Riski severim

A -
A +

>>> Herkes kendi takımı hakkında konuşsun Ben her hocaya, her oyuncuya saygı duyarım. Ancak bir takımı çalıştıran teknik direktör benim takımım hakkında yorum yapamaz, bu saygısızlıktır, buna izin vermem. Ben yorum yaparsam Erciyes'le ilgili yaparım. Televizyona çok çıkmakla bazı şeyler olmaz. Hâlâ Galatasaray'dan ayrılışı konuşulan Bülent Korkmaz "100 küsur Avrupa kupası maçı, bir o kadar da milli maç oynadım ama Galatasaray kulübünden bir plaket bile almadım. Ancak biliyorum ki ben istemesem de bir gün beni Galatasaray'a getirecekler. Hangi pozisyonda olur, onu zaman gösterecek" diyor. İlkokul diplomasında Cesur Korkmaz yazıyor, anne babası, akrabaları ona hâlâ 'Cesur' diyor. Sporseverler ise onu yıllardır 'Kaptan Bülent' diye tanıyor. Kendisi de buna alışmış. "Nüfus cüzdanımda bir karalama vardı. O haliyle lisans çıkartılamıyordu. Malatya'dan yenisi çıkartılırken nüfus memuru Cesur Bülent olan ismimden 'Cesur'u çıkartmış. Böylece kulübe girişimle beraber ismim de Bülent kaldı" diyor. Belki nüfus cüzdanından 'Cesur' çıkartıldı ama taraftar, futbol hayatını GS'de tamamlayan, onu başarıya götüren hırsını hiç kaybetmeyen kaptana, 'cengaver' dedi... Kaptan şimdi, deyim yerindeyse Erciyesspor'un çiçeği burnunda teknik direktörü. Ve geçtiğimiz günlerde çalıştırdığı takım, 25 yıl top koşturduğu GS'yi kupadan eledi. Biz de Bülent Korkmaz'la neler hissettiğini, hâlâ tam anlaşılamayan Galatasaray'dan ayrılış hikayesini konuştuk. Galatasaray taraftarı olmanın dışında futboldan çok anlamasam da şunu söyleyebilirim bu sohbetten sonra. Bülent Korkmaz bu işi iyi yapmakta kararlı ve gerçekten planlı hareket ediyor. Söylediği gibi onu ne zaman GS'de görürüz bilemem, ama kırgınlığını Galatasaray sevgisinin arkasına saklamaya çalıştığı kesin. Doğru yolda olduğuma eminim * Küme düştü gözüyle bakılan Erciyesspor'u çalıştırmak bir risk değil miydi? Tabii ki riskti. Ancak takım gelebileceği son noktaya gelmişti, daha kötüsü olamazdı. Herkesin düştü diye baktığı bu takımı alıp bir yerlere getirebiliyorsam bence bu başarıdır. Kimsenin bunu kolay kolay yapabileceğini zannetmiyorum. Erciyes'te her şey yolunda gidiyor. Düşen bir takımı çalıştırmak risk olabilir ama hayat bir risk zaten. Bizim hedefimiz ligde kalmak, başkası olamaz şu anda. * Siz hayatınızı adım adım planlayarak gidiyorsunuz anlaşılan? Benim hayatım öyledir. Türkiye'de maalesef kulüpler, insanlar gelecekle ilgili plan yapmaz, kısa vadeli düşünürler. Ben futbol oynarken de kısa vadede düşünmedim. Şimdi de adımlarımı temkinli atmayı istiyorum. Geçen yıl Gençlerbirliği'ni tek başıma çalıştırabilirdim ancak yardımcı antrenörlük yaparak o safhayı görmek istedim. Bu benim için çok büyük bir avantaj oldu. Ve gittiğim yerlerde iyi izler, güzel düşünceler bırakmak istiyorum. Gençlerbirliği'ndeki futbolcular, yöneticiler, Ankara'da tanıştığım kişiler hâlâ beni arıyor. Doğru yolda olduğuma eminim. Teknik direktörlüğümde de geleceğimle ilgili düşüncelerim var. Bunları kendim ve