Çamlıca'da Yatan Sır ve Çamlıca Câmiî

A -
A +

Çamlıca, kadim İstanbul'u ve eskilerin "Nehr-i Azîz" dedikleri Boğaziçi'ni seyretmek için en sık ziyâret edilen mekânlardan birisi... Doğrusu; yüzünüzü, kıvrıla kıvrıla akan Boğaz'a dönüp dumanı tüten sohbete, demli bir bardak çayla eşlik etmenin günün tüm yorgunluğunu alıp götüreceği inkâr edilemez.

İstanbul'u seyredebilmek için son derece elverişli olan bu tepe; yüzyıllar boyu nice şâirin şiirlerine, yazarın romanlarına, ressamın tabloları ile gravürlerine ilham vermiştir. Günümüzde de İstanbulluların akınına uğrayan bu şirin yer, hepimizin gözünün önünde bulunmasına rağmen çoğumuzun farkına varamadığı bir sır taşımaktadır bağrında. İşte o sır; tepedeki iki servi ağacının arasında yatmaktadır.

Yahyâ Kemâl'in "İstanbul'un fethini gören Üsküdar" diye bayraklaştırdığı kutlu belde, Fâtih henüz İstanbul'un surlarını aşmadan çok önce Türk varlığıyla tanışmıştı. Fetihten yaklaşık bir asır önce Orhan Gazi döneminde, Bizans'ı gözetlemek üzere Üsküdar sırtlarında yer alan tepeye yerleşen Âhi şeyhlerinden Çamlıca Baba, buraya ismini vermiştir. Reşad Ekrem Koçu, Çamlıca Baba'nın tepede kurduğu tekkeden bahsederken Mehmed Nermi Haskan ise; Osmanlı Devleti'ni yıkılmaktan kurtaran Çelebi Sultan Mehmed'in, şeyhi İvaz Fakih'e, iki Çamlıca arasını temlik ettiğini yazmaktadır. İşte günümüzde mesire alanı olan Çamlıca'daki Osmanlı Kahvehânesi'nin hemen yanı başında yer alan servi ağaçlarının arasında; sultanın şeyhi İvaz Fakih yatmaktadır.

İvaz Fakih'in türbesi meraklı gözler tarafından kolayca görülebilecektir. Fakat aynı yerde bulunan ve meşhur seyyâhımız Evliyâ Çelebi'nin de Seyâhatname'sinde zikrettiği tekke, ne yazık ki kısa bir süre sonra ortadan kalkmıştır.

Önümüzdeki yıl açılması plânlanan Çamlıca Câmiî, kısmen bu tekkenin yerini tutacaktır. İstanbul Boğazı'na hâkim bir noktada yapımı devam eden câminin minâreleri Boğaz'dan görünmeye, silüeti oluşmaya başlamıştır. İyi bir peyzaj düzenlemesi yapılması şartıyla mâbedin Çamlıca ile birbirini tamamlayacağına kuşku bulunmamaktadır. Oluşturulacak park ve seyir terası vasıtasıyla tâ Rumeli Hisarı'na kadar Boğaziçi'nin, 262 rakımlı bu tepeden daha iyi temâşa edilmesi mümkün hâle gelecektir. Bu işi başarıyla tamamlayabilmek içinse, Çamlıca'yı İstanbul'un sosyal hayâtına kazandıran Sultan II. Mahmûd'dan bile daha gayretli olmak gerekmektedir.

Yaptığı reformlar ile devletin çehresini değiştiren pâdişâh, Çamlıca'yı, buraya şiir yazacak kadar çok sevmiştir. Zaten hastalığının son demlerinde kız kardeşinin Çamlıca'daki sarayına gitmek istemiş ve gözlerini dünyâya burada yummuştur. Sultan II. Mahmûd'un ardından Batı kültürüne daha çok açılan Osmanlı münevveri de Çamlıca'yı eserlerinde sıklıkla işlemişlerdir. Özellikle İstanbul'u ziyâret eden yabancı seyyâhlar, Çamlıca'ya çıkıp Boğaziçi'ni ve İstanbul'u seyretmeden seyâhatnamelerini tamamlamamışlardır...

Çamlıca denilir de; Yusuf İzzeddin Efendi'nin köşküne değinilmeden geçilir mi hiç? Osmanlı tahtının vârisi iken tartışmalı bir şekilde 1916 yılında hayâtını kaybeden şehzâdenin Çamlıca'da bulunan köşkü, günümüzde harap bir durumda bulunmaktadır. Son yıllarda târihimize ve târihî eserlerimize sahip çıkmada gösterilen hassasiyet adına yetkililere teşekkürü borç biliriz. Fakat bunu daha ileri seviyeye taşıyabilmek için mîmârî ve peyzajda da büyük bir sıçrama yapmak ve "kültür hamlesi" başlatmak zorundayız. Bu yüzden imparatorluk kültürünü sinesinde barındıran bu tür eserlere, geçmişimizle barışmak adına sahip çıkmalıyız. Şehzâde Abdulmecid Efendi'nin Nakkaştepe'de bulunan konağı bu noktada Yusuf İzzeddin Efendi'nin köşkü için de güzel bir örnek olabilir.

Yirminci yüzyıla damgasını vuran iki büyük şâirimizin dizeleriyle bitirelim. Sultanü'ş Şuarâ Necip Fâzıl; Cânım İstanbul şiirinde:

Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği

derken yüreği İstanbul sevdasıyla atan Yahyâ Kemâl Çamlıca'dan baktığı İstanbul'a hasret makamında şu dizeleri yazar:

Sana dün bir tepeden baktım azîz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sâde bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

hasanerenulu@gmail.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.