TEKİRDAĞ tarihin her dönemine şahit

A -
A +

 GEÇMİŞİN İZLERİ  Fetihlerin güzergâhı üzerinde bulunan Tekirdağ'da; Osmanlı Devleti ve Çanakkale Savaşları başta olmak üzere tarihin birçok döneminin izine rastlamak mümkün TEKİRDAĞ tarihin 
her dönemine şahit  Tekirdağ'da Osmanlı dönemine ait güzel eserler bulunmakta. Bu eserlerin en önemlilerinden biri Rüstempaşa Külliyesi...  ÖNEMLİ ESERLER Ön kısmı 1913'te, arka kısmı 1934'te yapılmış Tekirdağ Hükümet Konağı şehre ayrı bir güzellik katıyor. Namık Kemal Evi ve Rakoczi Müzesi de önemli eserlerden Tekirdağ, Marmara Denizi'nin kuzeybatı kıyısında kurulmuş. Avrupa'ya fetihlere giden ordunun sefer yolu üzerinde bulunması sebebiyle ayrı bir önem kazanmış. Yahya Kemal bir şiirinde, "Fetihler ufku Tekirdağ" diye söz eder... Padişah 1. Murat Han, fetihden sonra Tekirdağ'ın Türkleşmesi ve İslamlaşması için Tokat, Sivas, Kayseri ve Ermenek'ten Türkleri getirir, bunlar Tekirdağ'ın ilk Türk sahipleri olur. Bu taşıma işi için, 1363 yılında Ceneviz gemicilerine 60 bin altın verilir. Fetih sırasında, bugünkü Tekirdağ'ın bulunduğu yer bir çiftlik arazisi durumunda idi. O zamanlar Barbaros'ta bulunan şehrin etrafı sularla çevrili idi. Yörük beyleri, kendilerine şartlı olarak verilen çiftliklerde atlı ve yaya asker beslerlerdi. Evliya Çelebi Tekirdağ için, "Topkeşen Yörük beylerinin tahtgahıdır" der... BURALARIN ŞEHİTLERİ Trakya'nın fethi esnasında 500 kişilik bir birlik gelir, bugünkü Çukurçeşme denen yerde konaklarlar. Orası o zamanlar ağaçlık, kavaklık imiş. Rumlar gece baskın yapar, bütün gazileri komutanları ile birlikte şehit ederler. Emekli Öğretmen Ahmet Tabuk'un söylediğine göre, Çukurçeşme Şehitliği olarak bilinen burada, mezarlar ve mezar taşları belli idi. 1940'lardan sonra bu şehitlik dümdüz edilir, mezar taşları at arabaları ile taşınarak, denize dökülür. Burada bir otel yapılması için hafriyat başlar. O birliğin komutanı aynı gece Vali ve Belediye Başkanının rüyasına girerek, "bizi rahatsız ediyorlar" der, otel inşaatından vazgeçilir, burası otopark olarak kullanılır. Eski Belediye Başkanlarından Osman Tabak, o şehitlerin hatırasını diri tutmak için bir çeşme yapar, Tekirdağ'ın fethine katılan şehitlerin orada yattığını yazar... Çanakkale Savaşları sırasında, yaralılar gemilerle Tekirdağ'a getirilir, oradaki hastanede tedavi altına alınır. İlaç, yiyecek, hatta sargı bezi kıtlığı çekilir. Halk yardıma koşar, evlerindeki çarşafları yıkayarak, sargı bezi olarak kullanılması için hastaneye getirirler... Ama gelenlerin çoğu şehit olmuş, hastanenin yukarısında bulunan 'Namazgah Mezarlığı'na 10 bin civarında şehit defnedilir. Sonraki yıllarda burada Çanakkale Şehitliği Abidesi yapılır. Tekirdağ'da Osmanlı dönemine ait güzel eserler bulunmakta. Bu eserlerin en önemlilerinden biri Rüstempaşa Külliyesi... Külliyenin camisi, hamamı, bedesteni, medresesi ve kitaplığı ayakta. Vaktiyle kervansarayı ve imareti de olduğu çeşitli kaynaklarda yer almakta. TEKİRDAĞ tarihin 
her dönemine şahit Tekirdağ Valilik Binası ve şehir merkezi RÜSTEMPAŞA CAMİİ Rüstempaşa Külliyesi içinde en belirgin yeri tutan Rüstempaşa Camisi, 1553 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman Han'ın damadı Rüstem Paşa tarafından denize hakim bir tepe üzerinde Mimar Sinan'a yaptırılmış. Deniz, yakın zamana kadar külliyenin duvar diplerine kadar geliyordu, sahil kesimi sonradan doldurulmuş. Caminin doğusunda bulunan medrese, 1880'de harap olunca üzerine ahşap bir okul kurulmuş, bu yapı daha sonra Cumhuriyet İlkokulu olarak hizmet vermiş. Caminin batısında yer alan bedesten 6 kubbeli, dikdörtgen planlı bir yapı. Taş ve tuğla karışımından inşa edilmiş