Çocuğunuz yaşıtlarıyla eğitim alsın

A -
A +

> DR. A. FARUK LEVENT SORULARINIZI CEVAPLIYOR... SORULARINIZ İÇİN... faruk.levent@ marmara.edu.tr 0 212 639 68 81 -------------- Oğlum bu sene birinci sınıfa başladı. Çabuk öğrenen ve öğrendiklerini kolay kolay unutmayan bir çocuk. Geçen sene kendi başına okumayı söktü. Televizyonda gördüğü yazılardan ve sokaktaki tabelalardan harfleri öğrenerek bizim hiçbir yardımımız olmadan okumaya başladı. Ayrıca rakamları düzgün bir şekilde toplayıp çıkarabiliyor. Bir yakınımız, bu tür çocukların öğretmenler kurulu kararı ile birinci sınıftan ikinci sınıfa atlatılabildiğini söyleyerek oğlumuzun ikinci sınıfa geçirilmesi için okula başvurmamızı tavsiye etti. Şu anda bu ihtimal üzerinde duruyoruz. Açıkçası biz, böyle bir imkânımızın olduğunu bilmiyorduk. Oğlumuz geçen sene anasınıfı 6 yaş grubuna gitmişti. Anaokulunda, okul kültürünü ve sınıf kurallarını öğrenmişti. Okumayı, toplamayı ve çıkarmayı bildiği için birinci sınıfta sıkılabileceğinden endişe ediyoruz. Sizce oğlumuzun sınıf atlatılması için okul yönetimine başvurmalı mıyız? Bize bu konuda yardımcı olursanız çok memnun oluruz. (Ankara'dan bir okurumuz) Saygıdeğer okuyucumuz, günümüzde hayat standartlarının yükselmesine bağlı olarak birçok çocuk daha okula başlamadan okumayı kendi başına öğrenebiliyor. Özellikle çocuklara yönelik televizyon kanalların sayısının fazla olması, internetin çocuklar tarafından kullanılması ve ebeveynlerin bilinçsiz yaklaşımları gibi faktörlerin etkisiyle bazı çocuklar okumayı öğrenmiş bir şekilde birinci sınıfa geliyor. Oysa okuma ve yazmanın sınıfta pedagojik formasyona sahip bir öğretmen yardımıyla öğrenilmesi en ideal olanıdır. Okul öncesinde verilen eğitimin amacı çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal, duygusal gelişimini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını, onların ilköğretime hazırlanmasını, Türkçeyi doğru ve güzel konuşmasını sağlamaktır. İlköğretimin amacı ise her çocuğun toplumda faydalı, iyi bir insan olabilmesi için gerekli temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlıklar kazanmasını, milli ahlâk anlayışına uygun olarak yetişmesini, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda hayata ve bir üst öğrenime hazırlanmasını sağlamak olarak açıklanmaktadır. Anlaşılacağı üzere gerek okul öncesi eğitimde gerekse ilköğretimde amaç sadece okuma-yazmayı ve toplama-çıkarmayı öğretmek değildir. Buna paralel olarak ilköğretim birinci sınıfta bunların dışında öğrenilecek birçok bilgi ve elde edilecek temel beceriler bulunmaktadır. Bunun yanında çocuğun fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimini sağlıklı geçirebilmesi için yaşıtlarıyla olması gerekir. Başka bir ifadeyle eğer çocuğunuzun zihinsel kapasitesi yaşıtlarının çok üstünde değilse veya çocuğunuz dâhi seviyesinde bir zekâya sahip değilse oğlunuzun normal yaşıtlarıyla aynı sınıfta devam etmesi daha uygundur. Oğlunuzun birinci sınıfı okumadan ikinci sınıfa yükseltilmesi, ileriki zamanlarda sosyal ve psikolojik problemleri de beraberinde getirecektir. Bu konu ile ilgili uygulayabileceğiniz en etkili yöntem, sınıf öğretmeniyle iş birliği ve dayanışma içinde hareket etmektir. Dolayısıyla işe önce sınıf öğretmenine oğlunuzun özelliklerini açıklayarak başlayın. Okumayı bildiğini, toplama ve çıkarma işlemlerini yapabildiğini anlatın. Öğretmeniyle konuşurken sınıf içinde çocuğunuza ekstra görevler verilebileceği ve onu araştırmaya sevk eden ev ödevlerinin kullanılabileceği ile