2013 yılını nasıl bilirdiniz?

A -
A +
2013 yılı Orta Doğu için pek de matah bir sene değildi. Suriye'deki iç savaşın derinleşerek devam etmesi, Mısır'da yaşanan darbe ve akabinde gelen katliamlar ve cunta rejimi, Irak'ta artık haber bile olmayan fakat sonuçları epey kanlı patlamalar, Lübnan'da ismi konmamış bir iç savaşı andıran çatışmalar ve büyüyen mezhepsel gerginlik, Yemen'de durulmayan sular... Bölgenin başarı hikâyesi ve istikrar adası olarak görülen Türkiye için bile 2013 epey zor bir yıl oldu.
Tüm bunlara rağmen 2013'ün dünya genelinde iyi bir yıl olduğunu düşünenler yok değil. Think Progress'te yayınlanan "2013'ün insanlık tarihinde neden en iyi yıl olduğuna dair 5 sebep" isimli makalesinde Zack Beauchamp, 2013 yılında dünya genelinde insanlığın hayat kalitesinin ciddi şekilde arttığını iddia ediyor.
Beauchamp'a göre 2013 yılını iyi bir yıl yapan beş sebep şunlar: 1- Genç ölümlerin sayısı azalırken, insan ömrü gittikçe artıyor, 2- Dünya genelinde fakirlik azalırken, hayat standardı yükseliyor ve mutluluk oranı artıyor, 3- Savaşların sayısı azalıyor ve eskisine oranla savaşlarda ölümcüllük oranı düşüyor, 4- Cinayet ve şiddet içeren suçlar azalıyor, 5- Irkçılık, cinsiyetçilik ve benzeri ayrımcılık türlerinin yaygınlığında bir azalma görülüyor...
Bu tezleri kanıtlamak için sunulan istatistiki veriler çarpıcı. 1950 yılında 47 olan ortalama yaşam beklentisi, 2011 yılında 70.
1981 yılında, 2010 yılına kıyasla 721 milyon daha fazla insan ağır fakirlik şartları (günde 1.25 $'ın altında) yaşıyordu. 1981 yılında dünya nüfusunun %40'ı günde 1.25 $'ın altında yaşarken, 2010 yılında bu oran %14.
1940 yılından itibaren, sebebiyet verdiği ölü sayısı 100,000'in altında olan savaşların sayısında azalma eğilimi var. 1970 yılından itibaren bağımsızlık savaşları son buluyor. 90'lardan itibaren istisnalar dışında devletler arası savaşlara neredeyse hiç rastlanmıyor.
2001 yılında dünya çapında 557,000 olan cinayet sayısı, 2008 yılında 289,000'e düşüyor.
20. yüzyılın ortalarında gelişmiş ülkelerde bile normal, hatta ve hatta norm olarak görülen ırkçılık, 21. Yüzyıl ile lanetlenen bir ideoloji haline geliyor. 2010 yılında, 21 ülkede yapılan bir ankete göre; katılanların %91'i etnik köken ve ırkçılık üzerinden ayrımcılığa karşı olduklarını ifade ediyor. 2011 yılında 21 ülkede yapılan bir ankete göre ise; katılanların %86'sı cinsiyet eşitliğinin önemli bir değer olduğunu ifade ediyor.
Makalenin yazarının gözden kaçırdığı nokta tüm bu gelişmelerin 2013 yılı ile ilgisi olmadığı, aksine son 50 yıldır dünyada artan refah, demokrasi talebi ve liberalizmin sonuçları olduğu. Ancak yine de veriler çarpıcı. Özetle, istatistikler dünyanın daha iyi bir yer olma doğrultusunda gittiğine inanmamamız için hiçbir sebep olmadığını gösteriyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.