ailemden başka kimseye açmam. Yerimde başkası olsa futboldan nefret etmişti * Neden? Bazı şeyler gerçekleşmediği zaman kimsenin üzülmesini istemem. Çünkü ne kadar planlasanız da bazen istediğiniz gibi olmuyor. Futbol oynadığım dönemde çok zor günler geçirdim. Benim yerimde başkası olsaydı futbolu çoktan bırakmış, küsmüş veya nefret etmişti. * Peki devam etme sebebiniz çok sevmeniz mi? Hep bahsedilen hırsınız mı? Gelecek planınız mıydı? Hayatta her şey güzel geçmiyor. İnsanın en kötü zamanı bir yakınını kaybettiği zaman, başka yok ki! Her şey planladığınız gibi gitmeyebilir, ama çalışıp sabredeceksin. Ben işimi çok severek, saygı duyarak yaptım, sabrettim. Kötü şeyler yaşasak da önemli olan dimdik ayakta durabilmemiz. Bunu futbolcuyken yaşadım, teknik direktörlüğümde de yaşayacağım. Futbolculuğumda yaşadığım tecrübeler teknik direktörlüğüme yansıyacak. * Çeyrek yüzyıldan sonra kimse Galatasaray'dan böyle ayrılmanızı beklemiyordu. Ben de beklemiyordum. Ben nasıl insanların düşüncelerine katılmasam da saygı gösteriyorsam, benim de düşüncelerime saygı gösterilmesini bekliyorum. Benim düşüncem, fikrim alınmadan, ben aktif futbol oynarken Kazakistan maçı için milli takım kampındayken hakkımda kamuoyuna bir açıklama yapıldı. Karar vermeden önce sorup yine aynı kararı verselerdi, nezakettir bu. * Siz bu konuyu basındaki yorumlardan mı izlediniz? Ben gazete de okumadım ki! Bana gazeteciler söyledi 'böyle bir açıklama yapıldı' diye. Beni aramışlar ama ulaşamamışlar! Ribery'e Marsilya'ya ulaştılar, ev adresi de yoktu üstelik. Ancak benim evimi bulamamışlar. Kapıda forma numaram da var ama! (tamamen tesadüf diyor Bülent Korkmaz Florya'daki evinin kapı numarasının 3 olmasına) Bir değer bu. Ben GS kulübü için yapılması gereken her şeyi yaptım, rahatım. * Niye sorulmadı size? Bilmiyorum. * Hâlâ bu konuyu konuşmadınız, sormadınız mı? Ben kimseye soru sormam. Karşılaşınca da saygıda kusur etmem. Kadro dışı kaldığımda da sormamıştım. Bana sorulmadan kamuoyuna açıklama yapılıp karar verilmiş niye sorayım ki! >>> Tecrübesiz diyenlere gülüyorum Bana 'çok tecrübesiz' diyenlere gülüyorum, onlar işi bilmeyenler. Ben GS gibi bir takıma kaptan olarak hizmet etmişsem, neler yapılması gerektiğini teşhis ediyorsam, o zor dönemlerden geçiyorsam teknik direktörün de yaptığı bu zaten. Taktikler, antrenman çeşitliliği dersek yıllardır çok sayıda hocayla çalıştım ve bu konuda araştırma yapıyorum. Önemli olan öğrenmeye açık olmaktır. Futbol oynamam bir avantaj, futbolcunun gözüne bakınca ne düşündüğünü anlayabiliyorum. Benim yaşadıklarımı hiçbir teknik direktör yaşamamıştır. >>> Bana taraftar jübile yaptı Jübile istemiyorum. Taraftar bana jübile yaptı yeter. Bana göre Şifo Mehmet'in yaptığıdır jübile. Çünkü, insanlığa bir katkısı var. Öyle yabancı bir takım bulup sahaya çıkıp 'hadi ben gittim, Allaha ısmarladık' komik geliyor. >>> Benim jenerasyonum Türk futbolunu bir yere getirecek Yabancı bir teknik direktör ya da futbolcu gelecekse Türk futboluna, kulübüne bir şey vermelidir, yoksa o kulübü cezalandırmak bu. Kimsenin sokağa atacak parası yok. İşte Derwall'in gelmesi Türk futbolunda bir çığır açtı. Birçok yabancı hocayla çalıştım benim için en iyi teknik direktör Lucescu'dur. Bütün olumsuzluklara rağmen takımı şampiyon yaptı. Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline kadar götürdü, Süper Kupa'yı kazandırdı. Mütevazı duruşuyla bile Türk futboluna bir şeyler vermiştir. Türk futbolunu benim jenerasyonum, beraber futbol oynadığım arkadaşlarım bir yerlere getirecek, başkası getiremez. Çünkü biz kimsenin yaşamadığı başarıları yaşadık. Neler yapılırsa başarılı olunur hepsini biliyoruz. >>> Taraftar beni unutmadı GS'yi kupadan elediğinizdeki duygularınız neydi? GS'yi elediğim için mutluyum. Neden? Bana verilen görevi layıkıyla yaptığıma inanıyorum. Maçtan sonra üzüntülüydüm. Niye? Beş yaşında bir kız çocuğunun verdiği çiçekteki 'yaptığın hizmeti unutmayacağız, seni unutmadık' notu ayrı bir duyguydu. Demek ki GS taraftarı beni unutmamış, güzel şeyler bırakmışım. Nereye gitsem bunu görüyorum ve mutlu oluyorum. Bir futbolcu için hiç şarkı yazılmamıştır benim için yazdı taraftar. >>> GS tesisleri yokken ben oradaydım * Beşiktaş maçı öncesi takımınızla GS tesislerindeydiniz. Neler hissettiniz? GS'den ayrıldıktan sonra ilk defa tesislere girdim. Gerçekten çok güzel karşılandım, ağırlandım. Çok teşekkür ediyorum. Beraber oynadığımız arkadaşlarım geldi, mutlu oldum. O tesisler yokken ben oradaydım. Temelinde ben vardım, dikilen ağaçta, çimlerde... Çocuklarımı orada büyüttüm, kızlarım ilk adımlarını orada attı. Orası benim için farklı bir yer. Orada olmaktan son derece mutlu oldum.. * Burukluk? Yok. Benim öyle bir burukluğum olmaz. Ben geçmişi yaşadım ve bitirdim. Geleceğe bakarım ben. * Planlarımı paylaşmam diyorsunuz ama tesislere girdiğinizde bir gün Galatasaray'da olma düşüncesi geçmedi mi kafanızdan? Her zaman söylüyorum. Ben istemesem dahi beni oraya getirecekler. Hangi mevkide olur bilemem. Teknik direktörlük mü? Menajerlik mi? Onu zaman gösterecek.. Benim menajerliğim çok zordur GS'de ama! Türkiye'de ben genel menajer olsam benimle kimse çalışamaz. Başa dönsem yine GS'de kalırdım * Başa dönmek mümkün olsa yine hep aynı kulüpte mi oynardınız? Evet. Benim için yaptığım işte başarılı olmak önemli. Tabii ben tek başıma yapmadım, içinde bulunduğum ekip yaptı. Açık söyleyeyim benim oynadığım mevkide futbolcular benden beş misli fazla para alıyorlardı. Ben bundan mutsuz değildim. Niçin? Ben UEFA Kupasını, Süper Kupa'yı kaldırdım, dünya üçüncüsü oldum, Şampiyonlar Ligi yarı finali oynadım. Bunları hiçbir futbolcu kolay kolay yaşayamaz. Türkiye kupasını, şampiyonluğunu saymıyorum. Benim için önemli olan Avrupa'daki başarılar. * GS'nin şimdiki durumuyla ilgili neler söylersiniz? GS'nin durumunu herkes biliyor artık bir şey söylememe gerek yok. Ben her zaman söylüyorum hedefler büyük konmalı. Ulaşılmış bir hedef varsa ondan aşağı inemezsiniz. Herkes Türkiye Şampiyonu olunca çılgınlar gibi seviniyor. Tamam