ilgili düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz. Sınıf öğretmeniyle kuracağınız samimi ilişki, çocuğunuzun gelişimini olumlu yönde etkileyecektir. Ayrıca sınıfta mutlaka çocuğunuz gibi okumayı öğrenmiş olarak birinci sınıfa başlamış başka öğrenciler de vardır. Bu öğrencilerin aileleriyle sık sık görüşüp ortak faaliyetler içine girebilirsiniz. Örneğin hafta sonları için çocukların birlikte katılabileceği aktiviteler konusunda ortak hareket edebilirsiniz. Özetleyecek olursak sınıf yükseltme, bir öğrencinin eğitim hayatında alınan en kritik kararlardan biridir ve bu kararın verilmesinde uzman kişilerin bilgisine başvurulmalıdır. Eğer oğlunuz sınıf içinde sıkıntılar yaşamaya başlarsa önce bir rehber öğretmene daha sonra da çocuk psikoloğuna danışmanızı tavsiye ederiz. ---------- > İhlas Koleji'nden mektup / Hami Koç / hami.koc@tg.com.tr Bana arkadaşını söyle... -Anne, bugün okuldan sonra Zeyneplere ders çalışmaya gidebilir miyim? -O bize gelsin kızım. Niye sen gidiyorsun? -Anne ya! Lütfen! Söz verdim. - O zaman arkadaşının annesinin telefonunu ver bakayım. Saat 5 oldu mu ararım, ona göre. -Anne ya! Hep rezil oluyorum arkadaşlarıma. Yukarıdaki diyalog birçoğumuza tanıdık geldi eminim. Güven duygusuyla koruma içgüdüsü arasında gelgitlerin yaşandığı bu tür sahneleri her anne baba yaşıyor. Bir yandan çocuğunu kırmak istemeyen, bir yandan da arkadaş ortamına güvenmeyen ebeveynler çok haklı. Belirli bir yaşa gelen çocuklarımızla ilgili en büyük endişelerimiz, genelde arkadaşlarıyla ilgili oluyor. Çünkü henüz kendilerini tanıyamadan sosyal ortamlara giren çocuklarımızın, arkadaşlarını tanıma ve seçme gibi bir şansları olmuyor. Arkadaşlarla yapılan sohbetler mutlaka derin izler bırakır. Anlık olarak hissedilmese de yıllar sonra bilinçaltından süzülüp geliverirler. Çocuğunuzun arkadaşının söylediği bir kelime, sizin söylediğiniz bin cümleye bedel olabilir. Bazı kelimeler tohum gibidir. Atıldıktan yıllar sonra dallanır, budaklanır, meyve veren bir ağaç olur. Bazı kelimeler de virüs gibidir. Yıllarca saklanıp birden ortaya çıkar ve bağışıklık sistemini altüst eder. Bu yüzden anne babalar çok dikkatli olmalı, "Ben çocuğuma güvenirim!" türü beylik laflarla kendini kandırmamalı. İtimat etmekle, dikkat etmeyi birbirine karıştırmamalı. Çocuk istediği kadar iyi yüzme bilsin, fırtınalı bir havada okyanusun ortasına bırakılır mı? OKULLARIN AÇILIŞINI YİNE MİNİKLER YAPTI Birkaç yıldır devam eden çok güzel bir uygulama var. Okula bütün öğrenciler dolmadan, yeni misafirler buyur ediliyor ve sakin bir ortamda ağırlanıyor. Böylece annesinin elinden tutup ağlayan çocuk görüntüleri de yavaş yavaş tarihe karışıyor. İhlas Kolejlerinde ilk günler bir bayram havasında geçti. Rengârenk balonlar, süslemeler, gülümseyen yüzler minik yüreklere cesaret verdi. İlhamını anne babalardan alan öğretmenlerimiz, okul koridorlarına ev sıcaklığını yaymak için ellerinden geleni yaptılar. Çocuklarının geleceğini İhlas Eğitim Kurumlarına emanet eden bütün velilerimizi yürekten kutluyorum. > tweetçi twitter.com/AhmedRAkdag Paccoz Babanızı tam ikna ettiğinizde durduk yere işinize çomak sokan kişiye Anne denir. kutup zencisi Her başarılı kadının arkasında bir erkek vardır, paketleri taşır. Murat Tavlı Alarm ertelemek bir ata sporudur. yetmişlik fenomen Türk kızını aya göndersen, ilk adımı aydan bekler. temel karadeniz Kadınlar erkeklerin başının etini yerken kalori hesabı yapmaz. AbSurDMaN 2 şey merak ediyorum: 1) İnsanoğlu uygarlaşırken "sabahın köründe uyanıp güne başlayalım" fikrini ortaya atan kimdi? 