Türkçe, zorunlu ders olsun

A -
A +
İşte görüyorsunuz, "mecbûrî" bile diyemiyoruz, "zarûrî" de diyemiyoruz. Halbuki ikisi tam aynı şey değil. "Zorunlu" kelimesini zart diye sokmuşlar Türkçe'ye, iki kelimeyi birden yutmuş.
("Zorunlu" uydurukçasının yuttuğu kelimeler: Mecbûrî, zarûrî, mübrem, farz, şart...)
-
Osmanlıca Türkçe'dir, Türkçe Osmanlıca'dır. Bu yüzden, Osmanlıca-Türkçe sözlük gördüğümde içimin nasıl cız ettiğini anlatamam. Bu, olsa olsa Türkçe'den Türkçe'ye çeviri olur. Dikkat, eski Türkçe'den yeni Türkçe'ye demiyorum, zirâ yeni Türkçe, Türkçe değil.
(Çeviri: Terceme, Tercüme. Bu yüzden: binâenaleyh. Sözlük: Lügat, Kâmus)
-
Dilimizin bozulması sadece Arap alfabesinin kaldırılıp Latin alfabesine geçilmesiyle olmadı. Bu birinci aşama.
("Aşama" denen uydurma, bakın kaç kelime yutuyor: Derece, merhale, safha, kademe, mertebe...)
-
İkinci yıkım (tahrîbât) ise kelimeleri teker teker değiştirerek yapılmış. Türkçe'yi bu anlaşılmaz haline sokan ise ilk adı "Türk Dili Tetkik Cemiyeti" olan Türk Dil Kurumu. Türk Dil Kurumu denince akla ilk gelen isimlerden biri Agop Martayan adlı bir Ermeni. Robert Koleji mezunu bu Ermeni'nin soyadını "Dilaçar" diye değiştiren Mustafa Kemal'dir. Kemal'i de Kemâl yazmak lâzım. Gerçi kendisi Kamal denilmesini tercih edermiş, o başka konu.
("Konu" denen uydurukça kaç Türkçe kelimeyi yok etmiş bir bakın: Mesele, bâb, bahis, mevzû, husus...)
-
Mustafa Kemal'in Agop'a yaptığı tek iyilik soyadını "Dilaçar" olarak değiştirmek değildir yalnızca. Başkanlığını yaptığı 22 Eylül 1932 tarihli I. Türk Dil Konferansı'na dil uzmanı olarak İstepan, Kevork, Mihran, Bedros ve Hrant Efendi gibi Ermenilerin yanı sıra Agop Martayan'ı da davet eder. Türk Dil Derneği Başuzmanlığı ve ilk Genel Sekreterlik unvânlarını verir. Agop Martayan, ölene kadar TDK'nın 'Genel Yazmanı' olarak vazife yapar.
-
I. Türk Dil Konferansı'nda bu kadar Ermeni'nin ne işi olduğunu sorgulamayıp hikâyenin gerisine gidecek olursak, Mustafa Kemal'in Agop'a yaptığı daha büyük iyilik "vatana ihanet" suçundan kurtulmasını sağlamaktır. Agop'un bu iyiliklere verdiği karşılık da büyük olmuştur elbette. "Atatürk" soyadınının Mustafa Kemal'e verilmesini TBMM'ye teklif eden kişidir Agop Dilaçar.
-
Yeri gelmişken hatırlatalım, Mustafa Kemal, Atatürk soyadını 14 aday kelime arasından seçmiştir. Diğer 13 kelime şöyledir: Etel, etil, etealp, arız, ulaş, yazır, emen, çogaş, salış, begit, ergin, tokuş, beşe. Ayrıca, Türkata ve Türkatası kelimeleri de adaydı.
(Aday:Namzet)
-
Yayımlandığı Resmî Gazete :Tarih:27.11.1934
Sayı:2865
Yayımlandığı Düstur: Tertip:3, Cilt:16, Sayfa:4
Madde:1-Kemal Öz adlı cumhur reisimize ATATÜRK soyadı verilmiştir.
Madde:2-Bu kânun neşri tarihinde muteberdir.
Madde:3-Bu kânun Büyük Millet Meclisi tarafından icrâ olunur.
-
Sadece bu kânun metnindeki katledilmiş kelimeleri sayalım: Düstûr, tertîb, cumhur, reis, kânun, neşir, muteber, icrâ.
İlk adındaki "tetkîk ve cemiyet" kelimelerini bile muhafaza edemeyen Türk Dil Kurumu yetkililerine sormak isterim, bu kanûn metnini anlayabilecek kaç lise talebesi bulabilirsiniz?
-
Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sindeki "Vazîfe, istiklâl, ilelebet, muhafaza, müdâfaa, mevcûdiyet, istikbâl, yegâne, mahrum, dahilî, haricî, bedhah, mecburiyet, vazife, imkân, şerâit, nâmüsâit, mâhiyet, tezâhür, emsâl, mümessil, cebren, bilfiil, elîm, vahim, gaflet ve dalâlet, menfaat, müstevlî, emel, tevhîd, fakr, zarûret, harâb, bîtâb, evlât, ahvâl, muhtaç, kudret, mevcût" kelimeleri nerede?
-
Velhâsılı kelâm, sözün özü; daha yüz sene önce Ermeniler, Yahudiler, Rumlar bile kendini Osmanlı sayarken; bugün milyonlarca Türk'ün, bırakın kendini Osmanlı kabul etmeyi, "Osmanlıca" kelimesini duymaya bile tahammülünün olmaması, Türk tarihinin değil, insanlık tarihinin yazdığı en büyük katliamın, dil katliamının ispatıdır. Bu sebepledir ki, bir Türk, bir Müslüman, bir Müslüman-Türk Osmanlıca'nın öğretilmesine karşı çıkamaz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.