Geçtiğimiz hafta Körfez'de hava normalde seyrettiğinden daha sıcak oldu. Suudi
Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yayımladıkları
ortak bir deklarasyonla içişlerine karışmakla suçladıkları Katar'dan
büyükelçilerini çekti. Beklenmeyen ve önceden eşi görülmemiş bir
diplomatik tepki ile Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyon, Katar'ı
Körfez'de izole etme girişimlerine hız verdi.
Peki neden?
Resmî açıklamaya göre, Katar'ın üç ay önce imzaladığı Körfez İşbirliği
Konseyi (KİK) güvenlik anlaşmasına uymaması gösterildi. KİK, 1980'lerde
bölgede artan İran yayılmacılığını dengelemek üzere kurulmuş ve dünyanın
en büyük petrol üreticilerinin üyesi olduğu bir teşkilat. İşin ironik
yanı, bu teşkilatı bölen İran değil, Müslüman Kardeşler örgütüne olan
farklı yaklaşımlar oldu.
Katar'ı Katar yapan emir Şeyh Hamad
bin Halife Âl Sâni, geçtiğimiz yaz tahtını henüz 33 yaşındaki oğlu Tamim
bin Hamad Âl Sâni'ye devretmişti. Bu taht değişimi pragmatik ancak
agresif ve bağımsız dış politikası ile bilinen baba emirin
politikalarında bir değişiklik olur mu sorularını da beraberinde
getirmişti. Özellikle Suudi Arabistan ile ihtilafı bilinen Katar'ın
çizgisinde bir yumuşama olup olmayacağı merak ediliyordu. Tüm bu sorular
sorulurken, çiçeği burnunda oğul emirin, Riyad'ı ziyaret etmesi Katar
ve Suudi Arabistan arasında yeni bir başlangıç olarak görüldü. Emir
Tamim, Riyad'da üç maddeyi içeren bir anlaşmayı imzalamıştı. Bu
anlaşmaya göre, 1- Körfez İşbirliği Konseyi Müslüman Kardeşler ile bütün
bağlarını kesecek, 2- Müslüman Kardeşler'e desteği ile bilinen, Arap
dünyasında epey etkin ama bir o kadar da tartışmalı âlim Yusuf
el-Karadavi'nin el-Cezire'deki programı sona erecek, 3- Körfez'de
faaliyet gösteren İranlı unsurlara karşı ortak operasyonlar yapılacaktı.
Katar bu anlaşmaya uymamakla suçlanıyor. Elçilerin çekilme gerekçesi bu. Bu
kararın uzun zamandır düşünüldüğü, ancak alınmasında etkin olan faktörün
Birleşik Arap Emirliklerinde yaşanan son gelişmeler olduğu söyleniyor.
Katar'ın BAE'de etkinliğini arttırmaya çalışan Müslüman Kardeşler'e olan
desteği ve BAE'yi sertçe eleştiren Karadavi'yi ülkesinde barındırması
Suudi Arabistan için bardağı taşıran son damla oldu. Bu karara ek
olarak, Suudi Arabistan aralarında Müslüman Kardeşler, Hizbullah, Nusra
cephesi gibi bir dizi örgütü terör örgütü olarak tanıdığını açıkladı.
Bununla beraber, Katar'ın Suriye meselesinde İran'ın olumlu rol oynayabileceğine dair aldığı yeni pozisyonun Suudi Arabistan'ın tepkisini çeken bir diğer faktör olduğu belirtiliyor.
Katar bu gelişmelere karşı dış politikasında bir değişikliğe gitmeyeceğini ve geri adım atmayacağını açıkladı.
Katar-Suudi Arabistan ilişkileri
Katar-Suudi Arabistan ilişkileri hiçbir zaman sütliman olmadı. 1995 yılında kansız bir darbe ile babasını tahtan indirerek iktidara gelen Katar Emiri'ne karşı o dönemde Suudi Arabistan'ın bir darbe planını desteklediğine dair iddialar sır değil. Bununla beraber Katar'ın en önemli projelerinden
biri olan el-Cezire üzerinden Suudi hanedanına epey sıkıntılı zamanlar
yaşattığı da biliniyor. Katar'ın zamanında İran ile ilişkilerini
geliştirmesi ve Hizbullah desteği Suudi kanadında hep bir tehdit olarak
algılandı. Suudi Arabistan Katar Şeyhi Hamad'ın, Suud hanedanını yıkmak
için üst düzey kurmayları ile yaptığı bir görüşmeye dair tape'lerin
elinde olduğunu iddia ediyor. Aynı şekilde, Suudi Arabistan'ın, Katar
Şeyhinin sürgüne gönderdiği akrabalarını destekleyerek Katar'da bir
yönetim değişikliği için çalıştığı bir sır değil.
Katar ve
Suudi Arabistan ilişkilerinin düzelmeye başlaması Arap devrimlerinin
başlamasından biraz önceye tekabül ediyor. Suriye'de alınan ortak Esad
karşıtı pozisyon vesilesiyle bu iyileşme süreci hızlandı. Ancak bu epey
kısa bir bahar olacaktı.
Arap devrimleri sonrası bu iki ülke arasında ilk ayrışma Mısır'da yaşandı. Suudi medyası Müslüman Kardeşler'in adayı olan Mursi'ye karşı, Mübarek döneminin etkin isimlerinden Ahmet Şefik'i
destekledi. Katar'ın tavrı ise net bir şekilde Mursi'den yana oldu.
Mısır darbesinde aktif rol oynayan Suudi Arabistan, Mısır'da Müslüman
Kardeşleri tasfiye ederken, bir yandan da Katar'a karşı önemli bir gol
atmış oluyordu.
Suudi Arabistan ve Katar'ın aynı cephede
görüldüğü Suriye meselesinde bile farklı pozisyonları olduğu biliniyor.
Bununla beraber Yemen ve Libya'da da bu iki ülke birbirine karşıt
kampları destekliyor. Türkiye'ye bakış konusunda da bu iki ülke
ayrışıyor. Özellikle Mısır darbesi sonrasında Türkiye'ye karşı soğuk
tavrı açıktan ifade eden Suudi Arabistan'a karşı, Katar Türkiye'yi
önemli bir müttefik olarak görüyor.
Yaş ortalaması 65 olan
Suud hanedanı ile 33 yaşında bir Şeyh tarafından yönetilen Katar, Orta
Doğu açısından iki ayrı vizyonu temsil ediyor demek mümkün. Bütün
stratejisi Arap devrimleri öncesi sisteme göre dizayn edilmiş olan Suudi
Arabistan, epey rahat ettiği statükoya dönmek istiyor. Karşısında ise,
Arap devrimlerinin getirdiği yeni dinamikleri bir fırsat olarak gören
Katar'ı görüyor. Arap devrimleri sonrasında tekrar siyaset sahnesine
çıkan Müslüman Kardeşler'in Suudi Arabistan'da hanedana alternatif bir
güç haline gelmesinden korkan Suudi Arabistan'a karşı Katar bu örgütü
bölgesel etkinliğini arttıracak bir unsur olarak algılıyor.
Katar'ın
kendisini izole etmeyi amaçlayan bu son hamleye rağmen politikasını
değiştirmeyeceğini açıklamasından sonra, bölgede yeni ittifaklar kurması
bir opsiyon. Etkinliğini azaltmaya çalışan Suudi Arabistan'a karşı
Katar'ın, İran ile yakınlaşması bu anlamda sürpriz olmayacaktır.