Ne oldu bu Avrupa ülkelerine?

Türkiye’nin AB üyesi ülkelerle zaman zaman sorunları oluyor. AB yolunda zorlu bir süreç oldu. Ne yazık ki istediğimizi alamadık. Daha doğrusu AB de bize soğuk yaklaştı. 

 

15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası iyice yol ayrımına gelindi Avrupa’yla. FETÖ ve PKK’lıların korunduğu yer oldu. Suriye’deki belirsizlik ve sorunu çözmek için AB oralı bile olmadı. 

 

Gel zaman git zaman Rusya’nın Ukrayna’yı işgali başladı. Avrupa bu savaşta Türkiye’nin önemini gördü. Enerji konusunda, tahıl meselesinde önemimiz ortaya çıktı. 

 

İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girişinde de bizim iznimiz gerekti. Finlandiya için yeşil ışık yakıldı ama İsveç Kur'ân-ı kerimin yakılmasını ifade özgürlüğü sayınca ipler koptu. Nitekim İsveç’le görüşmeler ileri bir tarihe atıldı. 

 

Dün saldırı olacak diye Avrupalı başkonsolosluklar birer birer kapandı. Vize başvurusu olanlar ertelendi. Zaten vize konusunda zorluk çıkaran AB son olayla iyice zıvanadan çıktı. 

 

Ortada bir terör saldırısı görülmüyordu. Durduk yere 9 başkonsolosluk amiyane tabirle dükkânları kapattı. Nitekim o ülkelerin büyükelçileri Dışişleri'ne çağrıldı.  

 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tam turizm rekorlarının açıklandığı gün bu olayın yaşandığını söyledi. Psikolojik harp yaşandığını ileri sürdü. 

 

Tek bir ülke olsa neyse ama 9 ülke olunca bir tuhaflık olduğu muhakkak! Bunun da kokusu çıkar. Kendilerine göre Türkiye’ye oyun oynuyorlar. Eskiden olsa işe yarardı ama geçti o günler. Kimsenin umursadığı yok. AB, Türkiyesiz işinin zor olduğunu bilmeli. 

 

 

 

 

 

Enerji şirketlerinin büyük kârları 

 

 

 

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle enerji fiyatları tavan yaptı. AB bir ara gazsız kalıyordu. Bu durumdan en kârlı çıkan enerji şirketleri oldu. Hayatlarında görmedikleri kârlar açıkladılar. 

 

Nitekim Shell dün 39 milyar dolar kâr elde ettiğini açıkladı. Şirket 115 yıllık tarihinin en yüksek kârının olduğunu da söyledi. 

 

Ayrıca 2022'nin son üç ayında hissedarlarına 6,3 milyar dolar ödediğini söyleyen Shell, 4 milyar dolarlık hisse geri alımı planladığını belirtti. (BBC Türkçe) 

 

Aslında bu enerji şirketleri fiyatlarda biraz indirime gidebilir. Ama yapmıyorlar. Olan vatandaşa oluyor.

 

 

 

 

 

Markete kaç e-Ticaret'e tut

 

 

 

Ticaret Bakanı Mehmet Muş asgari ücrete zam oranının açıklanmasının hemen ardından dört ulusal zincir marketin yöneticisi ile toplantı gerçekleştirerek, etiket fiyatları ile ilgili uyarılarda bulunmuştu. Sayın Bakan'ın bu yerinde hamlesinin sonuçlarını da gördük. 

 

Toplantının hemen ardından bir market zinciri ocak ayı sonuna kadar bin ürününde fiyatları sabitlediğini açıklamıştı. Hemen ardından diğer zincirler de fiyatlarını sabitlediler.

 

Bu indirimler, özellikle son bir yılda enflasyonun yüksek seyrettiği dönemden sonra gelmesi özellikle orta ve dar gelirli vatandaşlar için müjde niteliğinde oldu.

 

Fakat madalyonun bir de öteki yüzü var. E-Ticaret şirketlerinin etiketlenip, neden bu harekete katılmadıkları sorgulanıyor. Bugün ticaret içinde e-Ticaret'in payı yüzde 20’lere yaklaşmış durumda. Ciddi bir kitle buralardan alışveriş yapıyor. “Ben neden marketlerdeki bu hareketlenmeden yararlanamıyorum?” diye soruyor. 

 

Ben hemen anlatayım. Marketler kendi raf fiyatlarına karar verebiliyor, aracı konumdaki e-Ticaret firmaları market fiyatlarına müdahale edemiyor. Ama ellerinde başka araç var. Nedir o? Maliyetlerine kendileri katlanarak indirimler yapabilirler. Yapıyorlardı da ama Bakanlık "indirim yapmayın" diyene kadar. 

 

E-Ticaret Yasası mevcut durum ile nasıl bir çelişki oluşturuyor? Perakende ticaretin her gün artan oranda gerçekleştiği e-Ticaret şirketlerinin indirim yapmasını yasaklıyor.

 

Ticaretin bu kadar yoğun döndüğü bir yerde indirimleri engellemek bana kalırsa enflasyonu körükleyen önemli bir neden. Marketlerdeki indirim için alkışladığımız yerde başka bir konuda indirimlerin engellenmesine ses çıkarmazsak kendimizle çelişiriz. Burada markete kaç, e-Ticaret'e tut deniyor âdeta.

 

Enflasyonla mücadele anlayışına ters, Bakanlığın attığı diğer adımlara da ters. Umuyoruz ki bu yasanın vatandaşa, piyasalara, hükûmete ve ekonomik özgürlüklere bitmeyen zararları anlaşılır ve iyice geç olmadan bu hatadan dönülür.