Kavga Kültürü ve Bayram!

A -
A +

Bayram günlerinde huzur, sağlık, mutluluk dileyen mesajları okudukça içim umutla doluyor. Herkes birbirine en güzel duygularını, en iyi dileklerini aktarıyor ya, ben de "ne güzel" diye düşünüp, kısa bir kaç gün için bile olsa, "sanırım aslında işler o kadar da kötü değil, karamsar olmamak lazım" duygusuna kapılıyorum.

Sonra aniden kısacık dakikalar içerisinde hayatın gerçekleri önüme dökülüveriyor. Sosyal medyada başlamış olan bir linç kampanyasına rast geliyorum; bir gazetenin 3. sayfasından aktarılan şiddet ve delilik haberlerine takılıyorum; birbirine hakaret eden insanları işitiyor; internette sırf bir kavgaya dahil olmak için ikinci kattan aşağıya atlayan bir insanın görüntüsünü izliyorum. Ortalığı allak bullak etme konusunda üzerimize toplum tanımam desem abartı olmaz. Kavga, sanki oracıkta kapımızın önünde duruyor, üstelik kapımız da hep ardına kadar açık. Nefes alır gibi dövüşüyoruz; birbirimizi kırıp döküyoruz.
Tekrar edilen davranışların karakterimiz haline geldiği söylenir ya, bizde de o hesap. Ailemizden mahallemize, işyerlerimizden  okullarımıza, sokaklarımıza taşan bir karakter halini almış durumda kavgacılığımız. Üstelik "aman durun siz kardeşsiniz" diyenlere de deli, korkak ya da saf muamelesi yapıyoruz. En fazla bağırıp çağıranın, en fazla küfür edenin, en fazla yumruk sallayanın makbul olduğu yeni bir toplumsal etik kodu üretiyoruz.
Ortam kavga üzerinden şekillendiği andan itibaren, düzeyli tartışma kültürü de devreden çıkıyor ister istemez. Eleştiri, düşünsel katkı ve sohbet terk-i diyar ediyor sosyal ortamlarımızı. Bir yandan siyaset, diğer yandan kimliklerimiz, öte yandan beklentilerimiz, hayallerimiz; hepsi birer fay hattına dönüşüyor. Salladıkça sallıyor yuvalarımızı. Çatı başımıza çökene kadar da böyle gidecek gibi sanki. Körleşmesine bir yumruk savaşında görüş mesafemizi kaybetmiş durumdayız.
Türkiye maalesef birlikte düşünme, beraberce umut etme alışkanlığını iyice yitirmiş durumda. Herkesin ayrı bir kulvara doğru ayrışmaya başlaması hiç de hayra alamet değil. Aynı vatan toprağında ayrı dünyaların insanı olarak yaşamaya başladık. Üstelik bir "dünyalar savaşı" ortamına kapı açacak her türlü tahriki de şevkle benimsiyoruz. "Kavga olsun da çamurdan olsun" düşüncesi toplumsal dinamizm kaynağımız haline gelmiş bulunuyor.
Bir gün etnisitemiz, diğer gün mezhebimiz, bir gün aşiretimiz diğer gün sportif tercihimiz kavga vesilemiz olabiliyor. "Savaşçı" olarak bilinen kültürel niteliğimiz,  "kavgacı" kategorisine girmiş durumda. TV ekranlarından, gazete köşelerinden, miting meydanlarından pompalanan hoşgörüsüzlük ve nefret atmosferine birilerinin dur deme zamanı geldi. Bu böyle gitmez; bu kamyon devrilir.
Bir bayram gününde bu kadar karamsar bir tablo çizmek ne kadar doğru oldu bilemiyorum, lakin en güzel günümüzde bile "en kötüsünü nasıl bertaraf edebiliriz"in hesabını yapmanın doğru bir strateji olduğuna inanıyorum. Önümüzdeki bayramları da bayram gibi geçirebilmemiz için  oturup düşünmemiz gerekiyor. İnsanlar arasında düzgün iletişim kanallarını inşa etmek en az enerji nakil hatlarını, köprüleri, barajları inşa etmek kadar kıymetli. Emek vermek, mimarisini özenle kurgulamak gerekiyor.
Sevgi ve muhabbet bağlarının güçlenmesi, hayatın birbirimize yolladığımız mesajlardaki gibi pozitif şekillenmesi esas dileğimiz. Bayramınız kutlu olsun, tüm günleriniz bayram gibi olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.