olan bedesten, son yıllarda restore edilmiş. Rüstempaşa Külliyesinden başka Osmanlı Dönemine ait diğer önemli eserler arasında Orta Cami, Eski Cami, Hasan Efendi Cami, İnecik-İmaret Camisi, Mehmet Paşa Türbesi, Kırklar Türbesi, Sadi Baba Türbesi, Yalı Hamamı, İnecik-Erenler Hamamı ve birçok tarihi çeşmeyi saymak mümkün. Ön kısmı 1913'te, arka kısmı 1934'te yapılmış Tekirdağ Hükümet Konağı da şehre ayrı bir güzellik katıyor. Tekirdağ'ın ilgi gören gösterişli binalarından bir tanesi de eski Vali Konağı binası. Şimdi Etnoğrafya Müzesi olarak kullanılan bina, 1927 yılında Vali Konağı olarak inşa edilmiş. Tekirdağ'ın tarih kokan sokaklarında, bugüne kadar korunabilmiş Tekirdağ Konakları büyük ilgi görüyor. Tekirdağ'ın ilçelerinde de Osmanlı mimarisinin seçkin örnekleri bulunmakta.. KIRIM HANLARI Kırım Hanları bazı sebeplerle görevlerinden uzaklaştırıldıkları zaman, büyük suçları yoksa Saray dolaylarındaki köy ve çiftliklerde oturtulurdu. Bu uygulama 3. Selim Han zamanına kadar devam etmiş. Hanların bazıları Çorlu, Hayrabolu ve Malkara'da da ikamet etmiş. Saray ilçesinde yaşayıp vefat eden Kırım Hanlarından 2. Devlet Giray Han, 2. Fetih Giray Han, İslam Giray Sultan, 3 Selim Giray Han, 4. Devlet Giray Han ve Şahbaz Giray Han olup, kabirleri Saray Ayazpaşa Camii avlusunda bulunmakta. MACAR RAKOCZİ MÜZESİ 18. yüzyıl başlarında cereyan eden Macar Bağımsızlık Hareketinin önderi II. French Rakoczi ve taraftarlarının, Avusturya ile yaptıkları savaşta yenilgiye uğramaları üzerine, Padişah III. Ahmet, Rakoczi ve taraftarlarını misafir olarak davet etmiş ve Tekirdağ'a yerleştirmiş. II. French Rakoczi'nin 1735 yılından, ölümüne kadar ikamet ettiği bu Türk evi, 1932 yılında Macaristan hükümetince satın alınıp, aslına uygun restore edilerek müze haline getirilmiş. NAMIK KEMAL EVİ Vatan şairimiz Namık Kemal'in 1840 yılında Tekirdağ'da doğduğu evin yakın çevresinde, eski Tekirdağ evleri örnek alınarak, Namık Kemal'in hatırasına, Tekirdağ Namık Kemal Derneği tarafından, 1993 yılında Namık Kemal Evi yaptırılmış. Tekirdağ mutfağı, baş odası ve yatak odası tanıtılan evde, Namık Kemal'e ait ve onun hakkında yazılmış eserler teşhir edilmekte. TEKİRDAĞ tarihin 
her dönemine şahit  Ömer Tekbaş, peynir helvasını anlattı. Peynir Helvası Tekirdağ'ın bir başka lezzeti peynir helvası. Ömer Tekbaş, 60 yıldır bu işi yaptığını söylüyor. Kaymağı alınmamış, su katılmamış, hilesiz inek sütü alınır. Daha ılık, taze iken kazanlara konur, peynir yapılır. Soğuk süt istenen neticeyi vermiyor. Tuzsuz peynir, süt kıvamına gelinceye kadar kaynatılır, un katılarak macun oluncaya kadar kaynama devam eder. Bu defa şeker katılır, eriyinceye kadar kaynatılır. Peynir helvası olmuş demektir. Kesinlikle başka yağ katılmaz, sadece sütteki yağ ile yetinilir. TEKİRDAĞ tarihin 
her dönemine şahit Tekirdağ Köftesi Tekirdağ'ın köftesi meşhur, sırf bu lezzeti tatmak için şehre gelenler var. 'Özcanlar Tekirdağ Köftesi'nin İşletme Müdürü Bekir Kaldon, Tekirdağ Köftesi'nin, 1953 yılında İsmail Özcan tarafından kurulan bu müessese ile tanıtıldığını söyledi. İkinci jenerasyon işleri devralmış. Genel Müdürlük görevini de ailenin en küçüğü, Ziraat Mühendisi Mestan Özcan yapıyor. Köftelik orta yağlı kıymanın içine soğan ve sarımsak rendelenir, ufaltılmış ekmek katılır, uygun miktarda tuz, kimyon ve karabiber eklenir, iyice yoğrulur, buzdolabında 12-18 saat kadar dinlendirilir. 15-16 gramlık parçalar alınarak, silindir şekli verilir, teflon tavada veya yağa bandırarak 'elektrikli grill'de sütlü kahve rengi alana kadar pişirilir. Acı sos, domates ve közlenmiş biberle servis edilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.