Bir
önceki yazıda Seymour Hersh'ün Suriye'de gerçekleşen kimyasal
saldırının arkasında Türkiye'nin olduğu iddiasını açıklamış ve
hikâyesindeki açıklara dikkat çekmiştim. Ve uluslararası medyada ciddiye
alınmayan, konu ile uğraşan birçok uzmanın bu iddiaları çürütmek için
yarışa girdiğini de eklemiştim.
İlginçtir ki, Suriye
meselesinde uzman yabancı gazeteciler bu iddiaya şüpheyle yaklaşırken,
Türkiye medyasının tavrı aynı olmadı.
Bütün uluslararası
kamuoyunun üzerinde hemfikir olduğu bir durum var: Suriye'de kimyasal
silah saldırısının faili Esad rejimi. Esad rejiminin bu saldırıdan
sorumlu olduğunu işaret eden bir Birleşmiş Milletler olay yeri inceleme
raporu var. Buna ek olarak, saldırının akabinde, saldırıdan Esad
rejiminin sorumlu olduğunu iddia eden ve basına sunulan Amerikan,
Fransız, Alman ve İngiliz istihbaratının raporları var. Bu raporlarda
sunulan verileri bir sonraki yazıda özetleyeceğim.
Tüm bunlara
rağmen saldırıyı Esad rejimi değil de muhalif gruplar yapmış olabilir
mi? Eğer bu yönde ciddi bir kanıt varsa elbette bu ihtimal
tartışılabilir. Peki Hersh'ün bu konuda sunduğu bir delil var mı? İsmini
açıklamadığı ve eski bir Amerikan istihbarat yetkilisi olduğunu
söylediği bir kişinin kendisine anlattıkları dışında yok... Örneğin,
kimyasal silahların Türkiye'de üretildiğine dair bir kanıt var mı? Yok.
Bir ton sarini (Guta saldırısını gerçekleştirmek için kullanılan miktar)
üretmek için çok gelişmiş ve büyük laboratuvarlara ihtiyaç olduğunu
söylüyor konunun uzmanları. Türkiye'de böyle bir laboratuvar olduğuna
dair bir fiziki delil var mı? Yok. Kimyasal silah saldırısında
kullanılan, Suriye ordusunun envanterinde mevcut, daha önce muhaliflere
karşı kullanıldığı video görüntüleri ile sabit olan Volkan füzelerinin
Türkiye tarafından nasıl kusursuz bir şekilde üretildiğine dair bir
kanıt, görüntü var mı? Yok. Boyutu iki metre olan bu füzelerin, bir ton
kimyasal silahla nasıl rejim kontrolü altındaki bölgelere
ulaştırıldığına dair bir kanıt var mı? Yok. Rejim kontrolü altındaki
bölgeden Türkiye istihbaratının nasıl kimyasal silah saldırısı yaptığına
dair bir kanıt var mı? Yok. Kimyasal silah saldırısının akabinde,
delilleri temizlemek amacıyla, saldırıya hedef olan bölgelerin tekrar
ağır silahlar ile neden vurulduğunu açıklıyor mu Hersh? Hayır.
Hikâyede
açık çok, kanıt yok. Hersh'ün makalesini okuyan ve konu hakkında temel
bilgisi olan herkesin yakalayabileceği açıklar bunlar.
Peki
Türkiye medyasında saygın diyebileceğimiz gazeteciler, akademisyenler ne
yapıyor? Hersh'ün makalesini özetliyor, Hersh'ün Pulitzer ödüllü
olduğunu vurguluyor, Hersh ile olan kişisel anekdotlarını paylaşıyor...
Ortada insanlığa karşı işlenmiş korkunç bir suç var. Son derece ciddi ve
vahim bir iddia var. İddianın doğru olup olmadığını sorgulayan da,
iddiayı destekleyecek argüman getiren de yok!
Müddei,
iddiasını ispatla mükelleftir! Yani iddia sahibi kişi kendi iddiasını
kanıtlamakla yükümlüdür. Hersh'ün iddiaları sorgulanacağı yerde,
eleştirel bir gözle makalesi didikleneceğine, sorumsuz bir gazetecilik
anlayışıyla bu iddialar üzerinden siyaset yapmaya çalışan gazeteciler
görüyoruz.
Bir kısmı Suriye meselesine dair en temel noktaları
bile bilmiyor, ancak bu kadar kritik bir konuda ahkam kesme haddini
kendinde buluyor. Bir kısmı iddianın uçuk ve temelsiz olduğunun
farkında, fakat hükümete gol atma fırsatı bulmuşken, bu fırsatı kaçırmak
istemiyor.
Ancak farkında olmadıkları (veya umursamadıkları)
nokta, böylesi desteksiz atışların ancak ve ancak kendi itibarlarını
zedeleyeceği gerçeği.
Türkiye'de hâlihazırda var olan sorunlar
üzerinden muhalefet yapmak nedense bazı gazetecileri kesmiyor. İronik
ama böylesi abartılı ve temelsiz muhalefet sadece ve sadece hükümete
yarıyor.
Eğer Hersh'ün iddiası üzerinden hedef Başbakan
Erdoğan'ı Lahey'de yargılatmaksa, bunun boş bir çaba olduğunu söylemek
mümkün. Zira Türkiye kamuoyunun aksine, uluslararası medya bu iddiaları
ciddiye almıyor.
Pazartesi, Hersh'ün makalesine uluslararası medyada verilen cevaplar ile devam edeceğim...