Sümer Ezgü: İstanbul çok gergindi kaçtım, kurtuldum

A -
A +
İstanbul'un karmaşasından kaçıp ailesiyle Antalya'ya yerleşen Türk Halk Müziği sanatçısı Sümer Ezgü ile yaptım bu haftaki pazar röportajını. İlvanlım, Cemilem, Teke Zortlatması gibi parçalara imza atan ve sayısız albüm yapan Ezgü, Antalya'ya yerleştikten sonra da bir sene içinde 3 proje gerçekleştirdi. Sümer Ezgü, aynı zamanda 2 çocuk babası. Eşi Gülay Ezgü ve oğulları Ozan ile Antalya'ya yerleşmesinin hikayesini ve birbirinden farklı projelerini anlattı. Keyifli pazarlar olsun inşallah...

> İstanbul'dan Antalya'ya yerleşme fikri nasıl oluştu?
Eşimden çıktı fikir. Aslında burada yazlığımız vardı ve son 10 yıldır Antalya'ya geliyoruz. Ben Burdurluyum zaten. İstanbul'da mutsuz bir hayat şekli var. İnsanlar sadece ekmek parası için koşturuyor. Sanki motoru zorlayan bir yükle yokuşta bağırtıyorsunuz aracı. Herkes gergin. 2 saat bir arabanın içinde beklenmez, böyle bir hayat olmaz. Çok fazla para odaklı, iş odaklı bir hayat var. İnsanların mantığı böyle şekillenmiş. Aç kalmamak için herkes birşeylere saldırıyor ve birlikte oluşların altında hep iş koparmak var. Yıpratıcı ve yorucu. İnsanlık yapısına ters bir durum. 15 sene İstanbul'da yaşadım. Daha öncesinde de 20 sene Ankara'da yaşadım. Zaten onun da bir çelişkisini gördüm. Ankara'da insan ilişkileri daha iyidir. İstanbul ise büyük bir metropol. Böyle bir dönemde eşimden "Antalya'ya yerleşsek mi?" teklifi gelince karar verdik ve geldik. 
 

