YENİ TÜRKİYE

A -
A +
İbn-i Haldun Kitâbu'l-iberine yazdığı "Mukaddime"de devletleri de insanlara benzetir. "Fedâîlik, kahramânlık ve hamiyyet" devresi kuruluş çağını teşkîl eder. Burada tekâmüle doğru bir yürüyüş vardır. Servetin kazanıldığı ikinci devre râhatlığa, tekellüflü hayâta ve isrâfa dalma dönemidir. Üçüncü devreyse yorulma, yıpranma ve nihâyet ihtiyarlama çağıdır. Bu andan i'tibâren geri dönüş yolu kapalıdır. Yapılabilecek yegâne şey tâze unsurlara baş vurmakdır. Bununla kaçınılmaz son bir müddet te'hîr edilir.
Osmanlı münevveri İbn-i Haldun'a hak verir. Fakat "devlet-i ebed-müddet" demekden de geri durmaz. Zemân "Mukaddime" müellifini haklı çıkarır. Osmanlı cihân devleti şânına uygun bir ihtişâmla târih sahnesinden çekilir. Fedâîlik, kahramânlık ve hamiyyet devresi müellifin îzâh etdiği gibidir. Râhatlık, tekellüflü hayât ve isrâf çağı ise epeyce farklıdır. İhtişâmın zirvesindeki Kânûnîye râhat ve debdebe düşkünü, müsrif denebilir mi? Hayâtı taş bir çadırda geçdi. At sırtından inmedi. Bir doğuda, bir batıdaydı. Onbinlerce kilometre yol tepdi. Son seferinde yetmişini geçmişdi. Atla gidemeyecek kadar hastaydı. Buna rağmen meskûn mahallerde binbir zahmetle atına biniyordu. Güçlü görünmeliydi; dost sevinmeli, düşman korkmalı... Tâkatinin son zerresini burada harcadı. Memlekete cenâzesi döndü...
Batının bizi yakalaması kafamızdaki târihden çok daha sonradır. En erken on sekizinci asrın ortalarıdır. Dönüm noktası Küçük Kaynarca'dır. Burada Şahruh'un vefâtından beri gelen liderlik İngiltereye kapdırılmışdır. Bununla berâber yirminci asra kadar çok fazla geride kaldığımız söylenemez. Hattâ orada bile arzın sayılı güçlerinden biriydik. Almanya kendi safında savaşa katılmamıza bayram etmişdi...
İnkişâf da inhitât da dâimî değildir. Ârızîdir. Lâkin bu müddet asırlarla ifâde edilebilir. Üç beş günle değil. İnhitâtımız yüz sene önce bitmişdi. Ne var ki yirminci asırda yaşadığımız büyük felâketler bunu görmemize mâni olmuşdu. O günlerde uzun süren meskenetimizi atıp yeniden hamle gücü bulmuşduk. Bu kumaşdan çok elbise çıkardı. Olmadı. Ahmaklıklar, tâlihsizlikler, fâcialar ve nihâyet ihânetler birbirini kovaladı. Bu uyanış millî bir inkişâfa dönüşemedi. Maamâfîh insanımızın inanılmaz irâdesi şer cephesini her dâim korkutdu. Bu irâde sâyesinde her enkâzın altından sağ sağlim çıkabildik. Nitekim milletimiz bugün i'tibâriyle yeniden hayâtiyyet gösteriyor. Elbetde bu uyanışın önünde de büyük tehlikeler var. Yüz yıl önce memleketimizi parselleyenlerin mevzilerini terketmesini beklemek saflık olur. Vatan evlâdlarını göğüs göğüse bir mücâdele bekliyor.
Türkiye mağlûb edilemez. Ehemmiyyeti de buradan kaynaklanır. Türk'ü zincire vurabilirsin ama irâdesini satın alamazsın. Her kayd u şartda mücâdelesini sürdürür. Şu köhne târih bunun misâlleriyle dolu. Bizi yenenler çıkdı, mağlûb edenleri bilen söylesin. Sakın ha yirminci asırda başımıza gelenleri sayıp dökmeyin. Bunlar muvakkat hâdiseler. İşte bugün o zencîrleri kırıyoruz.
Memleketimizi ahtapot gibi saranlar son senelerde kesilen kollarını yeniden uzatmak istiyor. Başarılı olurlarsa milletimizi çok zorlu bir vetîre bekliyor. Bereket versin ki halkımız sahneye konan oyunun farkında. Elli sene öncenin usûlleriyle netîce almak artık imkânsız. İnsanımız vaktiyle kendisine biçilen bakkallık rolünü çok gerilerde bırakdı. Cihangîrlerin torunları şimdilerde holding yönetiyor. İhrâcât rekorları kırıyor. Akıllı, ehliyyetli ve samîmî idârecilerin emîn ellerinde inkişâfına devâm ediyor. Avrupa'yı çılgına çeviren dev yatırımlar var. Gerçi ma'lûm eller eteğimizden çekiyor. Lâkin nâfile. Ok yaydan çıkdı bir kerre. Geri dönmez. Bu sel önüne çıkan her engeli yıkar. İçdekilere de dışdakilere de tavsiyemiz bunu tecrübe etmemeleridir. Bizler yeniden doğduk! Garbsa seksenini çokdan aşdı. Hâtırlatalım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.