Demirel örneği ve AK Partinin seçim hazırlığı

A -
A +

Kısa bir tarihi yolculukla başlayalım . Münferit gibi görülen olayların ardından karanlık yıllar başladı.  Medyanın Akbulut fıkralarını peş peşe servis etmesinin ardından Mesut Yılmaz'ın ANAP liderliği ve ardından muazzam yıkımlar.

Kritik bir dönem de 20 Ekim 1991 seçimleriydi. S. Demirel'in muhteşem seçim vaatleri hafızalara kazındı:
> Ekonomiyi düze çıkarmak için sadece 500 gün
> Herkese iki anahtar
> Kim ne verirse 5 fazlası
> Emeklilik yaşını indirme
> Camdan karakollar
Nitekim Demirel iktidar oldu. Camdan karakollar değil ama faili meçhul cinayetler başlar. Devletin üst kademesinde darbe dönemlerinde bile görülmeyecek ölümler yaşandı. Çoğu açık cinayetti ama kaza görünümlü ölümler de gördük.
Ekonomi ise daha vahimdi. İki anahtar vaadi eldeki anahtarı da kaybettirdi vatandaşa. 94 krizi ile başlayan süreçte ülke resmen soyuldu. Soygunların örtüsü 28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağı ile örtüldü. Ve büyük çöküş...2001 krizi geldi.
Eski kuşaklar seçim dönemlerini devletin kasasından para dağıtımı olarak hatırlar. Adına "seçim ekonomisi" denilen bu yöntemle devletin kesesinin ağzı açılır ve vatandaşa adeta suni bir bahar yaşatılırdı. Seçim sonrası ise fatura katlı şekilde ödenir tabii.
Neyse fazla uzatmayalım.
AK Parti iktidarı ile bu seçim ekonomisi tabiri unutuldu gitti. Son on yılda yapılan hiçbir seçim döneminde devletin kesesinden popülist ekonomiye geçit verilmedi. 2005-2012 yılları arasında bütçede 200 milyar lira faiz dışı fazla verildi. Kesenin ağzı seçimlerde hiç açılmadı yani.
Ve bu nedenle olacak ki Ak Parti seçim sonralarında da vatandaşa ek fatura yüklemedi. Ve her seçimde oy oranını artırdı.
Fakat bu seçim farklı
Yani önümüzdeki bir yıl içerisinde yapılacak üç büyük seçimde Ak Parti'nin çok farklı bir seçim strateji uygulayacağı ortaya çıktı.
Orta Vadeli Program seçim sürecinde ekonomi politikasının yönünü veriyor. Devlet kesenin ağzını açmayacak; hatta daha da kısacak. Önümüzdeki üç yılda merkezi bütçede faiz dışında 117 milyar lira fazla olacak. Yani geçmiş 8 yılda verilen fazlanın yarısından daha fazla önümüzdeki 3 yılda tasarruf edilecek.
Ama benim aklımı kurcalayan devletin kesenin ağzını hiç açmaması değil; mesele şu ki Ak Parti tarihi öneme sahip bu seçim döneminde ailelerin de tüketimini kısacak. Nasıl mı?
OVP açıklanınca iki nokta çok dikkat çekti:
> Kredi kartı üzerinden tüketime ani fren yapılıyor. Kart limitleri gelirlere göre belirlenecek. Kredi kartı ile taksitli alışverişler sınırlanacak.
> Bir diğer sınırlama ise banka kredisi ile yapılan daha büyük ölçekli mal alış-verişlerine getirilecek sınırlama. Tüketici finansman şirketleri sınırlanırken aynı zamanda bireyin de istediği gibi kredi kullanamayacağı, taksit belirleyemeyeceği anlaşılıyor.
Kısaca Ak Parti bu seçimlere sadece devletin bütçesini disiplin ederek değil, hanehalkının bütçesini de kısarak girecek.
Hadi hayırlısı bakalım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.