TRANSİT GEÇMEYİN dönüp bakın Kocaeli'ye

A -
A +
MEMLEKETTEN HABER VAR HAZIRLAYAN: Behçet FAKİHOĞLU behcet.fakihoglu@tg.com.tr Kocaeli, çoğu kişinin sadece transit geçtiği için farkına varamadığı gizli değerlerle dolu. Bilim ve güzide sanayi merkezleriyle ön plana çıkan şehir; tarihî eserleri ve denizden kayağa kadar dört mevsim turizm imkânlarıyla da görülmeye değer...TRANSİT GEÇMEYİN dönüp bakın Kocaeli'ye Sahildeki SEKA arazisi belediye tarafından düzenlenmiş, sosyal tesisler, parklar, yürüyüş yolları ile donatılmış. İzmitlilerin nefes aldığı, dinlendiği, spor yaptığı örnek bir park haline getirilmiş. Şehir merkezinin de yeşille bütünleştiği görülüyor. Kocaeli, ulaşım imkânlarının çeşitliliği ve stratejik konumu sebebiyle, tarih boyunca farklı medeniyetlerin karşılaşma noktası olmuş. Kandıra ilçesi ile Karadeniz'e, Körfez ve diğer ilçelerle Marmara Denizi'ne kıyısı bulunan Kocaeli'nde, değişik iklimler aynı anda yaşanabiliyor. İki denize kıyısı bulunan ve büyük bir körfezi olan Kocaeli, çekici arazi yapısıyla, tarih boyunca insanların igisini çekmiş, değişik medeniyetlere ve tarihî şahsiyetlere ev sahipliği yapmış. Tarihî İpekyolu üzerinde bulunan, bir ara Roma İmparatorluğu'na başkentlik yapan ve o zamanlar dünyanın en büyük 4 şehri arasına giren Kocaeli, zaman içinde inişli-çıkışlı dönemler yaşamış. 19. yüzyılda İstanbul - İzmit arasında işleyen ve 1873 yılından itibaren Haydarpaşa-Ankara güzergahında faaliyet gösteren demiryolunun buradan geçmesi ile, ticaret ve sosyal hayat daha da canlanmış. BİLİM MERKEZLERİ 1934'te ilk kağıt üretim tesisinin kurulması ve takip eden yıllarda başka tesislerin kurulması ile birlikte İstanbul'a yakın olan Kocaeli, tam bir sanayi şehri olmuş. Kocaeli'de bilimsel araştırma ve geliştirme merkezleri de kurulmuş. Kocaeli Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Marmara Araştırma Merkezi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, TÜBİTAK, TSE Merkez Laboratuarları, TEKMER (Teknoloji Geliştirme Merkezi), TÜBİTAK Teknopark'ı, GOSB Teknoparkı ve KOÜ Teknoparkı bu ilimizde bulunan önemli bilim ve araştırma merkezleri... Yolun karşısına geçiyoruz, karşımıza tarihî Saat Kulesi çıkıyor. Tarihî kule, Sultan 2. Abdülhamit Han'ın tahta çıkışının 25. yıldönümü sebebiyle, 1902'de, Hereke ve Tavşancıl'dan getirilen traverten taşlardan yaptırılmış. Saat Kulesi'nin hemen yanında bütün ihtişamıyla Kasr-ı Hümayun bulunmakta. İstanbul dışında bulunan tek saray yapısı; mermer işçiliği, tavan süslemeleri ve bol sütunlarıyla Dolmabahçe Sarayı'nın küçük bir örneği. Tırmanarak, bütün İzmit'e ve Körfez'e nazır Orhan Mahallesi'ne çıkıyoruz. Orhan Gazi döeminde yaptırılmış Orhan Camisi'nin avlusunda İzmit'i seyre dalıyoruz... Orhan Mahallesi'nden İzmit Surlarının kalıntılarına gidiyor, tekrar dik yoldan iniyoruz. Bu defa karşımıza bütün ihtişamıyla Pertev Paşa Külliyesi çıkıyor. 16. yüzyılda Mimar Sinan tarafından yaptırılan külliye; cami, çeşme, hamam, medrese, kervansaray ve aşhaneden meydana gelmiş. Demiryolunun eski güzergahında, sağlı-sollu sıralanmış asırlık çınarlar ve bu yürüyüş yolu çok etkileyici. Bu defa karşımıza başka güzel bir cami, Fevziye Camii çıkıyor. Fevziye Camii de 16. yüzyılda yapılmış, zamanla depremlerden etkilenmiş, son büyük depremden de ağır hasar görünce, aslına uygun şekilde yeniden yapılmış, çok da güzel olmuş... Tarihî bir şehir olan İzmit'te, adım başı tarihî eserler, köşkler bulunur. Müzeler, gemi müzeler de cabası. GÜZEL İLÇELER Gölcük'e doğru gidiyoruz, deniz kıyısında yürüyüş yolları ve parklar yapılmış. Gölcük'teki deprem anıtı, su altında kalan cadde ve elektrik direkleri hüzün veriyor... Yeşilliği, donanması, tersanesi ve bakımlı haliyle bu ilçeden etkileniyoruz. Gölcük'ün ilerisinde, sahilde bir başka güzel ilçe, Karamürsel bulunmakta. Osmanlı'nın ilk Kaptan-ı Derya'sı Karamürsel Bey'in mezarı ve anıtı da burada bulunmakta. Bu defa bütün güzellikleri içinde barındıran şirin ilçe Başiskele'ye yöneliyor, Yuvacık Barajı ve çevresinin eşsiz güzelliklerini görüyoruz. Az ötede de Kartepe; kayak merkezi, turizm tesisleri, yaylaları ile bambaşka güzellikler... Karadeniz kıyısında da tarihî Kandıra ilçesi bulunmakta. Bir zamanlar