Cenevre sonrası Suriye nereye?

A -
A +
Cenevre 2 toplantısı beklendiği üzere başarısızlıkla sonuçlandı, görüşmeleri yürüten Birleşmiş Milletler'in Suriye özel temsilcisi Lahdar Brahimi, İsviçre'nin Cenevre kentinde yapılan görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Suriye halkından özür diledi.
Bu sırada, yani Cenevre 2 görüşmelerinin devam ettiği 3 haftalık zaman diliminde, 2,247 Suriyeli sivil hayatını kaybetti. Bu sivil kayıpların büyük çoğunluğunun müsebbibi rejim tarafından rastgele ve hunharca kullanılan varil bombaları. Sadece geçen hafta (8-14 Şubat) Halep'te toplam 215 varil bombası atıldı. Yani ortalama olarak günde 30 varil bombası düşüyor Haleplilerin başına.
Yani, Suriye'de yaşanan insani trajedinin, hemen hepsi birbirinden korkunç veçheleri, yoğunluğu azalmadan devam ediyor. Ve edecek. Rejimin kendi vahşeti yetmezmiş gibi, bir de uluslararası meşruiyet için ilerlemesine ve gelişmesine destek verdiği radikal unsurların varlığı Suriye'nin sonunu getirdi. Cehennemin katmanları olduğunu, işlerin en kötü hâlinden bile kötüye gidebileceğini kanıtladı Suriye'nin son üç yılı. "Suriye'de işler çok kötü"vari gerçekten çok zekâ gerektiren analizler patlatarak, kafaların diğer tarafa döndürülmesinin yegane sonucu, Suriye'de işlerin daha da kötüye gitmesi oldu. Müdahilsizlik ve ilgisizliğin kanıtlanmış sonucu şiddet sarmalının daha da derinleşerek devam etmesi oldu. Sakallı militanların nahoş görüntüleri sonucu sarf edilen ve sosyolojik değeri muazzam "Suriye'de iyi taraf yok" gözlemleri, Suriye'de "iyi tarafın" çıkmamasına sebebiyet verdi.
Bu nedenle Suriye muhalefeti (ulusal koalisyon) son derece yerinde bir soru soruyor: "Uluslararası kamuoyu ve bölgesel aktörlerin Suriye rejiminin baki kalmasında ve dolayısıyla radikal unsurların Suriye'de olmasında stratejik bir çıkarı mı var?"
Yerinde bir soru, zira ancak istense, kasıtlı olarak dizayn edilse böyle bir yıkım yaşanabilirdi diye düşünmemek elde değil. 
İran-Rusya koalisyonunun katliam sponsoru olmakta bir sorun görmemesine karşı Obama yönetiminin beceriksizliği ve Körfez ülkelerini şeytanla bile pazarlık masasına oturtabilecek pragmatizmi sonucunda varılan nokta bu. Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry'i bile "Suriye politikamız çöktü" dedirten bir başarısız politikanın sonucu bu.
Peki ne yapmalı? Herkesin hemfikir olduğu, Suriye'de savaşın bitmesi gerektiği gerçeği. Peki Suriye'de iç savaşın sonu nasıl gelir?
Teorik olarak dört ihtimal sayabiliriz. 1- Esad rejiminin kazanması ve muhalefeti yok etmesi. 2- Muhaliflerin kazanması ve rejimin sonunu getirmesi. 3- Suriye'nin bölünmesi ve Alevi, Sünni, Kürt federasyonlara (veya devletlere) ayrılması. 4- Lübnan iç savaşını bitiren Taif anlaşması gibi, Suriye'nin ulusal bütünlüğü içinde bir güç paylaşımı yaparak, hem rejim hem de muhalif unsurların iktidara eklemlenmesi.
İlk ihtimal dışındaki (ki zaten ilk ihtimalin en kötü seçenek olduğunu söylemeye gerek yok), tüm bu senaryolar için uluslararası kamuoyunun aktif desteği ve kararlı politikalar geliştirmesi lazım. 
Peki Suriye meselesinde bir Srebrenitsa noktası olacak mı? Hatırlayalım, Bosna'da başlayan (1992) katliamları üç sene seyreden uluslararası kamuoyu, ancak  Srebrenitsa katliamı gerçekleştiği zaman (1995) NATO müdahalesi ile sonlandırmaya girişmişti. Bu soruya Srebrenitsa katliamı olurken Amerikan Dışişlerinin sözcüsü olan Nicholas Burns kötümser bir cevap veriyor ve Obama'nın, Esad'ı caydıracak bir güç kullanmama konusundaki isteksizliğinden dem vuruyor.
Bu Amerika'nın hiçbir şey yapmayacağı anlamına gelmiyor. Hem rejimle, hem de radikal unsurlarla savaşmaları için Amerika'nın özellikle Ürdün'de özel birlikleri eğittiği sır değil. Buna ek olarak Cenevre görüşmelerinin sonuçsuz kalması ile Suudi Arabistan'ın ağırlığını kullanarak muhaliflere anti-tank füzesi ve ısı güdümlü taşınabilir uçaksavar (MANPAD) temin edeceği bilgisi uluslararası medyada yer buluyor. Bu ekipmanlar muhaliflerin savaşma kapasitesini ciddi şekilde arttırabilecek ve özellikle hava saldırılarına karşı sivilleri önleyebilecek nitelikte. 2014 senesinde Amerika'nın Suriye konusunda en azında para açısından arttıracağını da söylemek mümkün.
Bu unsurlar üzerinden yeni bir askerî birlik geliştirmek ve özellikle Suriye'nin güneyinde mevzi kazanarak, rejimi Esadsız bir geçiş dönemine geçiş için zorlamak hedefleniyor. Mevcut denge durumunu sarsıp, muhaliflerin mevzi kazanması ile rejimin taviz vermesi amaçlanıyor.  
Bunlar olurken ve iç savaşın uzun süre devam etmesi beklenirken, Suriyelilere ölmeye devam etmek ve komşu ülkelere de bu istikrarsızlık ile yaşamayı öğrenmek kalıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.