Bürokrasi rüşvet batağında

A -
A +

TESEV'in yapmış olduğu anket, cemiyet olarak ne denli bir rüşvet batağına saplandığımızı bütün çıplaklığı ile gözler önüne serdi. İşin en vahim tarafı; dün bir hastalık ve cemiyeti kemiren bela olarak addedilen rüşvet, bugün normal bir hal olarak görülmekte ve gitgide, cemiyetin bütün fert ve şubelerini ahtapot gibi sarmaktadır. Ankette rüşvet birinciliğini elinde tutan polisin bu dehşetengiz haline, büyük bir şehrimizin polis müdürünün getirdiği izah, insanın kanını dondurmaya kafi. Siz diyor, polisimizin hangi şartlar ve zorluklar altında çalıştığını biliyor musunuz?! Demek ki, bu polis müdürümüze göre, ekonomik krizler altında inim inim inleyen, ağır ve zor şarlarda yaşayan vatandaşlarımız, rüşveti gönül rahatlığı ile alıp verebilirler. Suçüstü yakalanıp, polise teslim edildiklerinde; polisçe haklarında herhangi bir kanuni takibat yapılmaz. Yapılamaz, zira; polis de aynı eylemle bunlarla işbirlikçi!.. Yapılan araştırmada; rüşvetin bürokrasideki yaygınlığı yüzde 60'ların, hatta yüzde 70'lerin üzerinde olmak üzere; trafik polisleri, gümrüklerdeki görevliler, vergi ve tapu daireleri en başta geliyor. İşin temelinde yatan ahlak zaafiyeti vatandaşın yetişme ve dolayısıyla ruh halinden mi yansıyor; bürokrasinin zorluğundan ve bürokratın arsızlığından mı? Alan da veren de razı olduğuna göre, her iki kesimden müştereken mi? İçişleri Bakanı sayın Sadettin Tantan, yolsuzluklarla mücadele için çırpınıyor. Bu zorlu ve şerefli uğraşta nasıl tek başına kaldığını; her el attığı işte ancak bir yerlere kadar gidebildiğini, kendisi de toplum da ibretle görüyor ve izliyor! Korkarız; bütün bu gayretler, bataklıkta sivrisinek avlamaktan öteye gidemeyecek. Geçen gün de, iktidar ortaklarından bir siyasi partimizin lideri, altında kaldıkları çöken ekonomi karşısında; krizin sebebi biz değiliz, hangi siyasi parti iktidarda olursa olsun, bu tür krizler kaçınılmazdır. Zira, hastalık sistemin yapısındadır. Yapısal, köklü değişiklikler, radikal reformlar yapılmadığı müddetçe bu tür krizleri yaşamak zorundayız, dedi. O halde, adama sormazlar mı; önceki iktidarların halini gördün, aynı şeyi yapacaktıysan, ne diye onları alaşağı edip iktidar oldun? Millete vaadin bu muydu? Millet sizi, krizde yarışasınız diye mi seçti? Bahsini ettiğiniz sistemi değiştirmek için elinizi kolunuzu tutan mı var? Polis müdürünün rüşvete gerekçesi ile siyasetçinin kriz gerekçesi aynı aymazlığın ve milleti yok sayıp, ona saygısızlığın dik alasıdır. Neylersiniz ki, bu polis müdürü de, bu tür siyasetçi de bu toplumda revaçta olup, iş başındadır. Üstelik, alternatifleri de yok! Açlık sınırına getirdiğiniz milletin sokağa dökülmesi an meselesidir. Bizden söylemesi!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.