Haramdan kaçmak, farz yapmaktan önemlidir!
Haramdan kaçmayı vazife bildiği hâlde, nefsine uyarak yapan ve sonra üzülenler kâfir olmaz.
Sual: "Allaha isyan ettiler" denilince ne anlatılmak istenmektedir, bu ifadeden, haram, günah işleyenleri mi anlayacağız?
Cevap: Allahü teâlâya asi olmak, isyan etmek iki türlüdür:
1-Allahü teâlânın emirlerini, yani farzları yapmamaktır. Farzları, vazife kabul etmeyen, kâfir olur. Vazife olduğunu bilip de, tembellikle yapmayanlar, yani kaza etmek, ödemek fikrinde olanlar, Hanefî mezhebinde, kâfir olmaz. Fakat en büyük günah olur.
2-Allahü teâlânın men, yasak ettiğini, yani haramları yapmaktır. Haramdan kaçmayı, sakınmayı, vazife bildiği hâlde, nefsine uyarak yapan ve sonra üzülenler kâfir olmaz. Haram işleyen Müslümanlara fasık, asi denir. Haram işlemeyenlere ve farzları yapanlara salih, iyi insan, mütteki denir. İttikanın, yani haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır. Farzları yapmamanın günahı, haram işlemek günahından daha çoktur.
Sual: İbadetlerde ve yapılan işlerde acele etmenin, dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Eyyühel-veled kitabında deniyor ki:
“İşlerinde acele etme ve hemen karar verme! Acele ile verilen kararlara şeytan karışır. Hadis-i şerifte; (Acele şeytandandır. Teenni Rahmandandır) buyuruldu. Nefsin istediği bir şey hatırına gelince, şeytan, fırsatı kaçırma, hemen yap der. O da, yapar. Kalbe gelen şeyi yapmaktan Allahü teâlâ razı olur mu düşünmeli, sevap mı, günah mı olacağını anlamalı. Günah değil ise, yapmalıdır. Böylece, teenni etmiş, yani acele etmemiş olur. Yalnız beş yerde acele etmek lazımdır:
1-Misafirin gelince, önüne yiyecek getir! 2-Hasbel beşer bir günah işleyince, hemen tövbe, istiğfar eyle! 3-Her beş vakit namazını, vakit geçmeden, acele, yani erken kıl! 4-Kız veya oğlan çocuklarına, din bilgilerini ve namaz kılmasını öğret! Bulûğa erişince, geciktirmeden evlendir! 5-Ölen şahsın defnedilmesinde acele eyle! Fakat bunun için, beş vakit namazın sonundaki, âyetel kürsî ve tesbihleri terk etme!”
Sual: Abdest uzuvlarında yaralar bulunan bir kimse, nasıl abdest alır?
Cevap: Abdest uzuvlarının çoğunda veya yarısında yara bulunan kimse, teyemmüm eder. Çoğu sağlam ise, sağlamını yıkayıp yaralara mesh eder. Gusülde, bedenin hepsi, bir uzuv sayılır. Bedenin yarısı yaralı ise, teyemmüm eder.
Evliyânın büyüklerinden Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleri, üstâdı Seyyid Nûr’dan feyiz alarak tasavvufun en yüksek zirvesine yükseldi.
Bir gece rüyâsında;
“Ey Mazhar! Seninle yapacak çok işimiz var” denildi kendisine.
Bunu merak etti...
Ve düşündü ki;
"Ne gibi bir iş bu?"
Böyle düşünürken “İnsanların hidâyete kavuşmaları, senin vâsıtanla olacak!” dediler.
Hocası onu çok severdi.
Bir gün kendisine bakıp;
“Ey Mazhar! Senin Allah ve Resûlüne karşı çok muhabbetin var. Bu din, senin vâsıtanla yayılacak. Bunun için sana ‘Dînin Güneşi’ lâkabını münâsip görüyorum” buyurdu.
● ● ●
Bir gün yine üstâdı, tevâzu göstererek eğilip bu talebesinin pabucunu önüne çevirdi.
Ona sevgiyle bakıp;
“Ey Mazhar! Senin gibilerle iftihar ediyoruz” dedi.
Yine bir gün de;
“Cenâb-ı Hak, senin gibi kullarını çoğaltsın” buyurdu.
● ● ●
Bu zat bir sohbetinde;
“Bir kimsenin îmân ile öleceği, son nefeste belli olur. Bir kişi bu devlete kavuşunca Allahü teâlânın ihsânları başlar” buyurdu.
Sordular:
“Nasıl ihsân efendim?”
“O şanslı kula Azrâil aleyhisselâm gelir ve; ‘Korkma, Rabbimizin huzûruna gidiyorsun. Asıl vatanına kavuşuyorsun. Büyük devlete erişiyorsun!’ der. Ona, bundan daha sevinçli bir haber olmaz” buyurdu.