> Antalya'da nerede oturuyorsunuz?
Doğacıköy'de. Köydeyim yani... Şehire 15 dakika mesafede. Oğlumun okulu orman içinde, huzurluyuz burada. Ancak Antalya'yı da bekleyen tehlike var. Çok fazla göç var buraya ve tedbir alınmazsa İstanbul'daki gibi hemşeri gruplaşmaları ve semtleşmeler olacak burada da. Bunun sonucu da birbirini anlamayan gruplar, içe kapalı hayatlar oluyor. Bunu da ancak kültür-sanatla, sporla kırabiliriz. O zaman birbirlerini tanıyacaklar ve anlayacaklar. 
> İstanbul'da mı yoksa burada mı daha çok para kazanıyorsunuz?
Burada daha az harcıyorum. Yeni başlamış olsam mesleğe, İstanbul daha önemli olabilirdi belki ama burada bir iş kaybı yaşamadım. Aksine daha çok üretebiliyorum. 1 senede 3 albüm çıkardım.
> İstanbul daha karmaşık sanki malzeme daha çok, burada böyle bir hisse kapıldınız mı?
Aşk heryerde aşktır. Anadolunun her yerinde acı var. Üretim Anadoluda aslında. İstanbul tüketiyor. İnsanı tüketiyor herşeyden önce. Ormandaki ağaçlar diklemesine yükselir, çünkü sıktır ve güneşi görebilmek için dikine giderler ama ovadaki ağaçlar yayvandır, rahattır. Buradaki insanlar da böyle. Hayat daha yavaş buralarda ve fazla hız da bedene zarar zaten.
> Aslen Nerelisiniz, bir Burdur bir de Trabzon duyuyoruz? 
Burdurluyum. Antalya'da ilkokul 5. sınıfı okudum sadece. Akrabalarımız var burada. Antalya çok büyüdü ve gelişti tabi, o zamanlara göre. Baba tarafım Trabzon'lu. Eski adı Muzura, yeni adı Boğazköy. 
> Bir gününüz nasıl geçiyor, kaçta kalkarsınız, neler yaparsınız?
Ben erken uyanıyorum. Mesela dün konserim vardı ama 8'de uyandım. Genelde uyandıktan sonra spor yapıyorum, mutlaka bedenimi açıyorum. Esnetmeler, mekik, şınav yapıyorum. Paldır küldür kalkmam. Acıkmaya başladığım zaman kahvaltımı yapıyorum. Bizim ev halkı genelde uykucudur, okul zamanları dışında kahvaltıyı tek yapıyorum. Denedik birlikte kahvaltı yapmayı ama onlar uykusuz kalıyorlar, hem ben azap çektirdiğimi hissediyorum, 
beklersem ben azap çekiyorum. Sonra Antalya'da stüdyoya giriyorum. Projelerime yoğunlaşıyorum.
> İlk derlemenizi ne zaman yaptınız?
İlk derlememi Burdur'un Dirmil kasabasında yaptım. Babam; rahmetli, öğretmendi ve o zaman bir teybim de yoktu, okulun  teybini ödünç aldım. 3 telli ustası Kadir Turan isminde çok değerli bir mahalli sanatçıydı. Curadaki 3 teli 3 saat akord etti çalmaya başladı, bizim garip, kocaman, uzay aracına benzeyen, ışıkları yanıp sönen teybe kaydetmeye başladık. 1 saatin sonunda bir baktık ki kaydetmemiş teyp. Neyse anlayışlıydı, bir daha kaydettik. Benden önceki derlemeciler sözlerinde durmamış ismini geçirmemişler. Ben onları notaladım TRT'ye verdim. Bazıları geçti. Çok mutlu olmuş. Türkülerinin hepsini vermemişti, bunları götür tekrar gel dedi, çünkü ismi geçmez diye korkuyordu. Sonra tekrar geldiğimde vefat etmişti. Sonra ben albümümde de okudum "Kuyu dibi yaşlı olur. Öksüz gözü yaşlı olur. Netcen anayı babayı. Yar kokusu başka olur." Ama onun ölümünden sonra okudum işte. 
> Sümer Ezgü ve Süper Çocuklar albümünü anlatır mısınız?
Oğlum Ozan ve arkadaşlarıyla yaptığım bir albüm. Baktım oğlum Justin Bieber, Hannah Montana dinliyor. Türkülerle daha yakın olması gerekir diye düşündüm. Çocuklar sahne müziği seviyorlar, ben de türküleri sahne müziği gibi yapayım dedim. Ezgi Şalvarlı; müzik öğretmenleri çok ilgi gösterdi. Rock altyapı, senfonik girişler koyduk ki müzik dolu dolu olsun, çocukların da ilgisini çeksin. Üzerine de cura, zurna, sipsi ve tekerlemesi olan çocukların da hoşuna gidecek "Tintin tinimini hanım, Hopa şina şinanay, Leblebi koydum tasa, Horozumu kaçırdılar" gibi sözlerle tamamladık. Çocuklarla yaptık, ben çocuk türkülerini okumadım, oğlum Ozan da var aralarında, ben vokal yaptım onlarla, birlikte yaptık. 
> Ozan yetenekli o zaman, babadan geçmiş öyle mi?
Çok yetenekli. Müzik aletlerini aldığı zaman hemen çalabiliyor. Zaten albüm kapağında da davul çalıyor. 
> Neden çocuklarla bir albüm düşündünüz?
Bu kirlenmiş, savaşlar içinde, birbirini öldüren insanların, hayvanların doğanın katledildiği acımasız dünyamızda çocukların o temiz ve saf bakışıyla insanlara mesaj vermek amacım. 
> Bu aralar başka hangi proje var?
Yıllar boyu sahil kentlerinde gördüğüm eksiklikler var. Eğlence yerlerinde yabancı müziklerle eğleniliyor, bize ait doğru dürüst melodiler yok. Çok kötü kayıtlar var, sözler belden aşağı. Buralara yönelik eğlenceli müzikler yapmak istiyordum, Antalya'ya gelince bu dokuyu biraz daha kokladım. Dünyada yaygın olan elektronik müzikle türküleri birleştirdik. Alternatif müzik yaptık ve Electro Türkü House koyduk adını. Yıllar önce okuduğum Cemile'ye de klip çektik, bu albümdeki haline. Bu albüm bir ilk Türkiye'de. Cemile'deki, 9 zamanlı yapılan elektronik müzik dünyada ilk defa yapılıyor.
 
DOĞAL BİR HAYAT
Ezgü ve ailesi şimdi Antalya'da Doğacıköy'de huzur içinde yaşıyor. Çiftin oğulları ise, orman içinde bulunan bir okulda eğitimini sürdürüyor.
 

"Hedefim insanları birleştirmek"
"Herkesin hayata bir geliş sebebi vardır" diyen Semür Ezgü sözlerine şöyle devam etti: "Ben de 5 sene önce tanımladım misyonumu. Benim misyonum sanatım aracılığıyla insanları birleştirmek. Benin için kapalı, mini etekli ve dini fark etmez. Kimin nereli olduğunu uçaktan bakınca anlayamıyorsunuz, herkes insan. Problem bilinçlerde ve bizim işimiz bilinç açmak. Biz konserlerde farklı yapılardaki insanları tek bir ritimde birleştiriyoruz. 2006'da Burdur'da bir Guinness Rekoru denemesi yaptık, Atatürk Stadı'nda 20328 kişiye yerel oyun Teke Zortlatması yaptırdık. Biz 4 apartman komşusunu bir araya gelip yönetim toplantısı yapamıyoruz. Seçimlerde gidip piknik yapıyoruz. Yükümlülüğümüzün farkında değiliz. En azından 20.000 küsür kişiye birlikte olabilme refleksini yaşatabildik. Vali, ayakkabıcı, polisler, öğrenciler, işçiler herkes vardı orada. Ayrıca, 70'lerde sinemada bir seks furyası vardı, şimdi maalesef müzikte böyle bir dönemi yaşıyoruz. Bununla mücadele etmek için 'Hakiki Ankara Havaları'ndan oluşan bir albüm yapıyorum. Ankara havaları köklü bir kültürdür. Çok özel bir klip çekmek istiyorum, bütün Ankaralıların katılacağı, kendi gerçek kültürlerine sahip çıkacakları bir klip düşünüyorum. Bahara doğru tamamlamayı planlıyorum." 
Fotoğraflar: Arif Kaplan (İHA)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.