ABD'nin stratejik küçülmesi ve Türkiye

A -
A +
"Daha az kaynakla daha çok netice" sloganı bugünlerde Washington'daki savunma ve dış siyaset mahfillerinde çok tutulmuş durumda. ABD, 14,5 trilyon doları bulan ve halen artmakta olan bir federal borç yüküyle karşı karşıya. Bu borç son on yılda hızla arttı. 11 Eylül hadisesi ülkeyi toplumsal ve kültürel bakımdan sarsmakla kalmadı; etkileri halen sürmekte olan bir ekonomik şoka da yol açtı. Yaşanan ekonomik krizler durumun vahametini artırdı ve bütçe çok daha kötü bir hale geldi. Vergi ve diğer kaynaklardan temin edilen kamu gelirinin büyük bölümü mecburen sosyal haklara harcanıyor. Savunma, dış politika, eğitim ve benzeri sahalara ayrılan değişken bütçenin çok küçük bir bölümü kamu gelirinden karşılanabiliyor. Bir başka ifade ile, Medicare (sağlık sigortası), sosyal sigorta ve borç faizi gibi kalemler vergi gelirleri ile finanse ediliyor. Geri kalan harcamalar ise borçla döndürülüyor. Eğer aranızda ABD'nin borç manzarasının Osmanlı İmparatorluğunun karşı karşıya kaldığı mali problemleri hatırlattığını düşünenler varsa, tarihin en şaşırtıcı trendlerinden birini görebiliyorsunuz demektir. Büyük ülke ve imparatorlukların çoğu, aşırı açılma ve mali disiplinsizlik tuzağına kaçınılmaz olarak düşmüşlerdir. Roma İmparatorluğu dahil o kadar çok devlet bu durumla karşılaşmıştır ki, ekonomi tarihinin şaşmaz bir kanunu devrededir sanırsınız. Eski Roma'nın büyük devlet adamı, filozof, akademisyen ve hukukçu Marcus Tullius Cicero çarpıcı ve etkileyici ifadesiyle bize şu dersi bırakmıştır: "Bütçe dengesi sağlanmalıdır. Kamu borcu azaltılmalıdır. Bürokrasinin kibrine çare bulunmalı ve yabancı ülkelere yapılan yardımlar azaltılmalıdır. Aksi halde Roma iflas edecektir." O zamandan bu yana maalesef büyük ülkelerin hiçbiri Roma'dan ders almamıştır: İktidar, bütçenin etrafında oluşur ve nihayetinde ona bağımlıdır. Washington'da süren dar görüşlü ve esasen bencillikten öteye gitmeyen bütçe tartışmaları sadece siyaseten gerçekleşmesi kolay kesintiler üzerine odaklanır. ABD zaten Irak'tan çıkmayı, Afganistan'ı da yakında terk etmeyi planlıyor. ABD Kongresi muhtemelen savunma ve dışişleri bütçelerini kısmak için büyük baskı yapacak. Sosyal sigorta ve Medicare konusunda şiddetli tartışmalar yaşanması muhtemel. Birkaç sene daha böyle oyalanarak geçer. Belki işin şurasından burasından biraz kesinti yapılır, bazı güç değişiklikler sağlanır. Amerikalı siyasetçiler, kendilerini seçtirecek eyalet veya bölgelere gönderilen yığınla parayı ve beyliklerini korumak için mücadele ederler. Nihayetinde bunların zararı ülkeye olur. Ortada ne milli bir vizyon var ne de tablonun tamamı konusunda üzerinde ciddi ciddi kafa yorulmuş alternatif bakış açıları... Tüm bu ortamda kesin olan bir şey var, o da Amerikan dış politikasının stratejik bir küçülme yaşayacağı. Paranız yoksa yurt dışında büyük risklere girmezsiniz. Özellikle Irak ve Afganistan'da güç boşlukları ortaya çıkarması muhtemel bu durum, Türkiye ve bölge açısından önemli sonuçlar doğurabilir. ABD'nin İsrail'e sağladığı pahalı ve stratejik açıdan karmaşık desteği kesmesi ihtimal dahilinde görünmüyor. Başta Mısır olmak üzere bölgedeki olaylar Camp David anlaşmalarını yavaş yavaş fakat son derece kaygan bir zemine itiyor. Ama ABD'nin Camp David'den vazgeçmesi de muhtemel değil. ABD muhtemelen NATO ile Avrupa ve Orta Doğudaki diğer ittifaklarından çekilmeyecek, ama bu projelerin bir kısmının finansmanı konusunda mutlaka daha eli sıkı davranacak. ABD'nin dış siyasetine önümüzdeki dönemde de iç siyaset ve para hesabı yön vermeye devam edecek. ABD'nin dış siyasetinde bazen en önemli etken iç siyasettir, hatta bu çerçevedeki dar siyasi menfaatlerdir. Dış dünyanın anlaması hayli güç bir durumdur bu. Şimdi bunun üzerine bir de ciddi bütçe kesintileri eklenecek. "Daha az kaynakla daha çok netice" sloganı bugünlerde Washington'daki savunma ve dış siyaset mahfillerinde çok tutulmuş durumda. "Daha az kaynakla daha az netice" dersek mevcut durumu daha gerçekçi yansıtan bir ifade yakalamış oluruz. Sözünü ettiğimiz bu "stratejik küçülme" sürecinin nereye kadar varacağını kestirmek güç. Ama ufak bir hadiseden söz etmiyoruz ve bu duruma gerek ABD'nin gerek dünyanın hazırlıklı olmasında yarar var.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.