Gizli devletçilik 10 yıldır yükseliyor

A -
A +

Rahmetli Turgut Özal'ı yıllarca anlamamışlardı. Oysa bizim nesil Özal ruhu ile hayata başlama bahtına erişmişti.

92 yılında İ.Ü. İktisat Fakültesinden ayrıldığımda memur ve bankacı olmama kararını vermiştim. 80'li yıllar bize Dünyaya açılan bir ülke anlayışını aşılamıştı.
Yanlış yaptığımı 2002'den sonra anladım. Son 10 yılda en fazla kazanan çalışan kesim bu iki sektörden çıktı. Bankacıların ve memurların maaşı reel olarak en yükseğe çıktı. Hem de özel sektör maaşlarının reel olarak gerilediği dönemde bu artışlar yaşandı.
Elbette maaş farkının açılması çalışanların sorunu değildir. Verilen maaş artışlarını istemeyiz mi diyecekler. Bu sonuç ekonomik bir politikanın ürünüdür. Son on yılda özel sektörde yüzde 15 civarı azalan reel ücretler kamuda yüzde 30 artmıştır.
Bütçede personel giderleri on yılda yüzde 230 artarak 100 milyar lirayı çoktan aştı. Kamuda her altı ayda bir maaş artışları devam ederken özel sektörde hala 2008-09 krizinde kaybedilen maaşlar telafi edilmeye çalışılıyor. Birçok işyerinde kamuda 6 ayda bir yapılan maaş pazarlığı 2-3 yılda bir yapılabiliyor.
Türkiye ekonomisini analiz etmeye ve geleceğini öğrenmeye çalışanlar açısından sadece bu iki kritere bakın. Kim kazanıyor kim kaybediyor? Devlette ve bankalarda çalışan kazanıyor, özel sektörde çalışan kaybediyor. Türkiye'de kazanan bir kesim daha var. Emekli olanlar ve çalışmayanlar da kazanıyor.
Bir başka ayrıntı da şu: Özel sektörde çalışanlar sadece ücretlerini kaybetmiyorlar aynı zamanda günde 5 kişi iş kazası ile canını da kaybediyor. İş kazası en yüksek ülkelerden biri de Türkiye.
Bu konuyu değişik platformlarda çok kez dile getirdim. Açık açık bir kez daha tekrarlamam gerekiyor: Mesele kamuda çalışanların haklarının ellerinden alınması değildir. Mesele uçurumun açılmaması ve çalışma barışının sağlanması için ortak nokta bulunmasıdır.
Ülkemizde sendikacılık sistemi de maalesef hala etkinliğini kamu vasıtası ile yürütüyor. Mesela THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu "THY sektörde rakiplerinin 3-4 katı maaş ve sosyal imkanlar veriyor ama sendika hala sadece bizde örgütlü" diyor.
Sorun keşke sadece ücret uçurumu kadar basit olsa. Kamu kesimi çalışma şartlarının Cumhuriyet kuruluşundan bu yana bir imtiyaz haline getirilmiş olması ve son on yılda bu imtiyazın maddi olarak zirveye taşınması da düşünülmelidir. Bir tarafta 657 sistemi ile özgürlüklerin önüne set çekilirken, diğer yanda vatandaşa üstten bakan bir yapının yani Ankara bürokrasisinin ölümüne çalışanlardan ayrıştırılması tezatlık oluşturuyor.
Türkiye devletçilik ve darbecilik yapısını özgürlük ve refaha dönüştürecekse bunu tüm toplumu barıştırarak gerçekleştirmelidir. Yani tüm imtiyazları kaldırarak
Artık bu ülkede kazananlar kadar çalışanların da bir olması gerekiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.