2) Onu neden dinlediler? Arda Hayır abicim ben Afrikalıları da anlamıyorum. Bin yıldır yemek az kurak çöl buralar. Biri de çıkıp dememiş mi "Aga biz nabıyoruz burda" diye uzunmaltepe Bilet sırasındaki abiden on numara yorum geldi az önce; "O öndeki arkadaş komple feribotu alıyo herhalde" Mal Tweetler Çocuğum 66 aylıkken okula başladı diye üzülmeyin. Bu trafikte okula gidene kadar 72 aylık olur zaten. ------------ > PENCERELER / Ahmet Rasim Akdağ / ahmetrasim.akdag@ihlaskoleji.com Hakkında bilmediğiniz 3 şey: KEDİLER Bir çift kedi 7 yıl içinde 420 bin bireye ulaşabilir * Kedilerin bıyıkları, çevredeki hareketlere karşı son derece duyarlıdır. Ani bir hareket, bıyıklar tarafından hemen algılanır. Kediler, avlanma sahalarını "ev sahaları" olarak kabul ederler ve bir erkek kedinin ev sahası dişi kedininkinden yaklaşık 10 kat büyüktür. Ayrıca kediler karanlıkta insanlardan 6 kat daha iyi görürler. * 1952 yılında ABD'nin Texas eyaletinde yaşayan Tabby adlı kedi, 18 yaşında son yavrusuna sahip olmadan önce doğurmuş olduğu 420'nin üzerindeki kedi ile bu alandaki rekorun sahibidir. Tek bir çift kedi ve onların doğurdukları yavru kediler 7 yıl içinde 420.000'in üstünde birey içeren bir kedi nüfusu oluşturabilir. * Kediler bütün memeliler arasında en uykucu hayvanlardır. Her gün ortalama 16 saati uyuyarak geçirirler. Bu açıdan bakıldığında, yedi yaşındaki bir kedi hayatının sadece iki senesini uyanık geçirmektedir. >>> KARMA SÖZLÜK -?Sözlüklerden seçmeler... Hesap makinesi ile leblebi yazmak * İlkokulda kazanılan bir yetenektir. Türk gençlerine mahsus bir durumdur. Zira İngiliz leblebi yazsa ne işine yarayacak diye düşündürtür insanı. (uzum) * Bilgisayar ile leblebi yazmak daha kolay, hele bir de on parmak biliyorsanız daha da kolay. (abpo) * Okuma yazma bildiğiniz takdirde kalemle de yapabileceğiniz uğraş. (lucem ferre) * Sınavlarda çok sıkılınca, kalem oynatamayınca yapılan iş. (oliphere) * Bir dönemin kısıtlı imkânları dâhilinde eldeki teknolojik aletlerle yapılabilen en farklı aksiyonlardan biriydi. Bir diğeri de saatin kronometresini 00'da durdurabilmekti. Bu tür şeylerle eğlenirdik işte. Durumu siz düşünün artık. (isiz ajun) * Allah kimseyi bu kadar yalnız ve can sıkıntısıyla baş başa bırakmasın. (conglomerate) >>> Çay içerken kaşığı bardaktan çıkarmayan insan!.. * Çay tabağı yoksa masayı kirletmemek için gözünü çıkarma riskini alan insandır. Eğer çay tabağı varsa sadist falandır. (screamofdarkness) * Küçük heyecanlar peşinde olan, çay kaşığının gözüne teğet geçmesinin yaşattığı adrenalini seven insandır. (gingerbread man) * Yudumlarken sağ gözünü hafif kısar ayrıca. (bihaber geçen yıllar) * Sevdiği şey uğruna gözünü budaktan sakınmayan halk kahramanıdır o, candır o, aşktır o. (milenyumun ilk ergeni) * Serçe parmağında kocaman siyah taşlı altın yüzük olan, kaşığı çıkarmadığı gibi çay tabağını da bardakla beraber altından tutan insandır. (preston) >>> EV HÂLLERİ Evlerde geçen güldüren diyaloglar... Evdeki üç kişi de niyetlidir. Gece geç saatte yemek yedikleri için sahura kalkmamışlar, gerek görmemişlerdir. İki kişi işe gidecektir. Diğeri ise evden biraz daha geç çıkmaktadır. Aralarında geçen diyalog: S: Abi hadi kalk. R: Hacı kalk hemen. Geç kalacaksın işe. Biz çıkınca uyuyakalıyorsun biliyorsun. F: La yok, nasıl uyuyayım karnım aç. S: Yihhaa... R: Ahaha... Siz de evinizdeki komik diyalogları gönderin, sizi de rezil edelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.