Krizle yaşamak

A -
A +

Türkiye'mizdeki yaşanılanlara, cereyan etmekte olan olaylara ve olup bitenlere bakınca; insan, ister istemez, ne talihsiz milletmişiz demeden edemiyor! Bir millet, 150 sene boyunca kaht-ı ricali (adam kıtlığı) yaşar mı? Yaşarsa ne olur? Ve, niçin yaşar? Elbette bir büyük günahımız var ki, bu musibet ile; yani adam kıtlığı ile yaşamak zorundayız! Devlet kumaşından yoksun idareciler eliyle ne günlere geldiğimiz ve neleri yaşadığımız herkesin malumu. Peki; bu eğitim sistemi adam yetiştirmediğine göre, aynı sistemde, seneler senesi bu ısrar niye? Şu milletin talihsizliğine bakın ki, çeyrek asırdır, bir yanda yüksek enflasyonun altında inim inim inlerken, diğer yanda oluk gibi kanın aktığı ve on binlerce insanın öldüğü, bir büyük terör belasıyla boğuştu. Seçimlerden hemen evvel, terörist başı yakalandı. Seçim sonuçları da, bu yakalanmaya göre tecelli ederek, bu günkü üçlü koalisyon hükümeti kuruldu. Pahalılıktan ve terörden bıkan ve ömrünün büyük kısmını bu belalarla geçiren millet, bunlardan kurtulurum ümidiyle yeni hükümete bel bağladı. Hükümet de işin şuurunda olarak, bu yönde program yapıp tatbik mevkiine koydu. IMF ile iş birliği yaparak acı reçeteyi millete sundu. Ekonomiyi IMF'ye teslim etmek, sayın İlhan Kesici'nin benzetişiyle; hastayı oksijen çadırına almak demek!.. Yani; kriz ekonomisi uygulaması.. 14 aydır millet, canından bezercesine bu kriz ekonomisini yaşıyor. İşsiz güçsüz, aç, biilaç kalmak pahasına yaşıyor. Tabii; bir, iki, bilemediniz üç senede, bu tünelin içinden çıkıp, büsbütün kurtulacağız ümidiyle, bütün bu sıkıntılara katlanıyor. Ama, gelin görün ki, krizi bile bu millete çok gören; krizin içinden piyasaları çıldırtan krizlere yol açan, imkan veren idareciler, başımızdan eksik olmuyor! MGK toplantısında, Cumhuriyet tarihimizde görülmedik, duyulmadık bir olay yaşanıyor! Başbakan, toplantıyı terk ediyor ve soluğu basın mensuplarının karşısında alarak, açıyor ağzını yumuyor gözünü! Cumhurbaşkanı'nı bir yandan krize sebep olmakla suçlarken, diğer yandan kendisinin yangına körükle gittiğini düşünmüyor, düşünemiyor! Ve; asıl çıldırtan krize yol açtığını hesap edemiyor! Ben, yine millete dönmek istiyorum. Bu, yöneticileri bu millet seçerek başımıza geçirdi. Hiç birisi de, öyle gökten zembille inmiş değil. Bal gibi bunları seçip, yönetime getiren bizden başkası değil. Bakınız; yağmur bile yağmıyor. Böyle kurak bir kış görenimiz var mı? Keban ki, Doğu'nun iklimini değiştiren derya iken, neredeyse kurudu! Milletçe kendimize dönüp istiğfar etmekten gayrı çare göremiyorum!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.