ÇİLE

A -
A +
İnsanları çile pişirir. Milletleri de. Dert ve musîbet fırını harıl harıl yanmadıkça olgunlaşma da olmaz. Ancak kemâle gelenler küçük hesapları bırakır. Büyükler çileyle büyük oldu. Milletimiz de onunla pişdi. Her musîbetden bir ders çıkardı. Nihâyet tekâmül etdi ve en büyük eserini târih sahnesine sürdü: Osmanlı.
 
Mâzîmiz haşmet ve kudretden ibâret değil. Ciddî medd ü cezrler var. Her şey bitdi denen anlarımız var. Çok şükür hepsinde imdâd-ı ilâhî yetişdi. Kolay kazandığımız zaferler yok mu? Bunlar da var. Sırp Sındığı gibi, Mohaç gibi. Lâkin sayıları fazla değil. Ekseriyyetle kelle koltukda savaşdık. Kosovalar böyle, Varna böyle, Haçova böyle...
 
Sultân Selîm'in Mısır seferinde neler çekdiğini bir kendi bir de cenâb-ı Hak bilir. Derseâdet'den kalkacaksın. Anadoluyu aşacaksın. Merc-i dâbıka varacaksın. Dünyanın üçüncü ordusunu dağıtacaksın. Birkaç ay çadırda kalıp askeri Sînâ'ya vuracaksın. Bu korkunç sahrâyı zâyiâtsız geçeceksin. İki yüz topu te'sîrsiz kılıp Memlûk bakiyyesini bir daha haklayacaksın. Kâhire'yi mahalle mahalle değil, sokak sokak değil, ev ev değil... Oda oda fethedeceksin. O büyük kahraman, Tomanbay, kaçacak. Yakalayamayacaksın. Defalarca şansını deneyecek. Her birini def edeceksin. Yılmayacak. Seni öldürmek üzere baskın yapacak. Haber alıp mâni olacaksın. "Nemiz kaldı bizim mülk-i Areb'de"yi duyunca sessiz sedâsız döneceksin. Hayâtın at sırtında geçecek. Harem-i hümâyûna girecek vakit bulamayacaksın.
 
Fâtih hazretleri Bulgar Dağı'na kan ter içinde tırmandı. Ne yol vardı ne de iz. Sultan Süleyman az mı toza toprağa karışdı, çamur deryasında az mı bata çıka yol aldı? En başından en sonuna kadar hünkârlarımız az mı ihânete uğradı? Onlar için çile fırını öyle harâretle yandı ki bu sıcaklık sıradan insanları ânında kül ederdi. Osmanlı çeliği böyle ortaya çıkdı... Muradlar, Fâtihler, Selîmler, Süleymanlar böyle doğdu... Osman Gâzî'den Vahîdeddin hâna sıradağlarımız böyle var oldu...
 
Milletimiz de aynı vetîreyi yaşadı. İmtihânları vere vere yükseldi. Acılara göğüs gere gere efsâneleşdi. En alçak ihânetlere uğradı. Lâkin azmini kaybetmedi. Tebessüm etmeyi unutmadı. Dîn-i mübînin ışığı kalbini aydınlatırken başka bir şey yapamazdı...
 
Bugün de sıkıntılar var. Belâ ve musîbetler var. Dâhilî ve hâricî şer güçlerin istikbâlimizi karartma teşebbüsleri var. Aklını, vicdânını, insâfını ve iz'ânını şuraya buraya kirâlayanların, hattâ satanların ihânetleri var. Gerçi olmayan bir şeyi satmak da kirâlamak da mümkün değil ya! Fakat bunların hiçbiri bizi menzilimizden edemez. Yürüyüşümüzü durduramaz. Belki üç beş gün zemân kaybetdirir o kadar. "Ok gibi doğrulmayınca varamazsın menzile" diyor ya Kânûnî! Biz de ok gibi doğrulduk. Hedefe ışık hızıyla gidiyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.