hakkı o kadar çabadan sonra. Peki sonrası? Ben diyorum ki Şampiyonlar Ligi çeyrek finalini oynayayım Türkiye Şampiyonu olmayayım. Futbol için önemli olan bu. GS dünya sıralamasında 1. oldu, şimdiki yerine baksın herkes. Türkiye ilk onun içindeydi. Şimdi? >>> Manevi değerler kaybedilmemeli * Aktif futbol oyunculuğunuzun bitmesinden öte 25 yıldan sonra kulübünüzden böyle ayrılmak ne düşündürdü size? Bu da bir tecrübe. Avrupa'ya baktığınızda altyapıdan üst yapıya çıkan oyuncular 'biblo'dur, onlara çok önem verilir. Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük oyuncusu Metin Oktay, öldükten sonra kıymeti bilinmiş. Türkiye'de maalesef hep böyle. Ben her zaman söylüyorum insan manevi değerlerini kaybetmemeli. Benim için olmazsa olmaz maneviyattır. Bir ufacık plaket dahi benim için çok önemlidir. Ben 100 küsur Avrupa kupası oynadım bir tane plaket almadım GS kulübünden. Milli Takımda 100 küsur maç oynadım bir tane plaket almadım GS kulübünden. Bu maneviyattır. * Söylerken boğazınıza bir şey düğümleniyor sanki. Yoo!.. hayır. Bu benim için değil kulüp için üzücü bir şeydir. * Türk futbolu için üzücü. Söylediniz işte. Kulübün milyon dolar borcu olsun hiç fark etmez. Onu öyle ya da böyle ödersiniz ama manevi değerleri kaybettiğiniz anda problem başlar, başlıyor da. >>> Dostlarım az ve özdür * Futbolcuyken farklıysam, teknik direktörlüğüm de farklı olmalı. Bu benim doğamda olan bir şey. Böyle yaparsam bir yerlere geleceğime inanıyorum. Her hareketiniz, yedek kulübesindeki duruşunuz dahi çok önemli. * Erciyes olmasaydı Emre'nin yanına New Castle'a gidiyordum. Antrenörlük için değil kulübün iç yönetimini araştırmak için. Onu yapmak isterdim olmadı. İnsanın işini sevmesi, saygı göstermesi, kendini geliştirmesi lazım. * Birçok insanın Erciyesli olduğunu biliyorum artık. Ben Galatasaray'ı elerken birçok GS'linin üzülmediğini de biliyorum. 'Nihayetinde Bülent Korkmaz'ın takımı eledi'yi gördüm bu da beni mutlu etti. * Spor yorumu seyretmem, evime on senedir spor gazetesi girmez. Futbolunuza laf etsinler ancak kişiliğinize zarar verecek yazılar olunca iş bitiyor. Ben gençlere, "fırsatınız varsa Avrupa'ya gidin" diyorum çünkü yetenek var ama kafa yapısı değişmeli. * Tesis var ama altyapıda işleyiş yok. Profesyonellik eğitimi verilmiyor futbolcuya. FB, GS , Beşiktaş da dahil hiçbir kulüpte yok bu. Avrupa yetenekli çocuğu kaçırmaz. Barcelona nereden buldu Beşiktaş'taki çocuğu. Eğer Türk futbolunu düşünüyorlarsa onu Barcelona'ya versinler. * Fenerbahçeli Tuncay'ı çok beğeniyorum. Kayseri'de Gökhan'ı, Rizeli Yasin'i, GS'de Arda'yı çok beğeniyorum. Bu futbolcular Avrupa'da oynayabilecek futbolcular. Yabancı olarak Mondragon'u çok beğeniyorum. * Dostlarım az ve özdür. Ergün'le çok sık görüşürüm. Tayfur ve Mondragon'la da görüşürüm. * Irkçılıkla suçlandığında kimse Emre'ye sahip çıkmadı, bu bir soru işareti. Türkiye'nin Türk devletinin ayaklanması lazımdı. Nihat sakatlandı bilmiyorum kimse aradı mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.