Yazı beter etmeyin!

A -
A +

Okulların kapanması yaz mevsiminin en büyük habercisi, tatillerin müjdecisidir. Gelin bu tatil birazcık gezmenin, eğlenmenin ya da çalışmanın dışında bir şey yapın ve kendinize, sadece kendinize zaman ayırarak kişisel bakım ve gelişimizle ilgilenin. Zira kendisiyle ilgilenmek kişiyi moralman olumlu etkilediği gibi çevresine de pozitif bir hava verir. Düşünsenize nefesi kokan, yakası bir yerde paçası bir yerde, saçı başı dağınık bir insanla mı, yoksa mis gibi sabun kokan, dişleri temiz, bakımlı bir insanla mı sohbet etmek, çalışmak size daha cazip gelir? İlle de kıyafet meselesi Maalesef havaların ısınmasıyla birlikte etrafı kötü kokular sardı. Özellikle kalabalık yerlerde, toplu taşıma araçlarında havada kesif bir ter kokusu... Etrafınıza baktığınızda kimileri gerçekten de uzun süredir yıkanmamış gibi kimilerinin de süsü yerinde... Her şey sanki görüntüden ibaret. Ya da adına rahatlık denilen hırpani kıyafetler... Bu lafıma karşılık, "kişi nasıl mutluysa önemli olan odur" diyebilirsiniz. Kendi değer yargılarınız içinde haksız da sayılmazsınız. Fakat ister kabul edelim ister etmeyelim toplum içerisinde yaşıyor olmanın da kendi kuralları var ve başarıyı getiren unsurlardan birisi de özellikle günümüz dünyasında dış görüntü. Tıpkı yıllar öncesine söylenmiş "insanlar kıyafetleriyle karşılanır, düşünceleriyle uğurlanır" sözünde olduğu gibi. Bunun için çok zengin olmak da gerekmiyor, biraz su, biraz sabun, düzgün taranmış saçlar ve özenle seçilmiş birkaç ütülü kıyafet yeterli... Bir de mümkünse deodorant... İyi hayat= İyi alışkanlık Siz de durumu amma vahimleştirdiniz sanki genelimiz bakımsız diyebilirsiniz. Ancak arkadaşlar durumumuz gerçekten çok vahim. Yapılan araştırmalar maalesef evimizin temizliği kadar beden temizliğimize ve bakımımıza önem vermediğimizi gösteriyor. "İyi bir hayat, iyi alışkanlıklardan oluşan bir bütündür" diyor yazar İpek Ongun ve devam ediyor, "Kendini güzel ya da yakışıklı hisseden kişi Dünya'ya daha sevgi dolu bakacaktır, çünkü o her şeyden önce kendisiyle barışıktır." Ne kadar da doğru söylüyor değil mi? Kişisel bakım güven hissini geliştirir ve insanın kendini daha iyi hissetmesin sağlar. Bu sebeple bu yaz fırsat buldukça kişisel bakım ve gelişim (uyku, beslenme, spor, kilolar, ağız ve diş sağlığı, saçlar, kıyafetler, oturma kalkma, konuşma vb.) konuları üzerinde duralım istedim. Sağlığınız için gerekli ama... Bu hafta özellikle üzerinde konuşacağımız konu ter ve çareleri. Araştırmalara göre hormonların da etkisiyle özellikle gençler yetişkinlere oranla çok daha fazla terliyor. Terleme aslında sağlığımız için son derece önemli fizyolojik bir faaliyet. Burada mesele, terleyen bölgenin kirliliğinden kaynaklanan ter kokusu. İsterseniz gelin önce konunun uzmanlarından terlemenin ne olduğunu öğrenelim sonra da tedbirlerimizin neler olabileceğini bir kez daha göz gezdirelim; Ter bezleri: Vücudumuzda toplam 3 milyon ter bezi bulunuyor. Vücut kokusunun çoğu, teri üreten 'apokrin' bezlerinin bulunduğu koltuk altlarından ve kasıklardan geliyor. Bu bezlerde üretilen ter, kokusuz bir sıvı. Ancak süte benzeyen ve protein açısından zengin olan bu sıvıya bakteriler hücum edince rahatsız edici bir koku ortaya çıkıyor. Bu bezler testosteron hormonuna karşı hassas olduğu için, ter ve vücut kokusu ergenlikten sonra artıyor. Vücudun diğer yerlerinde de ter üreten 'ekrin' adlı bezler bulunuyor. Bu bezlerden üretilen ter ise daha tuzlu ve üzerinde pek bakteri üreyemiyor. İnsan neden terler?: Vücut ısısını terleyerek dengelediğimiz için günde ortalama bir litreden fazla ter üretiyoruz. Spor yapmak, hava sıcaklığı, heyecanlanmak ve tiroid hastalığı, enfeksiyonlar gibi bazı sağlık