Türk kahvesi isterim!

A -
A +
Bazen klasik, bazen komiktir "Issız bir adaya giderseniz yanınıza alacağınız 3 şey nedir?" sorusuna verilen cevaplar... Her yurt dışı seyahati öncesinde ben de ıssız bir adaya gidermiş gibi hissederim kendimi. Vazgeçemediklerimi bırakarak gitmek... Evet, çoğunuza 'abartı' gibi gelecek ama, son ana kadar "keşke gitmesem" duygusunu atamam içimden. Gidişi böylesine zor olan bir insan olarak olmazsa olmazlarım var. Yurt dışına çıkarken yanıma üç şey alırım: Türk kahvesi, elektrikli kahve makinesi ve çay. Demleme imkânı olmasa da ülkem kokan çayım yanımda hep...
Demleme çayım ve kahvem için ilk savaşı, geçen hafta Moskova'da başlattım... Moskova Gıda Fuarı'ydı gidiş sebebimiz. Adı üzerinde gıda fuarı... Türkiye ise 36 firma ile en geniş katılım sağlayan ülkelerden biri.  Çikolatacısı da var, çaycısı da... "Anadolu'daymışız hissi veren bulgurumuz da orada, peynirlerimiz de... Böyle olunca diyor ki insan; "Türkiye'yi temsil eden her şey vardır her yerde..." Ama ne yazık ki yok. Bense bu defa kararlıyım, bir şeyler yapacağım... Otelde önce "Türk usulü demlenmiş çay" istiyorum. Anladıkları şey, su dolu porselen çaydanlığa Çin ya da İngiliz Early Grey çayı atmak. Biliyorum imkânsız ama daha sonra "Türk kahvesi" diye tuttturuyorum. "O yok, Americano vereyim" dedi garson kız... Tam ben söyleniyordum ki Star'dan Ercan Baysal katıldı isyana: "Bütün dünya kanalları var televizyonda, tek Türk kanalı yok..." 
Merak ediyorum; çok mu zor, her biri yüzlerce dolara en az 100 odayı bir haftalığına doldurduğumuz bir otelde, "Demlenmiş çay mutlaka olacak. Türk kahvesi yapılacak" şartı koymak? Bu gidiş bir kerelik değil ki? Her seferinde aynı otel grubunda konaklama yapan birlik, dernek ya da şirket bunu istemeli. Dünyaya yayılmış milyonlarca Türk neden Çin veya İngiliz çayına mecbur olsun? Neden "Türk kahvesi" dediğinde "Americano verelim" cevabı alsın ki?

Parayı kime verirsiniz?
Günümüzün moda kelimelerinden biri 'inovasyon'... Evet, inovasyon, daha önce olmayan bir şeyi bulmak değil. Olan o şeye yepyeni bir ambalaj yapmak. Yani sunum ve hatta satış sanatı...
Ekonomi Müdürümüz Fikret Çengel, Barcelona'da ışıklı kavşakta bekliyormuş. Yayalara 60 saniye 'kırmızı'... Birden yaya çizgisinde 3-4 genç belirmiş. Başlamışlar akrobatik hareketler yapmaya. Yaklaşık 40-45 saniye kadar gösteri yaptıktan sonra, kalan 15-20 saniyede de para toplamışlar. Türk'üz biz... Hesap yaparız!.. Bu çocuklar günde 30 defa kırmızı ışıkta gösteri yapsa, her seferinde 4-5 arabadan 50'şer cent alsa?
Siz olsanız cam silen çocuklara mı para verirsiniz, sizi 40 saniye de olsa eğlendiren, kırmızı ışıkta beklemeyi keyifli hale getirene mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.