2013 yılının Dış Politika Oscarlar'ı

A -
A +
En iyi film: Amerika ve İran'ın Cenevre'de vardıkları nükleer mutabakat. Mutabakat 2013'ün Kasım ayında açıklandı, lakin sonradan öğrenildi ki bir seneyi bulan gizli görüşmeler Umman'da devam ediyormuş. "Olur mu olmaz mı" ile "ya bu iş kesin yatar" analizlerine taze başlanmışken, anlaşma haberi geldi, herkes için sürpriz bir son oldu. Müttefikleri İsrail ve Suudi Arabistan'ın tepkilerine, iç kamuoyundaki yoğun muhalefete rağmen Obama, muhtemelen kedi olalı bir fare tutmuş olabilmek için ve aldığı Nobel Barış Ödülü'ne dair en azından bir icraat sunabilmek için mutabakatın arkasında durdu. İran devriminden sonra rejim değişikliği olmadan onarılmaz denilen ilişkiler, en azından karşılıklı telefonlaşma ve twitter'da takipleşme düzeyinde başladı. Bir argo değil ama elimizdeki malzeme de ne bir Jimmy Carter, ne de Ronald Reagan...
En iyi yönetmen: Ali Hamaney. 2009 seçimlerinden sonra sokağa vuran öfkeyi gördü, derinleşen ekonomik krizle büyümesini engellemek için perde arkasından ustaca bir kurgu ile "reformcu" Ruhani fenomenini meydana getirdi. Ruhani seçilmeden önce nükleer zenginleştirme konusundaki tavizleri kapalı kapılar arkasında vermesi mühim değildi, müzakerelerin siyasi riskini seçimlerden taze çıkan Ruhani'nin üzerine atıverdi. Siyaseten ciddi bir karşılığı olmayan küçük manevralarla (Ruhani'nin twitter hesabı olması, dışişleri bakanlığına kadın sözcü atanması) bir anda İran'da büyük reform manşetlerini hazırladı. Reform yapmadan reformcu görünebilmesi maharetlerinden sadece biriydi. Ekonomik krizle boğuşan ülkesi için ambargoları kaldırması için taviz vermesi şarttı ve o tavizi verdi. Ancak verdiği tavizlerden bir direniş öyküsü oluşturmayı ve Amerika'yı dize getirdik diye böbürlenmeyi de başardı. Bir yandan Batı'ya el-Kaide'ye karşı mücadelenizde sizinleyim mesajı vererek "radikal İslam"ın bölge için ne büyük tehdit olduğundan dem vurdu, diğer yandan Esad için savaşması için bölgedeki Şiileri "cihad"a çağırdı. 95 milyar dolarlık bir ekonomik devi (Setad) yönetirken, hâlâ eski rejimin yolsuzlarından dem vurabildi. Benzersiz anlatımı ve kontrastları ustaca kullanımı nedeniyle, en iyi yönetmen Oscar'ı ona gidiyor...
En iyi kadın oyuncu: Angela Merkel. Alman elitlerine kendi beğendirme derdi olmadı, o korkunç giyim tarzını değiştirmeyi bir gün bile düşünmedi. Ekonomik kriz çağında hem kendi ülkesini, hem de AB'yi yönetti. Doğu Alman bir kadının Almanya'nın ve hatta Avrupa'nın istikbalini belirleyeceğini 1989 yılında söylesek bir bilimkurgu senaryosu olurdu, ancak o sabrı ve disiplini ile bunu başardı. Dünyanın tartışılmaz en güçlü kadınlarından oldu. Aldığı kararları içeriği çokça tartışıldı ve eleştirildi, ama karar alma ve bu kararları uygulama yeteneği ve kapasitesi hiç sorgulanmadı. Üçüncü kez kendisini Şansölye kılan 2013 seçimlerinden %41'lik bir zaferle çıktı. Abartıya gerek bırakmayacak kadar güçlü performansı ile Oscar'ı kesinlikle hak etti.
En iyi erkek oyuncu: Vladimir Putin. Tüm zamanların en ürkütücü kötü adamlarından. Joker'in Rusya uyarlaması. Çıplak pozları, ayı üstünde dere geçmesi, diğer yabancı liderleri korkutmak için toplantılarda bulundurduğu köpeği ile ne kadar sürrealse, siyaseti ile de o kadar karanlık ve gerçekçiydi. Suriye'de yaşanan katliamların sponsoru olması yetmezmiş gibi, Ukrayna'daki demokrasi ümidinin de katili oldu. Vizyonu kriminal bir mafya çetesi üzerinden yönettiği ülkesini aştı, Batı'nın kayıtsızlığını da fırsat bilerek Sovyetler rüyasına emin adımlarla yürüdü. Bunun son Oscar'ı olmasını diliyor, erken emeklilik yasasından en kısa zamanda yararlanmasını temenni ediyoruz.