meseleleri, daha fazla terlemeye sebep oluyor. Fazla kilolu olmak, soğan, balık, sarmısak ve baharatlı yiyecekler yemek de fazla terlemeye yol açan diğer sebepler. Fazla terleyen insanların kötü vücut kokusuna sahip olma ihtimali artıyor. Yeterince sık duş yapmamak ve birkaç gün aynı kıyafeti giymek varolan terin çoğalmasına ve kötü vücut kokusunun keskinleşmesine yol açıyor. Karşı cinsi etkilemek için üretilen hormonların da aynı apokrin bezleri tarafından üretildiği, ancak duş alınmadığı takdirde biriken feromon hormonlarının kötü kokuya yol açtığı biliniyor. --------------------------------------------------------------------------------------------- Önce can sağlığı Uzun bir ders yılının ardından ilk ve orta öğretim kurumları tatile girdi, birçok üniversitede final sınavlarının neredeyse sonuna gelindi. Çok yakın bir zamanda yüzbinlerce öğrenci derin bir nefes alacak. Hele de başlarında bütünlemeler, not yükseltmeler gibi aksilikler de yoksa gel keyfim gel... Neredeyde 3 ay tatil. En önemlisi de, 1.5 milyondan fazla genç insanın girdiği ÖSS gibi zorlu bir maraton geride kaldı. Fakat halâ, sınav stresinden kurtulamamış bir çok genç var. Arkadaşlar, sevgili ebeveynler yeter artık! Kaybetmiş olmanın sadece az ya da çok çalışmakla da ilgisi yok. Sistem gerçekten çok zorlayıcı. Diğer taraftan herkes doktor, avukat, işletmeci vb. olacak diye de bir şey yok. Bu sınavı kaybetmiş olmanız sizin aptal ya da beceriksiz olduğunuz manasına gelmez. Herkes sayısaldan ya da sözelden çok iyi anlayacak diye bir şey yok. Maalesef ezberci sistem bizi, mevcut yeteneklerimizi görmekten uzaklaştırıyor. Hayat devam ediyor Sınavım "yeteri kadar çalışmadığım için kötü geçti" diyorsanız, tekrar hazırlanacak ve geçmişten ders alacak kadar çok zaman var önünüzde, yok hayır bu tip sınavlar bana göre değil diyorsanız, uzun bir yaz var ve düşünün. Sizin gerçek isteğiniz nedir, 'herkes giriyor' diye mi bu sınava giriyorsunuz, toplumsal bir baskı mı var üzerinizde? Kim bilir belki çok iyi çizim yapıyor, ya da koşuyor, basketbol oynuyor, dikiş dikiyor, gitar çalıyor olabilirsiniz. Belki de ticaret var sizin ruhunuzda. Kendinize; insanın o andaki psikolojisinin bile çok etkili olduğu bir sınavla haksızlık yapacağınıza yeteneklerinizi zorlayın, düşünün bir bakalım "neler yapabilirim" diye... Sınavınız kötü de geçtiyse dışarıda hayat devam ediyor, siz ona küsseniz de, kendinizi eve kapatıp dışarıyla irtibatınızı kopartsanız da hayat doğal akışını sürdürüyor, ömrünüzün belki de en güzel günlerini elden gitmiş bir şey için heba ediyorsunuz. Allah can sağlığı versin. Her işin başı sağlık, biz çok istiyorsak ve gerekli çabayı harcarsak gerisi zaten gelecektir. Bazen de siz ne yaparsanız yapın iş olacağına varır. Gerçeği kabûl edin Düşünsenize anneler babalar evlatlarını büyütüyor, gözünün içine bakıyorlar ve bazen o evlatlar ellerinden kayıveriyorlar. Hiçbir şey yapamıyorsunuz. Adına kader deyin, kısmet deyin kontrol edemediğiniz şeyler oluyor, bugün bir tanıdığım, benzeri bir ani haberle perişan oldu, gerçeği kabul etmekten başa yapacak hiçbir şey yok... Can sağlığı arkadaşlar!... Eğer istersek yaşadığımız sürece hergün bir şeyleri değiştirebilecek ve başarıyı yakalayacak potansiyel hepimizin içinde var, yeter ki düşünerek onun ne olduğunu bulalım ve ortaya çıkartalım. Sevdiklerinizle doyasıya geçireceğiniz güzel günler diliyorum. Hayat her dakika, her şeyi kafaya takıp geçiremeyecek kadar kısa... Kıymetini bilin, bunun için de sürekli kendiniz dışındaki olumsuz kaynaklada bahane aramayı bırakın. Hep söylüyorum kendinizi keşfe çıkın ve bazı şeyleri olduğu gibi kabul edin... Sevgiyle kalın... B,A.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.