Siyasette AK Parti Modeli...

A -
A +
Acaba muhalefet partileri de, AK Parti'nin başarıyla ortaya koyduğu yeni siyaset modelini, benimseyip kendi bünyelerinde hayata geçirebilir mi? Bugünkü şartlarda çok zor görünüyor... Zira işin temelinde, bir zihniyet meselesi yatıyor. Yani siyaset konusuna nasıl baktığınız, daha açıkçası siyasetten ne anladığınız önemli! Burada buyurgan, otoriter, ceberut devlet anlayışı ile hizmetkâr ve varlığını millete borçlu olma bilincindeki iki farklı yönetim ve devlet anlayışı karşımıza çıkmakta... Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte, halka hizmet etmek yerine, ona efendilik yapmayı seçmiş ve bugüne kadar da sürdürmüş olan CHP'nin; hâlihazırdaki sıkıntılarını aşabilmesi, topyekûn bir zihniyet değişikliğini kaçınılmaz kılıyor. Fakat görünen o ki, CHP'nin idari kademelerine hâkim olan siyasetçiler, hiç de böyle bir niyet taşımıyor! MHP'nin de keza, kendini disiplinli doktrin partisi konumundan, kitle partisine dönüştürmek gibi bir arzu ve hevesi sezilmiyor.
AK Parti 13 yılın içerisine, daha önceki partilerden hiçbirinin yapamadığı kadar çok şey sığdırdı. Ama bundan daha önemlisi, ülkedeki siyaset ve devlet yönetimi anlayışını, kökünden değiştirme ve yeni bir model ortaya koyma becerisidir. Asıl başarı hikâyesi burada... Bakınız sadece Ağustos 2014'ün içinde, her biri kendi başına çok ama çok önemli, kaç tane siyasi hamle gerçekleştirdi... Cumhurbaşkanlığı seçimindeki mutlak başarının ardından, parti genel başkanlığı ve hükümet başkanlığında da; geniş istişare prensibine dayalı sancısız bir değişim, büyük bir dirayetle hayata geçiriliyor. Bütün bu önemli değişiklikler olurken, iktidar partisinin çizmiş olduğu 2023 hedeflerinde de, en ufak bir sapma ve tereddüt söz konusu olmayacak şekilde, dikkatli bir planlama ve yönetim icra ediliyor. Beri tarafta ana muhalefet partisi, uzun yıllardır sırtında taşıdığı, sürekli bir başarısızlığın faturasını ödemekle meşgul.
Dört gün sonraki AK Parti'nin birinci olağanüstü kongresinin sonuçları üzerinde, herhangi bir tartışma muhtemel görünmüyor. Ancak CHP'nin 5 Eylül'de yapacağı bilmem kaçıncı olağanüstü kurultayının, çok gürültülü biçimde cereyan edeceği bugünden belli!.. Bunun temel sebebi, şüphesiz 64 yıldan beri, CHP'nin bir kere dahi, halktan tek başına iktidar vizesi alamamış olmasıdır. Bakınız Demokrat Parti, 7 Ocak 1946'da kuruldu. 21 Temmuz 1946 tarihinde yapılan ucube seçimlerde (Açık oy, gizli tasnif...) 66 vekil çıkardı. 14 Mayıs 1950'de ise, yüzde 52.6 oy aldı. 27 Mayıs 1960 Darbesiyle kapatılan DP'nin yerine, 11 Şubat 1961'de kurulan Adalet Partisi, aynı yılın Ekim ayında yapılan seçimlerde yüzde 34.8; dört yıl sonraki 1965 seçimlerde ise, yüzde 52.8 oy aldı. 12 Eylül Darbesiyle kapatılan Adalet Partisi'nin yerine 20 Mayıs 1983'te kurulan ANAP, 3 Kasım 1983 seçimlerinde yüzde 45.14 oyla iktidar oldu... Merkez Sağın elli yıllık hikâyesi özetle böyle.
2002 yılında, Millî Görüş çizgisinden "Yenilikçi Kanat" olarak sahneye çıkan AK Parti, kurulduktan 15 ay sonra, tek başına iktidara geldi ve 12 yıldır bunu istikrarlı şekilde sürdürüyor. Bugünkü tabloya bakarak, 2015 seçimlerini de garantilediğini tahminen söyleyebiliriz. Ve AK Parti'nin ortaya koyduğu siyaset modelinin, daha pek çok şeyi de dönüştüreceğini de belirtelim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.