Bu nasıl seyirci?

A -
A +

Beşiktaş tribünlerini anlamak mümkün değil. Bıraksanız 20 bin teknik direktör olacak bir anda sahada... Hepsi Christoph Daum'un yerine koymuş kendini. Öfkelerine de diyecek yok. Takım kuruyorlar, oyunu idare ediyorlar, penaltıcı tayin ediyor, beğenmediler mi topun başındaki adamı ıslıklayarak oyundan düşürüyorlar. Kısacası "Beşiktaş'ı seviyorum" derken, Beşiktaş'ı boğazlıyorlar... Böyle taraftarlık olmaz olsun. Ahmet Dursun'un yerinde kim olursa olsun, o duygular içinde, o atmosferde, o penaltıyı atamazdı. O bakımdan dün bütün sempatimi, hoşgörümü ve sevgimi Ahmet Dursun'dan yana kullandım. Christoph Daum da benim gibi düşünmüş olmalı ki, moralman çökmüş golcüsünü kazanmak için maçın sonuna kadar oyundan tuttu. Bravo Christoph... İki takım da futbolun savunma yönünü düşünmeden daha çok hücuma dönük bir futbol ortaya koydu. Bu tabloda daha aktif görünen Beşiktaş'tı. Çünkü sahaya 4-4-2 düzeninde çıkan siyah-beyazlı takım oyunun başlamasıyla birlikte Karhan'ı da orta sahaya çekerek maça ağırlığını koydu. Özellikle Ayhan, Nihat ve ileriye dönük oynayan Karhan'ın gayretleriyle İstanbulspor'a karşı kolay baskı kurdu. Buna maçın hemen başında gelen Nouma'nın golü de eklenince, Kartal büyük bir avantaj ve moral yakalamış oldu. İşte bu moralle hücumda daha da cesaretlenen siyah-beyazlı ekibin bir zaafı ortaya çıktı. İstanbulspor'un kazanıp Saido ile yönlendirdiği toplarla kontratak yiyen Beşiktaş, 5 kişiyle hücuma çıktığı bir anda, rakibe kolay pozisyonlar verip savunma zaafı yaşadı. Ancak uzun bir dönemden sonra forma bulan ve o istikrarını koruyan Selami ile olumlu bir savunma düzeni oluşturan Ali Eren, yerinde müdahaleleri ile İstanbulspor'un bütün gayretlerini boşa çıkardı. Organize ataklarla Beşiktaş'ı mağlup edemeyen sarı-siyahlı ekip, umudunu ölü toplara bağlamıştı. Korner ve serbest vuruşlarda Petkov'un kullandığı topları, geriden gelen Bekir kafa ile gol yapmaya çalıştı. İstanbulspor iki pozisyonda da Bekir'le bu planını rahatça uygularken Beşiktaş hiç bir önlem alamadı. Nitekim bu anda da iş, birinde kaleci Fevzi'ye, birinde de direklere düştü. Rakip atakları bu şekilde savuşturan Beşiktaş'ın aslında çok özel bir adamı vardı. Şut becerisi yüksek olan Nihat'tı bu oyuncu. Nedense bu harika çocuk, o güzel özelliğini maç içinde bir defa kullandı. Onda da Beşiktaş'a ikinci golünü kazandırdı. Bence Beşiktaş'ın geleceğini arayan Daum, Nihat'ın bu özelliğine ağırlık vermeli, ona daha çok şut attırmalı. Maçın hakemi Mutlu Çelik, dün iki kritik poziszyonda karar verdi. Bunların birisi İstanbulspor aleyhine verilen penaltıydı. Ayhan'ın topuk pasında o kadar kısa mesafede geriye atılan bir topa Recep gibi bir futbolcunun elle oynamasını fizik kurallarına aykırı buluyorum. O olsa olsa çarpmadır ve penaltı değildir. Benim tribünden görebildiğim bu. Diğer olay da Zdravkov'un Ahmet Dursun'u düşürmesinde gösterdiği sarı karttı. Emrah'ın geride olduğunu düşünerek bu kararı vermiş olması bence doğruydu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.