Bombaların hedefi

A -
A +

İsrail'de insan kasabı Şaron, ABD'de babasının oğlu Bush'un iktidarları, dünyaya rahat vermeyeceğe benziyor. Zira, her ikisi de seçilmeden önce, atak politika izleyeceklerini söylemiş, seleflerini bu yüzden eleştirmişlerdi. Clinton yönetimi, nispeten ılımlı idi. Oğul Bush, göreve gelir gelmez, babasının bıraktığı yerden başladı. İngilizlerle birlikte Bağdat'ı bombaladı. Dünyanın jandarmalığını tek başına elinde tutan süper bir güç için bahane her an hazırdır. Saddam, BM denetçilerini sınır dışı etti der. Keşif amaçlı uçaklarımıza taciz ateşi açtı der. BM'nin ambargo kararına uymuyor der. Kitle imha silahları yapımına devam ediyor der... Dünyanın neresinde olursa olsun, Saddam gibiler iktidarlarda bulunduğu müddetçe, bu tür bahaneler eksik olmayacaktır! İsrail, Bağdat'ın bombalanmasına karşı imiş gibi gözükse de, gerçekte bu eylem İsrail ve özellikle İsrail'in yeni yönetimine cüret kazandırmak için yapılmıştır. ABD yönetimleri, bir taşla birkaç kuş vurmayı itiyat haline getirmişlerdir. Büyük devlet olmanın gereklerinden birisi de budur. Clinton yönetimi, İsraillilerle Filistinliler arasında kalıcı bir barışa çok çaba sarfetti. İsteseydi, çok zor olan bu barışı temin edebilirdi. Tabii bu barışta Türkiye'yi de yanına almak ve ortaya, her iki tarafça kabul edilebilir şartlar koymak şartıyla. ABD, İsrail'in yanında gözükerek, Filistinlilere kabul edemeyecekleri şartlar öne sürdü ve tabiatıyla barış sağlanamadı. İsrail'de seçimler yapıldı, ılımlılar gitti, radikaller iktidar oldu. Yeni hedef, masada temin edilemeyen barışı, namlunun ucu ile sağlamaktır! Daha açık bir ifade ile, Filistinliler sıkıştırılarak, İsrail'in istediği şekildeki bir barışa zorlanacaktır. Türkiye, bölgenin en güçlü ve denge unsuru devleti olmasına rağmen, bile bile görmezlikten gelinmektedir. Hem İsrail-Filistin barışında, hem de ABD'nin Irak politikalarında. Körfez savaşı ile Türkiye'nin kayıpları haddinden fazla olup, söz verilmiş olmasına rağmen, telafi edilmemiştir. Boru hattı kapanmış, bölgedeki ticaretimiz sıfırlanmıştır. Bu hal, netameli bu bölgemizde cereyan eden anarşi ve terörü teşvik etmiş; Türkiye'nin maddi ve manevi kayıpları, telafisi imkansız boyutlara ulaşmıştır. Dünyanın belli başlı devletleri ve bölgesindeki komşuları, BM'nin Irak'a uygulamak istediği ambargoyu çoktan delmişlerdi. Türkiye, bu cüreti de gösteremedi ve senelerce Irak kapısını kapalı tuttu. Daha yeni, Bağdat'a büyükelçi atadık. İşadamlarımız ve milletvekillerimiz Bağdat'a giderek, durum tespiti yapıp, iş ve ticaret imkanlarını araştırdıkları bir zamanda bombalar yağmaya başladı! Ürdün, başından beri ambargo tanımadı, Fransa ve Çin hakeza! Senelerdir Irak pazarını ellerinde tutuyorlar. Türkiye de devreye girmek isteyince, hedeflenen birkaç kuştan birisi oluveriyor! Boşuna denmemiş; büyük devletlerle dostluk ayı ile yatmaya benzer. Dolayısıyla uyumamayı gerektirir diye! Böyle dostlar düşman başına diyeceğiz amma!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.