#DirenObama

A -
A +
Barack Obama'nın ilk seçimini kazandığı 2008 yılından bu yana hakkında olumsuz senaryolar eksik olmadı. Derisinin renginden ekonomideki nispeten sosyal adaletçi yaklaşımına, gizli Müslümanlığından Bush dönemi dış politikalarını reddederek ABD'yi pasifize ettiğine kadar birçok aşağılama ve suçlamaya maruz kaldı. Paradigmaları çözen yeni siyahi liderin Amerika'daki müesses nizamla sorun oluşturacağı düşünüldü. Komplo teorilerine daha yatkın olanlar Kennedy usulü bir operasyonla Obama'dan kurtulabilineceğinden bahsediyorlardı. Lakin daha popüler olanı, Obama ABD'ye nizam vermeden ABD'nin derin güçlerinin Obama'yı hizaya çekeceği teorisi oldu.
İktidara geldikten sonra ABD askerlerini Irak ve Afganistan'dan çekmek üzere hazırlıklara başlayan Obama ise silahlanma harcamalarını kısarak sağlık reformu ile fakir yurttaşları için en azından sosyal devlete ait temel bir yükümlülüğünü yerine getirmek istiyordu. Bu reform, seçim kampanyalarına başladığından itibaren temel taahhütlerinden biri olmuştu. Bundan dolayıdır ki, Cumhuriyetçilerin yoğun muhalefetine rağmen ilk döneminde kamu kaynaklarından önemli bir kısmı, tüm ABD vatandaşlarının sağlık sigortasına sahip olması için ayırdı.
Amerikan sağının dünyasında Obama'nın bu yaklaşımı, fakir olan bu insanlara başarılı ve üretken insanların paralarını peşkeş çekmekti. Dolayısıyla sağlık reformunu durdurmak, Cumhuriyetçilerin nezdinde Amerika'nın temel prensipleriyle zıt düşen bir tasarrufa karşı çıkmaktı ve temel bir görevdi. ABD, sosyal devlet için bu derecede harcama yaparsa kendisini dünyanın hegemon gücü haline getiren askerî harcamalarını sürdüremezdi. ABD sağı açısından sosyal adaletle, siyasi hegemonya arasındaki tercih kolaydı ve ikincisi bir tercihten öte bir misyondu. Obama'nın politikaları işte tam da bu tercihle çeliştiği için tehlikeli ve tahammül edilemez bulunuyordu.
Obama'nın bu resmin farkında olmadığını söyleyemeyiz. ABD askerlerinin mevcut çatışma bölgelerinden çekilmesi ve askerî varlıklarının giderek daha da ısınan Asya bölgesine kaydırılması bunun doğal sonucu. ABD, daha önceki uygulamalarına bakıldığında Suriye'deki çatışmaya şaşılacak kadar mesafeli durdu ve hatta kimyasal silah kullanımı gibi bir durumda bile müdahaleden kaçındı. Hemen arkasından gelen İran'la yakınlaşma sinyalleri ise kimi çevreler için vatana ihanet ile eş değer bir suç. Oysa Obama, Orta Doğu gibi bir bölgede, çatışmacı politikalar yerine Rusya gibi küresel, İran gibi bölgesel güçlerle müzakere ederek çıkış yolunu arıyor. Çünkü eldeki kaynaklar her yerde herkesle çatışmayı sürdürmeye müsait değil.
Cumhuriyetçilerin tam bu noktada, bütçe kaynaklarını rehin alarak Obama'nın sağlık reformunu vurmaya çalışmaları şaşırtıcı değil. Üstelik Ekim'in ikinci yarısında borç tavanı tartışmaları da geliyor. Sağlık reformu çekilmezse her şeyi bloke edecekleri tehdidini de savuruyorlar, böylelikle ABD borçlarını ödeyemez hale gelecek. Reformu geri çekmek ise Obama açısından teslim olmak anlamına geliyor.
Cumhuriyetçiler elindeki son varlığını savunan zavallılardan değiller, dünyanın en güçlü ve zengin gruplarından bahsediyoruz. Görüldüğü kadarıyla kaçak katı yıkmaktansa bütün evi yakmayı tercih etmeye de hazırlar. Bu salt ABD'nin krizi değil, dünya sathında büyük bir dalgalanmanın başlayacağı anlamına geliyor. İlginç zamanlardayız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.