Filistinli kardeşlerimiz âdeta yalnızlığa terk edildi

Sesli Dinle
A -
A +
“Feridun abi, çok geri gitmeye gerek yok. Yakın tarihte Bosna’da, Irak’ta, Suriye’de, Burma’da, Yemen’de, Mısır’da, Sudan’da, Somali’de, Libya’da, Doğu Türkistan’da ve daha birçok İslam ülkesinde hiçbir gerekçe olmadan, uydurma gerekçelerle sadece ve sadece Müslüman oldukları için masum, suçsuz, yaşlı, genç, çocuğun acımasızca nasıl katledildiğini, göçe zorlandığını gördük. En son örneği 7 Ekim’de başlayan Filistin-İsrail savaşında gördük. 75 yıldır İsrail tarafından sistematik bir şekilde baskı, zülüm, ölüm, abluka ve sürgüne maruz kalan Filistinli kardeşlerimiz âdeta yalnızlığa terk edildi. Filistin açık hava cezaevine çevrildi.
 
ABD, AB ve Batı, Haçlı zihniyeti bir bütün olarak İsrail’e ful destek vererek İsrail’in yani katliamın yanında oldular. Sözde çağdaş, medeni, modern, kravatlı düzgün giyimli, sözde özgür düşünceyi, insan haklarını savunan, çifte standartlı Batı'nın genelde Müslüman ülkeleri özelde de Filistin’i haksız yere işgal etmesi ve işgal sırasında uyguladığı soykırım, Batı hakkında bu olumsuz kanaati oluşturdu. Bu savaş ve dünyada yaşanan diğer uluslararası ihtilaflı konular gösteriyor ki, propaganda savaşı sıcak savaşın önünde gidiyor. Toplumları manipüle eden algı savaşı olguların önüne geçip hakikati unutturma çabasında. Artık kanaat şudur ki bu coğrafyada haklı olmak yetmiyor, güçlü olmak lazım. Güçlü olmak caydırıcı bir güçtür. Biz Müslümanlar hem haklı olacağız hem de güçlü olacağız ki bölgeye huzur güven barış gelsin.
     Yüksel Kantar
 

Özlük haklarımıza kavuşma mücadelemize destek olur musunuz?

“Feridun Ağabey, bu derdimi yıllar yılı değişik platformlarda gazetelerde haber yaptırdım, resmî kurumlara dilekçe yazdım. TBMM’ye yazdım ama henüz derdime derman olunmadı. Bir defa da sizin aracılığınızla derdimi yetkililere ulaştırmak istiyorum:
“1996 yılında Ege Üniversitesi Ödemiş Meslek Yüksekokulundan emekli olan, 3 yıl önce de Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2 yıllık Tarım Ön Lisans Bölümü'nü bitiren 58 yaşındaki Abdülkadir Özden’im. Ben emekli olduktan sonra üniversite mezunu olduğum için özlük haklarımdan da mezuniyetime göre faydalanmak istiyorum ama faydalanamıyorum. Mağduriyetinin giderilmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu o yıllarda Başkanlığa başvurdum. Fakat olumlu bir sonuç alamadım. Benim amacım emekli olduktan sonra üniversite bitirenlerin özlük haklarından faydalanabilmesidir.
Bunun için bir kanun değişikliği gerekiyorsa onun yerine getirilmesi talebimdir. Bu konuda yetkili makamlara yazdığım bir yazıyı sizin aracılığınızla bir daha dile getirmek istiyorum:
“Ben 15.02.1996 yılında Ege Üniversitesi Ödemiş Meslek Yüksekokulu'ndan emekli oldum. 07.09.2009 tarihinde Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi 2 yıllık Tarım Lisans bölümünü bitirdim. Fakat emekli olduktan sonra yüksek tahsilimi yaptığım için özlük haklarımdan faydalanamıyorum. Derece ve ek göstergelerden faydalanamıyorum. Bizler bu mağduriyetinin giderilmesi için ya geçici bir süre için tekrar göreve dönmemiz veya bir yasa önergesi ile bu mağduriyetimizin giderilmesi hususunu bilgilerinize arz ederim.”
Bu konuyu bir kere daha gündeme getirirseniz sevinirim. Selamlar.
     Abdülkadir Özden
 

Kusursuz dost arayan dostsuz kalır

“Birlikte büyüdük sayılır... O benden dört beş yaş büyük olduğu için ağabey diyordum. Sonraları yakın akraba da olduk. Ona olan saygım ve beraberinde sevgim hiçbir zaman eksik olmadı. Son zamanlarda hâl hatır için aradığımda çok memnun olduğunu dile getirirdi. Bir gün telefonda güzel bir işten söz ettim kendisine. 'Hayırlı olsun' demesini beklerdim. O ise hiç ummadığım bir şekilde 'Dünün kısa pantolonlusu sen ha?' deyiverdi. Ne diyeceğimi bilemedim. Tepemden aşağı kaynar sular döküldü sandım. Ona bir şey demedim ama kalbim tuzla buz oldu. Ne yapacağımı bilemiyorum?” diye duygularını paylaşan Ankara'dan “Suskun” rumuzlu okuyucumuz, belli ki ciddi anlamda kırılmışsınız. Ancak kırıldığınızı ona belli etmemişsiniz. Kendi kendinize karar vermişsiniz. İlk bakışta bu davranış sizi kıskanmanın dışarıya yansıması gibi görünmekle birlikte bir de olumlu yönden bakın, yılların verdiği samimiyetle “daha dün senin çocukluğunu biliyorum, nereden nereye geldin” anlamında kendince espri olarak da değerlendirilemez mi? Böyle durumda en iyi yöntem karşı tarafa düşüncenizi anlatmandır. Onun söyleyeceği cevaba da inanıp yılların dostluğunu ve hele de akrabalığı zayi etmemek gerekir. Atalarımız “kusursuz dost arayan dostsuz kalır” demiştir... Her ne ise başladığınız işte de başarılar diliyoruz. F.A.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.