YOZLAŞMA!

A -
A +
Bakan Mehmet Nuri Ersoy…
Yerinde ve önemli kararlar alıyor.
Tamer Karadağlı, Devlet Tiyatroları,
Tan Sağtürk, Devlet Opera ve Balesi,
Son atamasıyla da Birol Güven,
Sinema Genel Müdürü oldu.
Bu üç ismin özelliği ne?
Hepsi sanat çevresinden geliyor.
Tiyatrocu, balet, senaristler.
Sinema-dizi oyuncusu, yapımcılar.
Bakan Bey, turizm alanında da…
Güzel işlere imza atıyor.
Turizm hedefinden gelirine kadar…
Bacasız sanayide çok iyi noktadayız.
Ama kültür alanında eksiğimiz var gibi.
Antik kentler, müzeler, festivaller tamam da…
Bunlar yeterli mi?
     ***
Kültürü somutlaştırırsak;
Toplumumuzun hafızasıdır.
Gelenektir, âdettir, görenektir.
Ürettiğimiz, kullandığımız her şeydir.
Düşüncemizdir, duygumuzdur.
Birliğimizin, dirliğimizin mayasıdır…
Bilimimizdir, teknolojimizdir.
Geçmişimizdir, geleceğimizdir.
Kısacası yaşayış tarzımızdır.
Eğer bugünlere gelebildiysek,
Yüzyıllarca ayakta kaldıysak,
Güçlü devlet, güçlü millet olduysak,
Muhafaza ettiğimiz millî kültürümüzdendir.
     ***
Günümüze gelirsek;
Gelişen Yeni Dünya Düzeni karşısında;
Kimliğimizi, karakterimizi, tarihimizi, 
Dilimizi koruyabiliyor muyuz?
Dinimizi yeterince yaşayabiliyor muyuz?
Bizi biz yapan değerlerimize…
Yeterince sahip çıkabiliyor muyuz?
Millî, manevi değerleri araştırmak,
Geliştirmek, korumak, yaşatmak,
Yaymak, tanıtmak, benimsetmek,
Kültür Bakanlığının ana görevleri arasında…
Peki Bakanlık bu işin neresinde?!
Kültürel yozlaşmayı önleyebiliyor mu?
     ***
Geçmişten iki anekdot da aktaralım.
Mahir Ünal Kültür Bakanı iken,
Kültürel Eylem Planı hazırlamıştı.
MEB’le de protokol imzalayarak.
O sıralarda Millî Eğitim Bakanı değişir.
Başladığı işi yarım bırakmak istemez.
Bakanlar değişmesine rağmen bir ilerleme katedemez.
Protokolü kimle imzalanmıştı derseniz?
Cevabını verelim, Yusuf Tekin’le…
O zaman Bakanlık Müsteşarıydı, şimdi Bakan…
     ***
İlk kez duyacağınız bir örnek daha Ünal’dan!
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne gider.
Gördüğü manzaraya şaşırır.
Müze Bizans eserleriyle doludur.
Hemen Genel Müdürü çağırır.
Sorar;
“Türkler Anadolu’ya gelmediler mi?”
“Geldiler efendim”.
Tekrar sorar;
Eserleri nerede peki?
Beklemediği bir cevapla karşılaşır:
“Bizim müzecilik geleneğimiz,
Arkeoloji ile etnografyadır.”
“Geç bunları, Selçuklu nerede?
Beylikler yok, Osmanlı yok.
Benim ağırıma gitti.
Anadolu’da medeniyet kuran
Bir neslin evladıyım.”
Bakan Ünal işin peşini bırakmaz.
Talebinin yerine getirilmesini sağlar.
Mahir Ünal, olaya yönelik teşhisini de koyar:
“Batı'ya yüzümüzü çevirelim, demişiz.
Evi taşırken her şeyi yıkmışız.
Yeni mahalleyle birlikte,
Kültürünüzün de değişmesi gerekiyor.
İşte hikâye bu...”
 
 
FARKINDALIK!
 
ATO Congresium bugünlerde yoğun.
Siyasi partilerin mekânına dönüştü âdeta.
Cumartesi günü İyi Parti’yi,
Dün de AK Parti’yi ağırladı.
İki toplantıya da davetliydik.
Meral Hanım seçim beyannamesini açıkladı.
Belediye başkan adaylarını tanıttı.
Adım başı Meral Hanım vardı, flamalarda.
Salon coşkuyu tam yakalayamamıştı.
Ara sıra slogan atılıyordu.
Kimsecikler yoktu bina önünde.
Konuşması ise vasattı.
     ***
Cumhur İttifakı adayı Turgut Bey için…
AK Parti Ankara Teşkilatı çok güzel hazırlanmış.
Proje tanıtımından, verilecek hizmetlere kadar…
Salonun içi de dışı da çok yoğundu.
Şenlik, panayır yeri gibiydi her köşe.
Bayraklar, flamalar, portreler…
Ankara için hazırlanan müzikler, gösteriler.
Tarihî Ankara’nın sinevizyonla anlatımı.
Millî Mücadele’deki konumu.
Cumhuriyetin kalbi oluşu…
Ama son 5 yılda kasabaya dönüşümü…
Kimlik bunalımına düşmesi…
     ***
Şehirler canlı varlıklardır.
İnsanlarıyla birlikte ruh kazanırlar.
O ruh da karakterini oluşturur.
Büyük İslam âlimi Hacı Bayram Veli…
Der ki;
“İnsanlar şehri inşa ederken toprağı taşı arasında kendilerini de inşa ederler...”
Turgut Bey'in hareket noktası da tam bu işte:
Yalnızlaşan, ruhsuzlaşan Ankara’ya;
Eski kimliğini, karakterini geri vermek.
31 Mart bu açıdan çok önemli.
1 Nisan sabahından itibaren;
Eski hüviyetine kavuşmanın,
Sayılı başkentlerden biri olmanın,
Adımlarını büyük hazla atacak.
Turgut Bey, sanatı da ön planda tutuyor.
Yahya Kemal’den yola çıkarak.
Üstat ne demişti vakti zamanında?
“Ankara’nın en güzel yanı İstanbul’a dönüşüdür.”
Bu temenni tersine çevrilecek.
Şairler, yazarlar şehri olacak Ankara...
     ***
Son tahlilde;
İyi Parti’nin öğreneceği çok şey var.
Muhteşem organizasyonlar yapan AK Parti’den
Meral Hanım’ın da Erdoğan’dan…
Karşılaştırmak için yeterli bir gerekçe bu.
 
 
ADAYNAME
 
Güzel İzmirlim oyunu verecek bana
Hizmet alacak doya doya, kana kana
DAĞ gibi arkamda iktidar var
Mahkûm olacak Cemil kaçınılmaz sona
     ***
Düşeriz İzmirlimin gözünden
Kaybedersek Soyer’in yüzünden
Giden bir daha geri gelmezmiş
CEMİL, koparıldığı zaman özünden
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.