Roma, Bizans ve Ceneviz gemilerinin uğrak yerlerinden olan; Osmanlılar döneminde İstanbul'un odun, kömür ve tomruğunun temin edildiği yerler. Kocaeli fatihi Akçakoca'nın anıt mezarı da bu ilçenin Babadağı Tepesi'nde bulunmakta. Kandıra, temiz sahilleriyle, yaz aylarında turizm için gittikçe cazip hale gelmekte. İzmit'ten İstanbul istikametine gidilirken; limanları, sanayisi ve "Çene Suyu" ile meşhur şirin ilçe Derince; Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşlarının ve meşhur "Hereke Halıları"nın da bulunduğu Körfez ilçesi; yine liman ve sanayi kuruluşları ile Dilovası; hızla gelişen Çayırova; muhteşem güzelliklere sahip Darıca... Gebze ise sanayi, eğitim, bilim ve kültür merkezi; birçok ilimizi geçmiş bir büyüklüğe sahip... Kocaeli, çoğu kişinin, sadece transit geçtiği için farkına varamadığı gizli hazinelerle dolu. Bunlardan mahrum şekilde gitmek, büyük eksiklik olur... MEDENİYETLER BEŞİĞİ Karadeniz kıyısında tarihî Kandıra ilçesi bulunmakta. Bir zamanlar Roma, Bizans ve Ceneviz gemilerinin uğrak yerlerinden olan bu yeri, Osmanlılar da kömürün temin edildiği yer olarak kullanmış... TRANSİT GEÇMEYİN dönüp bakın Kocaeli'ye Halıcı Yusuf Sönmez Sarayları süsleyen Hereke Halısı Kocaeli'nin ün yapmış el sanatı Hereke Halıları, dünyaca tanınmış ilk Türk markası. 2. Abdülhamit Han'ın emriyle, 1891'de Hereke'de kumaş ve halı dokunmaya başlanır, tesisler kurulur. Hereke Halıları ile ilgili bilgi almak için, "Sönmez İpek Halıcılık" firmasının yetkilisi Yusuf Sönmez ile görüştük. Hereke Halıları'nın, hem el yapımı, hem de ipekten dokunduğu için kıymetli olduğunu söyleyen Yusuf Sönmez, ipekçilik de yapıyor... Bursa'daki Koza Birlik'ten ipek böceği tohumları temin edilir, evlerde çocuk gibi bakılır, 35 gün dut yaprakları ile beslenir, 4 defa deri değiştirir. Sonra ağzından, hava ile temas edince ipeğe dönüşen bir salgı çıkarır, 12 gün durmadan sarar, kendini hapsetmeye başlar. Bu telciklerin uzunluğu 2-3 bin metreyi bulur. 12. günde koza toplanır, kaynama derecesindeki suda iplik yapılır. 15 koza telinden, saç teli kalınlığında iplik elde edilir. O teller bir araya getirilerek, istenen kalınlıkta dokuma ipi elde edilir. İplikler, Hereke'de halı dokuyanlara verilir. Hereke Halısı'nın özelliği, santimetreye çok ilmik düşmesinden ileri geliyor. Santimetreye 100 ile 1600 arasında ilmik olabiliyor. Sarayların halıları da Hereke'de dokunmuş. 80-90'larda piyasa çok canlı imiş, 500'e yakın halıcı dükkanı varmış, sokaklar, koltuklarının altında halı bulunan insanlarla dolu olurmuş. Şimdi Çin halıları piyasaya girmiş, işin eski tadı-tuzu kalmamış... Kocaeli'nin el sanatlarından söz ederken, Kandıra Bezi ile Karamürsel Sepeti'ni de unutmamak gerek. TRANSİT GEÇMEYİN dönüp bakın Kocaeli'ye Pişmaniyenin yapılışını yerinde görmek için Kar Pişmaniye'ye gidiyor, firma yetkilisi Yaşar Üçcan'dan bilgi alıyoruz. İran'dan Kandıra'ya pişmaniye! Pamuk görünümündeki pişmaniye, İzmit'le özdeşleşmiş bir tatlı. Pişmaniyenin anavatanının İran olduğu, oradan Kandıra'ya geldiği, Kocaeli'deki ilk ustasının da Kandıralı Hayri Usta olduğu söyleniyor. Pişmaniyenin yapılışını yerinde görmek için Kar Pişmaniye'ye gidiyor, firma yetkilisi Yaşar Üçcan'dan bilgi alıyoruz. Yaşar Usta, bu mesleği, 1977'den 1995'e kadar yanında çalıştığı dayısı Lütfi Cengiz'den öğrenmiş, 1995'te de kendi firmasını kurmuş. Şeker 180 derecede kaynatılır, mermere dökülür, ağda haline getirilir. Başka bir kapta da un ve yağ 10 saat pişirilerek, "miane" denen malzeme elde edilir. Miane, ağdayla karıştırılır, halka haline getirilir, 30 dakika çekilip katlanarak, tel tel haline getirilir, sonra soğutma tezgahlarında soğutulur. İstek üzerine, tel pişmaniye, saray helvası veya bardak pişmaniye haline getirilir. Saray helvasına ilaveten tereyağı ve tahin de katılır. Yaşar Usta, pişmaniyeyi tanıtmak için bütün fuarlara katılıyor. Amacına da ulaşmış; 7-8 satış noktasından başka, 81 vilayete, ABD ve Almanya gibi bazı ülkelere pişmaniye gönderiyor. Eskiden eldiven yokmuş, çekiştirme işi elle yapıldığı için, şeker elleri yakar, acı duyulurmuş; "yapan bin pişman, yapmayan bin pişman" sözü söylenmiş, ismi de oradan kalmış.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.