En iyi özgün senaryo: Kerry-Lavrov kimyasal silah anlaşması. Esad'ın tekrar tekrar kullandığı kimyasal silahlar bu sefer başına bela olmuştu. Ölçüyü kaçırdıklarından olsa gerek ölü sayısı 1500'ü geçmiş, Esad'ın beklemediği şekilde kimyasal silaha maruz kalanların video görüntüleri uluslararası medyaya düşmüştü. Tüm istihbarat raporları kimyasalı Esad'ın kullandığını gösteriyor, dünya kamuoyu artık buna bir cevap verilmesi konusunda buluşuyordu. Amerika'nın o meşhur kırmızı çizgisi aşılmıştı. Esad o kadar da ileri gitmez diye tekrarladıkları "kimyasal silah kullanılırsa müdahale ederiz" tehdidi artık sözde kalamazdı. Obama kısıtlı bir müdahale planı oluşturduklarını açıkladı, İran ve Rusya "tamam biz bakmıyoruz o tarafa, bildiğinizi yapın" mealinde tepki verdi. Ta ki Dışişleri Bakanı Kerry'nin bir basın toplantısında ağzından şu sihirli sözleri kaçırmasına kadar: "Kimyasal silahlar devredilirse müdahale olmaz." Kerry'nin bıraktığı yerden Rus Dışişleri Bakanı Lavrov aldı, Suriye meselesinde 3 senedir hiçbir adım atamayan Batı kamuoyu, 3 günde Esad'ın kimyasal silahları teslim etmesi ile dokunulmazlık kazanmasını onayladı. Kerry'nin "ağzından kaçırdığı" bu sözler ve Lavrov'un iş takibi muazzam bir mizansen olarak Oscar'ı hak etti.
En iyi yardımcı kadın oyuncu: Malala. 15 yaşında Pakistanlı bir kız öğrenci. Kadınların eğitim hakkı için yaptığı aktivizm Taliban'ı rahatsız etti. Bu küçücük kızı ölüm listesine sokan Taliban, bir saldırı ile kendisini başından ve boynundan vurdu. Lakin Malala küçük ama son derece güçlü ve inatçı bir kız çocuğu idi. İyileşti, aktivizmine kaldığı yerden devam etti. Nobel komitesi 2013 Barış Ödülü'nü ona vermeyerek büyük haksızlık ettiyse de, o gönüllerin Nobel ve Oscar'ını çoktan kaptı. 
En iyi yardımcı erkek oyuncu: Edward Snowden. 30 yaşındaki bu genç adam bir anda tüm dünyanın tartıştığı bir skandalın merkez aktörü oldu. CIA'de ve NSA'de (Ulusal Güvenlik Birimi) çalıştı ve çalıştığı bu kurumların gizli belgelerini medyaya sızdırdı. Müttefiklerini bile dinlediği ortaya çıkan Amerikan hükümeti küresel bir telekulak skandalının merkezinde buldu kendini. Snowden Amerika muhalifleri için bir kahraman, Amerikan vatanseverleri için bir hain, olaya dışardan bakanlar için biraz tuhaf ve şaibeli bir figürdü. Amerikan emperyalizminden kaçıp, Rusya'ya sığınma talebi ile yerleşmesi, vurguladığı demokrasi ve şeffaflık kavramlarından ne anladığı konusunda şüpheler oluşturmadı değil.
En iyi görsel efekt: Suriye'deki radikal unsurların videoları. Sık sık Youtube'a yükledikleri hepsi birbirinden fantastik ve vahşi videolar ile Suriye'deki radikaller 2013 yılında da Suriye'de denilince akla insani trajedi yerine el-Kaide gelmesine alan hazırladılar. Kâh kestikleri kafalar ile verdikleri mutluluk pozları, kâh adil yargılama örneği olarak sundukları infaz görüntüleri ile, Esad'ın beceremediğini yapıp Suriye muhalefetinin bir avuç manyak olarak lanse edilmesine imkân sağladılar. Videoların kalitesi düşük de olsa, grotesk anlatımları ile zihinde bıraktıkları etki tarif edilemez oldu...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.