzünden kafeslere kapatıldığını, ''Bu yolda tüylerim bozulacak'' bahanesini bulmuş.
Kartal ''Yükseklerdeki krallığımı daha fazla yalnız bırakamam" demiş ve ayrılmış sürüden...
Baykuş her zaman söylendiği yıkıntılarını özlemiş birden...
Balıkçıl kuşu ise ''Bataklığım da bataklığım'' diye tutturmuş!
Kuş sürüsü yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış...
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu, yedinci vadi "yok oluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş...
Kaf Dağı'na varan olmamış mı peki?
Varmışlar...
Sadece otuzu....
Büyük heyecanla Simurg'un yuvasına gitmişler...
Ve orada öğrenmişler Simurg Anka'nın aslında ''Otuz kuş'' demek olduğunu...
Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de...
Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçip asıl kurtuluşun ve çözümün kendi içimizde olduğunu fark ettiğimiz gün kuş olmaktan çıkacağız biz de galiba...
Şaşırsak da, yok oluşları yaşasak da, uçmayı sürdürmek, dik durmak zorundayız...
Hatta zaman zaman yanmayı göze almak...
Neden mi?
Kendi küllerimizden doğmak için...
Bataklıklara, tüneklere, yüksek krallıklara kafeslere hatta aşk sandığımıza bile kanmadan...
Ve evet size gül bahçesi vadetmiyorum...
              *
Bu yazı uçmak için kendi gökyüzünü seçenlere gelsin 2014'te...
Ve teşekkürler 2013, bana yaşlanmadan büyümeyi öğrettiğin için....
.....
(*)''Sana Gül Bahçesi Vadetmedim Ben'' Joanne Greenberg
.....
Not: Çok güzel mailler alıyorum sizlerden vakit olmadı cevap vermeye, sesinizi duyurmanız için bu köşeyi açmaya... Bu yıl paylaşacağız inşallah... Bu köşe benim değil sizlerin ve hep öyle olacak... Memlekette sesini duyuramayan çok kesim, derdini paylaşamayan çok insan var, okuduklarım, yazdıklarınız onu söylüyor... Elimden geldiğince size de ''Söz Sende'' demeye çalışacağım, söz!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.