Şirket işkenceleri!

A -
A +
Eskiden zindan işkencecileri vardı. Pek zeki değillerdi. Verilen emri sorgulamazlardı, ne denilirse yaparlardı. Zaten cellatlık gibi bir iş görüyorlardı. Ve mutlak yönetimleri, padişahlıkları, krallıkları o işkencecilerin namları bitirdi.
Halk isyan etti.
Sonra demokrasi geldi. Devletler güçlendi ve devletçilik gelişti. Kamu bir imtiyaz oldu. O imtiyazı elinde güç olarak kullananların başında kamu güvenlik güçleri geldi.
Hatırlarım Özallı yılları. Medyada sürekli polis işkencesinden bahsedilirdi. Nitekim Özal'ı yıkan seçimde Demirel'in şeffaf karakol vaadi etkiliydi. Polis işkencesi Özal'ın baş edemediği ve seçim kaybedişinin bir nedeniydi.
Gelelim bugüne.
Artık ne zindan işkencecileri ne de doğru dürüst polis işkencesi kaldı. Ama yeni bir işkence benzeri sektör oluştu: Sermaye işkencesi veya şirket işkencecileri ortaya çıktı.
Bankaları biliyorsunuz artık. Söze bile gerek yok. Zaten yeni tüketici yasası ağırlıklı olarak o çok zeki bankacıları frenlemek üzerine kurulmuş. Yasa şu an Meclis'te.
İyi ama yetecek mi?
Mesela telefon sektörü şikâyetlerde ikinci sırada ve gözden kaçmış durumda. Sürekli gelen her türlü mesajlar 24 saat sizi taciz edebiliyor. Hadi sizi geçtik; yaşı tutmadığı için aile büyüklerinin küçük çocuklarına aldığı telefonlara dahi giden cinsel mesajları ne yapacağız.
Dün haberini verdik. Mal veya ürün alıyorsunuz ama şikâyetinizi iletmek bile (çağrı merkezleri) ücretli. Size gelen telefonlar ve mesajlar var ama siz geri arayamıyorsunuz. İstemiyorum bile diyemiyorsunuz. Mahkûmsunuz yani...
Fiyatı belli olmayan telefonlar ile kampanyalar ayrı bir dert. Meğerse ücreti özelmiş ve çok yüksekmiş ama siz sıradan numara sanıyorsunuz. İlk arayan 50 kişi kazanacak diyorlar ama arayan herkes kaybediyor; vatandaşlar sürekli aldatılıyor.
Bir hizmet alıyorsunuz ama hizmeti kapatamıyorsunuz. Kurulum teçhizatını kapınıza getirenler hizmetten ayrılırken sizi kapılarına istiyorlar. Hatta aradan yıllar geçiyor ama "efendim 2013 yılındayız ama 2009 yılından faturanız varmış" diyebiliyorlar. Hizmeti kapatmışsınız ama yıllar sonra size borç gönderebiliyorlar. Olmadı tahsilatçı hukuk büroları ile tehditvari bir tarzla "ödeyin yoksa icra ve avukatlık masrafları ile çoook yüksek alırız sizden" diyebiliyorlar.
Hukuku silah gibi veya tehdit gibi kullanabiliyorlar sıradan sade vatandaşlara karşı.
Özellikle özelleşen tekelci eski kamu şirketlerinin yerini alan yeni özel şirketler ayrı bir dert. Fatura ödenmedi mi; üç günde elektriksiz kalabiliyorsunuz. Karanlıktan kurtulmak için bu sefer de yüksek ücretler istenebiliyor. Ama kopan elektrik kablolarını masraf diye tamir etmeyen o şirketlerin ihmali sonucu küçücük çocuklar çırpına çırpına can verebiliyor.
Özetle işkence sürüyor, sadece şekil değiştirdi. Ve her işkence türü bir yönetim biçiminin de sonunu getirdi. Amerika'da iki yıl önce halk sokağa "şirketlerin refahına son" diyerek dökülmüştü.
Umarım anlamışsınızdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.