Türkiye İran'ın nükleer mutabakatına nasıl bakıyor?

A -
A +

 İran'ın nükleer programı ile ilgili Cenevre'de yapılan mutabakatın bölgeye etkilerini konuşuyoruz. Türkiye'nin nükleer programlar konusunda iki prensibi olduğunu hatırlatıyor Davutoğlu. İlki, Türkiye'nin bölgede hangi gerekçeyle olursa olsun nükleer silah istemediği, hatta bölgenin hâlihazırda olan nükleer silahlardan da temizlenmesini talep ettiği. İkinci prensip ise Türkiye'nin barışçı nükleer teknoloji imkânlarının kısıtlanmasına taraftar olmadığı yönünde. Dolayısıyla bu iki prensip doğrultusunda atılan her adımı ve inisiyatifi destekledik, destekliyoruz diyor Davutoğlu ve ekliyor: "Cenevre'de İran'ın nükleer programı konusunda varılan mutabakat önemli bir güven arttırıcı ilk adımdır, bölgede tansiyonu düşürecek ve yaptırımların azalmasını sağlayacak her anlaşmayı destekleriz. Bu vesileyle şu an tüm aktörlerin mutabık olduğu bir hususu da hatırlatmakta fayda var, 2010 Tahran anlaşması kaçırılmış fırsattır. Bugün müzakereler için en önemli sorunu teşkil eden İran'ın yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyumu o tarihlerde yoktu ve dolayısıyla anlaşma zemini çok daha kolaydı."

Peki bu süreç ile Türkiye devre dışı mı kaldı? Batı-İran yakınlaşması Türkiye'yi bazı analistlerin iddia ettiği gibi olumsuz yönde etkiler mi?
Davutoğlu bu yorumların yersiz olduğunu ifade ediyor. 2012 yılında P5+1 ile İran arasındaki görüşmelere ilişkin toplantının İstanbul'da yapıldığını belirtiyor ve bir örnekle sözlerine devam ediyor. Geçen sene yine kasım ayında, Hamas ve İsrail arasında sağlanan ateşkes sonrası, bu ateşkesin dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Mursi aracılığı ile yürütülmesi sebebiyle, "Türkiye zemin kaybediyor" şeklinde yorumların yapıldığını hatırlatıyor Davutoğlu. "Türkiye başka ülkelerin yaptıkları veya yapmadıkları ile zemin kazanıp kaybetmez" diyen Davutoğlu, Türk dış politikasının kriz ve anlaşmazlıklardan medet ummak üzerine inşa edilmediğini vurguluyor ve aksine Türkiye'nin var olan anlaşmadan kazançlı çıkacağının altını çiziyor...
Bu mutabakatla bölgede tansiyonun düşmesinin Türkiye'nin lehine olması bir yana, İran'a yönelik ambargoların hafifletilmesi ile Türkiye-İran arasındaki ticaret hacminin genişleyeceğini söylüyor Davutoğlu. Bu ilişkinin ekonomik boyutunun 100 milyar dolar hedefinde olduğunu belirtiyor...
Bahreyn'den sonra Davutoğlu'nun istikameti Tahran. Ruhani ile yeni bir dil ve üslup edinen İran ile gelişecek yeni ilişkilerin detayları görüşülecek. Muhtemelen, tarihi 22 Ocak olarak açıklanan Cenevre Konferansına yönelik istişareler de görüşmenin parçası olacak.
Tahran görüşmeleri sonrası kaldığımız yerden devam...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.